PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, ithal atık taşınan konteynerlerin boş geri dönüş yapmasını engelleyen Çin modeli üzerinde çalışma yaptıklarını, böylece bir yılda 50 bin konteynerin döngüsel ekonomiye dahil edileceğini açıkladı.
Kimya sektörü, atık ithalatı sorununa çözüm üretilmesinin ardından şimdi de pandemi süresince tüm dünyada yaşanan konteyner sorununa çözüm bulma çalışmalarına odaklandı. Çin’in atık ithalatı modelinin Türkiye’ye örnek olması gerektiğini söyleyen Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, “Çin, ilk etapta hammadde satın almak yerine, atık ithal edip ve bunları geri dönüştürüp, uygun fiyatla ihraç etme stratejisini başarıyla uyguladı. Çin böylece eş zamanlı olarak nakliye konusunda da ilginç bir fırsat yakaladı” diye konuştu.
Nakliyede konteynerin dolu gidip-gelmesinin fiyatı direkt etkilediğini ifade eden Eroğlu, “Çin, dünyanın dört bir yanından ithalat yaparak, atık dolu konteynerleri ülkesine getirirken aynı zamanda yapacağı ihracat için ucuz nakliye fırsatını yarattı. Pandemi döneminde Türkiye’nin de konteyner temininde yaşadığı zorluklar ve yüksek nakliye fiyatları göz önüne alındığında Çin’in, atık ithal etme modeliyle tek taşla birkaç kuşu nasıl vurduğu daha net anlaşılır. Atık İthalatında Çin modeline benzer katmanlı kalkınma modeli benimsenmeli ve Türkiye’ye uyumlu özgün plan oluşturulmalı” açıklamasında bulundu.
“Çin atık ithalatını çevresel kaygılarla yasaklamadı”
2008 yılında petrokimya sanayiinde kendine yetecek seviyelere ulaşmak için yatırımları artıran Çin’in petrokimyasal üretimde katma değerli ürünlere yöneldiğini aktaran Eroğlu, “Çin, 2008 krizini ana sanayilere yatırımla, kalkınma hamlesinde başka bir katmana geçiş için fırsat olarak değerlendirdi” dedi. 2013 yılına gelindiğinde de Çin’in önemli sayıda petrokimya tesisinin yatırımını tamamlayarak pek çok değişik hammadde tipini üretebilen dev petrokimya şirketlerini faaliyete geçirdiğini belirten Eroğlu, “2017 yılına gelindiğinde Çin’de büyük çaplı petrokimyasal hammadde üretimi için altyapı oluştu. Yerli hammadde üretim düzeyini artıran Çin hükümeti, 2017 yılından sonra kendine yeter miktarda petrokimyasal ürün ürettiği ve bu üretimle birlikte katma değerli ürün miktarını artırabildiği için atık ithalatı ile alakalı modelini sonlandırma kararı aldı. Dolayısıyla kamuoyunda seslendirildiği şekliyle, ‘Çin, çevresel kaygılarla atık ithalatını yasakladı’ tezi gerçeği yansıtmıyor” dedi.
“Uzun vadeli kalkınma planının parçası olarak önce atık ithal eden Çin, petrokimya üretim tesislerindeki üretimi belli noktaya getirdikten sonra yine kalkınma planının bir parçası olarak atık ithalatını bıraktı” diyen Eroğlu, Çin’in atık ithalatıyla alakalı durumu göz önünde bulundurulduğunda petrokimya ürünlerinde kendine yetemeyen ve yüzde 85 oranında hammadde ithalatı yapmak zorunda olan Türkiye’nin de atık ithalatı yapmaması gerektiğini savunmanın rasyonel olmadığını belirtti.
“Türkiye kendi atığını da toplamalı”
Türkiye’nin cari açığını kapatmak için yurtdışından pahalı petrokimyasal ürünleri ithal etmek yerine hem yurtiçindeki atığını toplaması hem de dünya piyasalarından aldığı atık hammaddeyi uygun fiyatla geri dönüştürüp, yeni mamul ürün haline getirip ihraç etmesinin önemli olduğunu kaydeden Eroğlu, “Döngüsel ekonominin yarattığı fırsatlar çerçevesinde atılması gereken adım bu yönde. Bu yıl Türkiye’ye atık ithalatıyla birlikte 50 bin 20’lik konteyner gelişi olacak ve bu 50 bin adet konteyner, döngüsel ekonomi kapsamında geri dönüştürülmüş hammaddeden üretilmiş ürünlerin uygun fiyatla dünya pazarlarına ihraç edilmesinde kullanılabilecek” diye konuştu.
Kaynak : Osman KILIÇ – DÜNYA