Lojistik
ABB, Şangay’da Son Teknoloji Mega Robotik Fabrikasını Açtı

- ABB’nin 150 milyon $’lık (1,1 milyar RMB) yatırımı ile yapılan 67 bin m2’lik üretim ve araştırma tesisi, şirketin dijital ve otomasyon teknolojilerini yeni nesil robotlar üretmek için kullanacak.
- Yeni fabrika ve Ar-Ge merkezi, ABB’nin Çin’deki robotik ve otomasyon liderliğini güçlendirecek.
- Bu üretim ve Ar-Ge tesisi, geleceğin fabrikası vizyonunu hayata geçiriyor.
- ABB’nin “açık laboratuvarında” iş ortakları ve müşterilerin birlikte geliştireceği yenilikler, Yeni Enerji Araçları (NEV), lojistik, sağlık, yiyecek ve içecek gibi sektörlerde esnek otomasyon için yeni olasılıkların ortaya çıkmasına yardımcı olacak.
ABB, Çin’in Şanghay kentindeki Kangqiao’da son teknoloji, tam otomatik ve esnek robot fabrikasını açtı. ABB’nin 150 milyon $’lık (1,1 milyar RMB) yatırımı ile yapılan 67 bin m2’lik üretim ve araştırma tesisi, şirketin dijital ve otomasyon teknolojilerini yeni nesil robotlar üretmek için kullanacak. Bu yatırımla ABB Çin’deki robotik ve otomasyon liderliğini güçlendirecek.
ABB Robotik ve İmalat Otomasyonu Başkanı Sami Atiya, “Çin’de otuz yıllık bir başarının üzerine inşa edilen yeni mega fabrikamızın açılışı, müşterilerimizin sürdürülebilir şekilde büyümesine, işgücü eksikliklerini gidermesine ve yeni otomasyon çağında yüksek değerli işler yaratmasına yardımcı olmak için bir başka kilometre taşıdır. Yenilikçi, otomatikleştirilmiş ve esnek fabrikamız, buradaki tüm değer zincirimizi güçlendiren” Çin’de ve Çin için “stratejimizde kilit rol oynuyor. Satışların yüzde 90’ından fazlası fabrikamız tarafından desteklenmekte. Bu yeni tesis Çin’deki müşterilerimiz daha fazla yerel ürün, çözüm ve hizmetten yararlanmasına imkan sağlayacak.” dedi.
ABB, küresel robot pazarının bugün 80 milyar dolardan 2025’te 130 milyar dolara çıkacağını tahmin ederken, dünyanın en büyük robot pazarı Çin’in 2021’de küresel robot kurulumlarının yüzde 51’ini oluşturduğunu ve 2021’de bir milyon adetlik operasyonel robot sınırını aştığını tahmin ediyor.
Tesis, fiziksel ve dijital dünyaları bir araya getirerek, verilerin toplanması ve analizi yoluyla performansı artırmak ve verimliliği en üst düzeye çıkarmak için sanal planlama ve üretim yönetim sistemlerini kullanan bir dijital üretim ekosistemi yaratıyor. Artık geleneksel sabit montaj hatları yok; bunun yerine esnek, dijital bağlantılı şekilde bir ağa bağlı olan ve akıllı otonom mobil robotlar tarafından hizmet verilen modüler üretim hücreleri var. Yapay zeka destekli robotik sistemler, vidalama, montaj ve malzeme taşıma gibi görevleri üstlenerek insanları bu görevlerden kurtarıyor ve daha motive edici işler yapılmasını sağlıyor.
ABB Robotik Başkanı Marc Segura, “Bu üretim ve Ar-Ge tesisi, üretim ve iç lojistiği daha esnek, daha hızlı ve daha verimli hale getirerek geleceğin fabrikası vizyonumuzu hayata geçirmemize imkan tanıyacak. Esnek, modüler, akıllı üretimdeki en son taahhüdümüzü somutlaştırıyor ve daha akıllı robotlar için Yapay Zeka (AI) öğrenme teknolojilerine odaklanmamızı temsil ediyor. Yeni Ar-Ge tesisimizde, işletmeleri dünyanın en büyük robotik pazarındaki yeni otomasyon çağına hazırlamak için onlarla birlikte yeni çözümler geliştireceğiz.” dedi.
Tesisin 8 bin m2’lik alanı kapsayan Ar-Ge merkezi, robotları daha akıllı hale getirmek için Yapay Zeka (AI), dijitalleştirme ve yazılım alanlarında otonom mobilite, dijital ikiz, yapay görme ve düşük kodlu programlama yazılımı gibi yeni yenilikler sayesinde esnek, daha güvenli ve kullanımı daha kolay çözümler ortaya çıkaracak.
ABB’nin “açık laboratuvarında” iş ortakları ve müşterilerle birlikte geliştirilen bu yenilikler, Yeni Enerji Araçları (NEV), lojistik, sağlık, yiyecek ve içecek gibi yeni sektörlerde esnek otomasyon için yeni olasılıkların ortaya çıkmasına yardımcı olacak. Okullar ve üniversitelerle mevcut ortaklıklar yoluyla 2005 yılından bu yana Çin’de bir milyondan fazla kişiye eğitim veren ve bu yeni tesis sayesinde, iş ortakları ve son kullanıcıları yeni bir otomasyon çağında gelişmek için gerekli becerilerle donatmaya ve hazırlamaya devam edecek.
ABB Çin Robotik Bölümü Başkanı Rui Liang, “ABB Robotik, yaklaşık 30 yıl önce Çin pazarına girdiğinden bu yana, otomotiv ve elektronikten metal, plastik ve lojistiğe kadar tüm sektörlerdeki müşterilerini desteklemektedir. Şimdi yeni mega fabrikamızla artık Çin’de özellikle Yeni Enerji Aracı üretimi, giyilebilir elektronik ürünler, restoranlar, sağlık, e-ticaret, perakende ve hizmet robotları gibi yeni segmentlerden gelen otomasyon talebindeki artışı karşılayabiliyoruz.” dedi.
Fabrika, Temmuz ayında Avusturya’da makine otomasyonu için yeni bir küresel inovasyon ve eğitim kampüsünün ve Eylül ayında Berlin’de açılan Öğrenen Fabrika 4.0’ın ardından bu yıl açılan en son ABB Robotik ve İmalat Otomasyon tesisidir.
ABB, Çin’de 130’dan fazla şehirde 15 bin’den fazla kişiye istihdam sağlıyor ve Çin, ABB’nin en önemli Ar-Ge ve üretim merkezlerinden biri olmaya devam ediyor. Dünya çapındaki üç ABB Robotik fabrikasından biri olan Şangay’daki mevcut tesisin yerini alan yeni tesis, Asya’daki müşterileri destekleyecek. İsveç’in Västerås kentindeki fabrika Avrupa’daki müşterilere ürün tedarik ediyor ve Michigan’daki Auburn Hills fabrikası Amerika’daki müşterileri destekliyor.
ABB, daha sürdürülebilir ve kaynak açısından verimli bir gelecek için elektrifikasyon ve otomasyon çözümleri sunan bir teknoloji lideridir. Şirketin çözümleri, üretim, hareket, enerjilendirme ve işletimi optimize etmek üzere mühendislik bilgisini ve yazılımı birbirine bağlar. 130 yılı aşkın mükemmellik üzerine inşa edilen ABB’nin 105.000 çalışanı, endüstriyel dönüşümü hızlandıran inovasyonları üretmeye devam ediyor. www.abb.com
ABB Robotik & İmalat Otomasyonu, değer yaratan yazılımımız tarafından tasarlanan ve yönetilen robotlar, Otonom Mobil Robotlar ve makine otomasyon çözümlerini kapsayan kapsamlı ve entegre bir portföye sahip tek şirkettir. Otomotivden elektroniğe ve lojistiğe kadar her büyüklükteki ve sektördeki şirketin daha dirençli, esnek ve verimli olmasına yardımcı oluyoruz. ABB Robotik ve İmalat Otomasyonu, müşterileri geleceğin bağlantılı ve işbirliğine dayalı fabrikasına geçişte destekler. İş alanı, 53’ten fazla ülkede 100’den fazla lokasyonda 11.000’den fazla kişiyi istihdam etmektedir. go.abb/robotik
Lojistik
Orta Koridor: Küresel Ticaretin Yeni Güzergâhı ve Türkiye’nin Kritik Rolü

Son yıllarda küresel ticaretin dengeleri, jeopolitik olaylar ve çevresel baskılar nedeniyle sarsılıyor. Avrupa ile Asya arasındaki ana ticaret rotaları olan Süveyş Kanalı ve Kuzey Koridor, artan riskler ve maliyetlerle mücadele ediyor. Bu durum, dikkatleri daha güvenli, hızlı ve ekonomik bir alternatif olan Orta Koridor‘a çeviriyor. Türkiye, bu stratejik hattın en kritik halkası olarak ön plana çıkıyor. Lanes Lojistik Operasyon Direktörü Ali Demircan, Orta Koridor’un küresel ticaretin geleceğini nasıl şekillendirdiğini ve Türkiye için sunduğu fırsatları değerlendirdi.
Jeopolitik Değişimler ve Yeni Rota İhtiyacı
Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya üzerinden geçen Kuzey Koridor’u neredeyse devre dışı bıraktı. Aynı zamanda, deniz taşımacılığının ana arterlerinden biri olan Süveyş Kanalı’ndaki belirsizlikler ve AB’nin getirdiği yüksek karbon vergileri, denizyolunu daha az cazip bir seçenek haline getirdi. Bu sorunlar, tedarik zincirlerini daha esnek ve güvenilir hale getirme ihtiyacını doğurdu.
Çin’den başlayıp Orta Asya üzerinden Hazar Denizi’ni geçerek Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya uzanan Orta Koridor, bu ihtiyaca en güçlü yanıtı veriyor. Ali Demircan, bu rotanın sadece malların taşınmasını hızlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’yi uluslararası bir lojistik merkezi konumuna yükselttiğini belirtiyor. “Türkiye artık sadece bir geçiş ülkesi değil, ticaretin akışını yöneten bir aktör haline geliyor,” diyor Demircan.
Zaman, Maliyet ve Çevre Açısından Avantajlar
Orta Koridor’un en büyük çekim noktalarından biri, sunduğu somut avantajlardır:
- Zaman Tasarrufu: Denizyoluyla ayları bulan teslimat süreleri, Orta Koridor’un demiryolu ağı sayesinde 20 günden daha az bir süreye düşüyor. Bu, özellikle zaman hassasiyeti olan sektörler için devrim niteliğinde.
- Ekonomik Rekabetçilik: Yükselen yakıt ve operasyonel maliyetler, deniz taşımacılığını zorlarken, demiryolu daha düşük ve öngörülebilir navlun fiyatları sunuyor.
- Sürdürülebilirlik: Avrupa Birliği’nin sıkılaşan çevre düzenlemeleri karşısında, demiryolu taşımacılığı karayoluna kıyasla çok daha düşük karbon ayak izine sahip. Bu da şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyor.
Türkiye’nin Dijitalleşme Hamlesi
Orta Koridor’un tam potansiyeline ulaşması için fiziki altyapı yatırımlarının yanı sıra dijital entegrasyon da büyük önem taşıyor. Türkiye, gümrük süreçlerini kolaylaştıran dijital çözümler, blokzincir tabanlı güvenli belge yönetimi ve gerçek zamanlı yük takip sistemleri ile bu hattın verimliliğini artırmayı hedefliyor.
Bu dijital hamleler, Türkiye’yi sadece bir transit noktası olmaktan çıkarıp, küresel ticaretin en önemli veri ve bilgi akış merkezlerinden biri haline getiriyor. Kısacası, Orta Koridor sadece bir demiryolu hattı değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğe yönelik stratejik bir lojistik yatırımı ve bölgedeki konumunu pekiştiren güçlü bir araç olarak öne çıkıyor.
Blog
Kâmil Koç, 100. yılına Mercedes-Benz Türk otobüsleriyle ilerliyor

Türkiye’nin en çok tercih edilen lider seyahat markası Kâmil Koç, 100. yılına yaklaşırken yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Global iş ortağı Flix’in desteğiyle filosuna güçlendirmeye devam eden Kâmil Koç, yolcularına eşsiz bir seyahat deneyimi sunmak amacıyla araç filosuna 20 adet Mercedes-Benz Türk Tourismo 16 2+1 model otobüs kattı. Kâmil Koç, üstün donanım ve konfor özellikleriyle seyahatin vazgeçilmezi olan yeni son model otobüsleri Ankara’da düzenlenen bir törenle teslim aldı.
Bir asra yaklaşan köklü geçmişiyle seyahat sektöründe Türk halkının ilk tercihi olan Kâmil Koç, sektördeki öncülüğünü yalnızca geniş hizmet ağıyla değil, aynı zamanda araç filosundaki kalite ve teknoloji seviyesiyle de sürdürüyor. Global iş ortağı Flix’ten aldığı güçle hizmet kalitesini Türkiye’nin dört bir yanına taşımaya devam eden Kâmil Koç, bu kez yolculukların vazgeçilmez markası Mercedes-Benz Türk’ün yıldızına yatırım yaptı. Firma, yeni araç yatırımı kapsamında, filosunu toplam 20 adet Tourismo 16 2+1 model araçla güçlendirdi.
Kâmil Koç, Mercedes-Benz Türk Koluman Bayisi aracılığıyla satın aldığı toplam yeni otobüsleri Ankara’da düzenlenen törenle teslim aldı. Törene Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. Genel Müdürü ve CEO’su Çağatay Kepek, İcra Kurulu Üyesi ve Operasyon Direktörü Mehmet Türkyılmaz, Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy, Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Türkay Saltık, Otobüs Grup Satış Müdürü Fevzi Kaplan ile her şirketten yönetici ve çalışanlar katıldı.
“Eşsiz bir seyahat deneyimi için Mercedes-Benz Türk’e yatırım yaptık”
Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. Genel Müdürü ve CEO’su Çağatay Kepek, hizmet kalitelerini Türkiye’nin her yerine taşımak için çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Kâmil Koç olarak 100. yıl hedeflerimiz doğrultusunda yolcu memnuniyetini ön planda tutarak, konforlu ve kaliteli seyahat deneyimine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bir taraftan yeni iş birlikleriyle hizmet kalitemizi ülkemizin dört bir yanına taşırken, diğer yandan da filomuzu en son teknolojiyle donatılmış araçlarla yenileyerek yolcularımıza benzersiz bir seyahat deneyimi sunmaya gayret ediyoruz. Bugün de bu yaklaşım doğrultusundan sektörünün küresel markası Mercedes-Benz Türk otobüsleriyle bu yatırımlarımıza bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Mercedes-Benz Türk, yolcu ve kaptan memnuniyetini odağına alan teknolojileriyle küresel ölçekte fark yaratan bir marka. Özellikle yolculukların vazgeçilmezi haline gelen ve bugün filomuza kattığımız yeni Tourismo modeli; yolcu konforunu, dayanıklılığı ve sürüş teknolojilerini bir arada sunan özellikleriyle seyahat sektörünün ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt veriyor. Yeni otobüslerimizin, yolcularımıza sunduğumuz yüksek hizmet standartlarımızı daha da ileriye taşımamızda bize önemli katkılar yapacağına inanıyoruz. Filomuza değer katan yeni yıldızlarımızın markamıza ve tüm yolcularımıza hayırlı olmasını dileriz.”
“Kâmil Koç ile iş ortaklığımız güçlenerek sürüyor”
Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy da konuşmasında şunları kaydetti:
“Mercedes-Benz Türk olarak, müşterilerimizin, kaptanlarımızın beklentilerini ürünlerimize yansıtmak için çalışıyoruz. Kâmil Koç ile geçmişten bugüne uzanan iş ortaklığımız, bu anlayışın güzel bir örneğidir. Markamıza duydukları güven ve iş ortaklığımıza verdikleri değer için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum. Biz her zaman neleri daha iyi yapabiliriz, her geçen gün kendimizi nasıl daha ileriye taşıyabiliriz ve araçlarımızla kaptanlarımıza, müşterilerimize, yolcularımıza nasıl daha iyi hizmet sunabilirizin çabası içerisinde oluyoruz. Bugün teslimatını gerçekleştirdiğimiz 20 adet Tourismo 16 2+1 model otobüsümüz, şehirler arası yolcu taşımacılığında yüksek konfor, güvenlik ve işletme verimliliği gibi önemli kriterleri üst düzeyde karşılayacak şekilde üretildi. Bu araçların, Kâmil Koç’un hizmet kalitesine ve müşteri memnuniyeti vizyonuna katkı sunacağına yürekten inanıyorum.”
“Sektörde değer üretiyor, bu değerler ile yolumuza devam ediyoruz.”
Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Türkay Saltık ise şöyle konuştu:
“Mercedes-Benz Türk’ün yetkili bayisi Koluman Motorlu Araçlar olarak, güçlü mirasımız, yenilikçi yaklaşımımız ve müşteri odaklı iş modelimizle müşterilerimizin daima yanında olmaya devam ediyoruz. Bugün Kâmil Koç firmasına 20 adet Mercedes-Benz Tourismo 16 2+1 model otobüsün teslimatını gerçekleştirmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Sektörde değer üretiyor, bu değerler ile yolumuza devam ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bu önemli teslimatta bunun altını bir kez daha çiziyor, Türkiye’nin her bölgesinde seyahat eden yolculara hizmet kalitesini ulaştıran kıymetli iş ortağımız Kâmil Koç’a yeni araçlarının hayırlı olmasını diliyorum.”
Blog
Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”
Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.
Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı
Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.
Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor
2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.
Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı
İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.
Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça
Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.
Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.
-
Yeni Otomobiller4 hafta önce
Maceracı Ruhlar İçin Hyundai INSTER Cross Satışta
-
Otomotiv4 hafta önce
Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı
-
Hava Yolu4 hafta önce
Emirates, 2026 APEX Ödülleri’nde 2 global ödüle layık görüldü
-
Otomotiv Sektörü4 hafta önce
WATT, 500’üncü şarj lokasyonunu açtı
-
Otomotiv Sektörü4 hafta önce
BYD Türkiye, Yüzen, Kendi Etrafında Dönen ve Zıplayabilen Araçlarıyla Türkiye’de Teknoloji Şovu Yaptı
-
Otomotiv4 hafta önce
Tesla Mobil Container Store, ilk kez Türkiye’de Akbatı’da
-
Otomotiv Sektörü4 hafta önce
Hotomobil’den mobil yaşamı kolaylaştıran yenilikçi çözüm: Atlas Kabin Box
-
Otomotiv Sektörü4 hafta önce
Castrol Ford Team Türkiye, Eskişehir ESOK Rallisi’nde Zirvedeki Yerini Korumayı Hedefliyor