Connect with us

Otomotiv Sektörü

Çip Krizi Bitti Gibi, Ama Aracı Getirecek Şoför Yok

Otomotiv sektöründe pandemiyle birlikte başlayan çip krizi birçok marka için ana gündem olmaktan çıktı. Hatta Opel gibi bazı markalarda bu sorun neredeyse tamamen ortadan kalktı. Ancak üretim kaynaklı sıkıntıları aşan otomotivciler, bu kez de lojistik engeller nedeniyle biriken talebi karşılamakta büyük güçlük yaşıyor.

Uzakdoğu’dan getirilen otomobiller için gemilerde yer sorunu yaşanırken, Avrupa’da üretilen araçlar ise yeterli sayıda TIR şoförü bulunamadığı için fabrikalardan zamanında çıkarılamıyor. Türkiye’deki talebin güçlü olması nedeniyle markalar ek maliyetlere katlanıp araçları farklı yollardan getirme savaşı veriyor. Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, “Çip krizi gündemimizden çıktı. 2023’te en çok lojistik toplantısı yapıyoruz” dedi.

Yeni Astra GSe ve yeni Grandland GSe’nin İspanya’da düzenlenen global lansmanında sorularımızı yanıtlayan Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, markanın agresif büyüme hedeflerini açıklarken, bu hedeflere ulaşma noktasında en büyük riskin lojistik tarafında yaşanan sıkıntılar olduğunu söyledi. Geçen yıl satışlarını yüzde 42 artırarak 36.7 bin araç satan Opel Türkiye ekibi, bu yıl 52 bin adetlik satış hedefi koydu. Bu hedefe ulaşmak için Almanya’daki merkezden de tedarik konusunda tam destek alındı. Geçtiğimiz yıl İstanbul’a gelen Opel CEO’su Florian Huettl, Türkiye’yi üçüncü ana pazar olarak konumlandırdıklarını açıklamış, tedarik konusunda da tam destek sözü vermişti. Türkiye artık global ürün toplantılarına da katılıyor. Emre Özocak, Türkiye’de talebin güçlü olduğunu, satış konusunda bir endişeleri olmadığını bu nedenle bütün odaklarının lojistik sorunlarını aşmak olduğunu söyledi.

Opel Türkiye, araçlarını ağırlıklı olarak Gecfo Lojistik ile Türkiye’ye getiriyor. Ancak TIR şoförü sıkıntısı yaşandığı için araçlar istenilen zamanda fabrikadan alınamıyor. Özocak, üretilen araçların limanlara indirilemediği için fabrikanın otoparklarının dolduğunu, banttan yeni inen araçlara da yer kalmadığını söyledi. Özocak, CEO Huettl’in ‘Gerekirse ek maliyete katlanın ama gelin araçlarınızı alın’ dediğini aktardı. Çünkü fabrikalarda yığılan araçlar, üretimi de etkilemeye başlamış. Emre Özocak, araçları Türkiye’ye getirmek için alternatif çözümlere odaklandıklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Kontrat lojistiği yaptığımız lojistik firması dışında ek maliyete katlanarak spot nakliye piyasasına yöneldik. Kendimiz TIR bulmaya çalışıyoruz. Ayrıca demiryolu alternatifini kullanıyoruz. Aslında gemilerimiz de var, gemi planlarını da yakın takibe almış durumdayız ama Avrupa’da karasal lojistik problemi var. Ürünler çıkıyor, fabrikada yığılıyor ya da limanlar dolu. Limandaki ürünü gemiye yükleseniz bile karşıdaki ülke İtalya. Ürün indireceksiniz, limanlar dolu. Bazı durumlarda araçları farklı limanlara yönlendirdiğimiz de oluyor.”

Çin, rekor araç taşıyıcı siparişi verdi

Uzakdoğu’dan gelen araçlarda da gemilerde yer sorunu yaşanıyor. MG gibi bazı markalar, daha fazla navlun ödeyerek araçları konteyner gemisiyle getirmeye başlamıştı. Lojistik, markalar arasında yeni rekabet kozu olmuş görünüyor. Clarksons Research’in raporuna göre, Çin geçen yıl ülkedeki tersanelere yaklaşık 58 yeni araç taşıyıcı gemi siparişi verdi. Bu sayı, Çin’in mevcut filosunun tamamından daha fazla. Çin, bu yatırımlarla elektrikli araçlarla büyüyen otomobil ihracatında maliyetleri kontrol etmeyi ve daha rekabetçi fiyatlar sunmayı hedefliyor. Araba taşıyıcı gemilerde uzun yıllardır Japonya’nın hakimiyeti vardı. Çin bu dezavantajı ortadan kaldırmayı hedefliyor. Diğer yandan Çin Türkiye Başkonsolosluğu Sözcüsü, sosyal medya hesabından 4 bin araçlık bir geminin Şangay’dan yola çıktığını gösteren bir görüntü yayınladı. Bu araçların bir kısmı Türkiye’deki Derince Limanı’na bir kısmı ise İtalya’ya gidecek. Araçların kaçının Türkiye’ye geleceği konusunda görüştüğümüz konsolosluk ve liman yetkilileri henüz net rakam veremeyeceklerini söyledi.

“Lojistik engeli aşarsak, Opel’in 3’üncü pazarı oluruz”

Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, Türkiye’nin Opel dünyasında en fazla satış yapılan 5. pazar olduğunu ifade belirterek, hedeflerinin bu yıl Fransa ve İtalya’yı geçerek 3. sıraya yükselmek olduğunu söyledi. 2023’te yüzde 40 büyüme ile 52 bin adetlik satış hedefleri olduğunu belirten Özocak, “Lojistik engellere takılmazsak Almanya ve İngiltere’den sonra en çok satış yapılan Opel ülkesi olacağımıza inanıyoruz” dedi. Özocak, bu hedefi Avrupa’da resesyon nedeniyle satışların Türkiye kadar güçlü olmayacağı öngörüsü ile yaptıklarını söyledi.

“Ocak rekora koşuyor, şubat daha iyi olacak”

Otomotiv pazarına yönelik değerlendirme yapan Emre Özocak, “Ocak ayında satışlar çok hareketli. Geçen yılın aynı ayına göre hacimler üç kat arttı. 3 bin adet satışla kapatırız” dedi. Bu ay 50 bin adete yakın satış öngörülüyor. 2011’den bu yana en yüksek ocak satışı olacağı anlamına geliyor. Ocak 2022’de yaklaşık 38 bin adetlik otomobil ve hafi f ticari araç satışı gerçekleşmişti. Özocak, “Şubat ayında ise daha çok araç piyasaya gireceği için satışların daha yüksek olacağını öngörüyoruz. 5 bin araç getirip satma hedefimiz var” dedi. Özocak, yılsonunda toplam pazarın 800 bin adete ulaşmasını beklediklerini ifade etti.

Elektriklide hedef ilk 5

Yeni Astra GSe ve Grandland GSe’ni global lansmanını yapan Opel, plug in hibrit olan bu araçları yüksek vergilerden dolayı Türkiye’ye getirmeyecek. Ancak tam elektrikli modellerde Türkiye önemli bir pazar olacak. Emre Özocak, bu yıl 25-30 bin adet olmasını bekledikleri Türkiye elektrikli araç pazarında ilk 5 marka arasında yer almayı hedeflediklerini söyledi. Özocak, 5 bin adete kadar elektrikli araç getirmek istediklerini söyledi. Elektrikli Corsa ve Mokka modellerini geçen yıl pazara sunan marka bu yılın ikinci yarısında da elektrikli Astra’yı pazara sunacak.

Aysel YÜCEL – EKONOMİM.COM

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Otomotiv Sektörü

Continental, Pirinç Kabuğu  Küllerinden Lastik Üretiyor!

 Lastik üretiminde çevresel etkileri azaltmak amacıyla yenilenebilir ve geri dönüştürülmüş hammaddelerin kullanımına yönelik dönüşümü kararlılıkla sürdüren Continental, daha sürdürülebilir malzemelerle üretime odaklanmaya devam ediyor. Continental, pirinç kabuğu küllerinden elde edilen silika ile çevreci üretimde yeni bir adım daha attı. 

Continental 2024 yılında üretimdeki payı ortalama %26 olan çevreci hammaddeleri 2025 sonuna kadar %2 ila %3 oranında artırmayı öngörüyor. Yüksek güvenlik, performans ve kalite standartlarından ödün vermeden 2030 yılına kadar bu oranı %40’ın üzerine taşımak şirketin kısa dönemli hedefleri arasında yer alıyor. Continental Lastikleri Sürdürülebilirlik Direktörü Jorge Almeida, “Continental’de inovasyon ve sürdürülebilirlik birlikte ilerliyor. Güvenlik, kalite ya da performanstan taviz vermeden, lastiklerimizde pirinç kabuğu küllerinden elde edilen silika kullanmamız, tamamen yeni bir yol açtığımızın göstergesi” dedi.

Lastik bileşiminde kritik öneme sahip hammaddeler olan karbon siyahı ve silika, bu sürdürülebilir dönüşümde kilit bir rol üstleniyor. Her iki dolgu maddesi de kauçuğun dayanıklılığını artırarak lastiklerin uzun ömürlü olmasını sağlarken, aynı zamanda frenleme ve yol tutuş gibi temel performans özelliklerine doğrudan etki ediyor.

Silika, optimum kavrama ve düşük yuvarlanma direnci sağlamak amacıyla temel dolgu maddelerinden biri olarak kullanılıyor. Continental, bu malzemeyi geleneksel olarak kullanılan kuvars kumu yerine artık pirinç kabuğu küllerinden temin ediyor. Pirinç kabukları; risotto pirinci gibi ürünlerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan tarımsal bir yan ürün olup başta Asya ve İtalya’da yaygın olarak bulunuyor. Bu biyokütle, ileri işlem teknikleriyle enerji açısından daha verimli yöntemlerle silikaya dönüştürülüyor. İtalya’da Solvay gibi üreticiler tarafından geliştirilen bu silika türü, döngüsel ekonomiyi destekleyerek değer zincirinin her aşamasında daha sürdürülebilir bir katkı sağlıyor.

Continental, bu yenilikçi malzemenin öncülerinden biri olarak, lastik sırt bileşimlerinde silika kullanımı sayesinde fren mesafelerini neredeyse %50 oranında azaltmayı başardı. Aynı zamanda yuvarlanma direncinin düşürülmesiyle, enerji tüketimi ve CO₂ emisyonlarında da önemli kazanımlar elde ediliyor.

Lastiklerin toplam ağırlığının yaklaşık %20’sini oluşturan karbon siyahı ise kauçuğun yapısal dayanıklılığı açısından vazgeçilmez bir dolgu maddesi. Continental, üretimde kullanılan bu malzemenin daha sürdürülebilir versiyonlarını geliştirmek için üç farklı teknolojiye odaklanıyor:

  • Biyo-bazlı üretim: Kağıt endüstrisinin atık ürünü olan tall yağı gibi organik yağlardan elde edilen karbon siyahı, fosil kaynaklara çevreci bir alternatif sunuyor
  • Geri dönüştürülmüş piroliz yağı: Ömrünü tamamlamış lastiklerden elde edilen piroliz yağı, yeniden işlenerek karbon siyahı üretiminde kullanılıyor
  • Doğrudan geri kazanım: Verimli piroliz süreçleri sayesinde hurda lastiklerden karbon siyahı doğrudan geri kazanılıyor

Pyrum İş Birliğiyle Geri Dönüşümde Yeni Ufuklar

Continental, kullanım ömrünü tamamlamış lastiklerin geri dönüştürülmesini optimize etmek amacıyla Pyrum Innovations ile iş birliği yapıyor. Termoliz teknolojisi konusunda uzmanlaşmış Pyrum ile birlikte yürütülen süreç sayesinde, hurda lastiklerden geri kazanılan karbon siyahı, yeniden lastik üretiminde kullanılabiliyor. Continental bu yöntemi ilk olarak forklift lastiklerinde başarıyla uyguladı. Şirket, geri dönüştürülmüş karbon siyahının performans ve güvenlik kriterlerine uygun biçimde binek araç lastiklerinde de yaygınlaştırılmasını hedefliyor.

Continental, çevreye duyarlı hammaddeleri kütle dengesi yaklaşımı ile mevcut üretim süreçlerine entegre etmeye devam ediyor. Böylece fosil kaynakların belirli bir kısmının yerine sürdürülebilir alternatifler kullanılıyor. Nihai ürünlerde bu geçişin pozitif çevresel etkisi açık biçimde görülebiliyor.

Continue Reading

Otomotiv Sektörü

Yenilenen Kia Sportage Türkiye’de  

1993 yılındaki ilk neslinden itibaren dünyada SUV kültürünün oluşmasında önemli bir mirasa sahip olan ve 7 milyon adedin üzerinde satış başarısı kazanan Kia Sportage, makyajlanan beşinci nesliyle Türkiye’de.

Yeni Sportage, Kia’nın ‘Zıtlıkların Birleşimi’ tasarım felsefesiyle, özgüvenli görünümü ve göz alıcı LED Star Map aydınlatması ile öne çıkıyor.

Güçlü SUV Mirası

Kia’nın küresel ölçekte bugüne kadar en yüksek satış adedine ulaşan amiral modeli Sportage, makyajlanan beşinci nesliyle tasarım, teknoloji ve konfor alanlarında yapılan kapsamlı değişim ve yeniliklerle C SUV segmentinde yeni bir standart belirliyor.

Küresel ölçekte 7 milyon adetten fazla satılan ve Türkiye’de de her zaman yoğun ilgi gören Sportage, cesur dış tasarımı, üstün teknolojik özellikleri ve sunduğu konforla SUV sınıfındaki iddiasını sürdürüyor.

Tasarım: Cesur dış görünüm, lüks iç mekân

Yeni Sportage’da Kia’nın ‘Zıtlıkların Birleşimi’ tasarım felsefesi bir kez daha dikkat çekiyor. Modelin tasarımında pürüzsüz ve yumuşak yüzeyler, güçlü ve sağlam çizgilerle dengeleniyor. Yeni tasarım ön ve arka tamponlar ve dikkat çeken LED Star Map aydınlatmaları Kia’nın imzası haline gelen “Kaplan Burun” ön ızgarasıyla tamamlanıyor.

İç mekânda ferah ve konforlu bir yaşam alanı sunan Yeni Sportage, GT-Line donanımında çift renkli deri direksiyon simidi ve sadeleştirilmiş gösterge paneliyle modern bir tasarım anlayışını yansıtıyor. Yeni koltuk döşemeleri konforu artırırken, GT-Line’a özel dekoratif süet deri koltuklar şıklığı ön plana çıkarıyor.

Arka koltukta neredeyse 1 metre (996 mm) diz mesafesi sunan Yeni Sportage, 591 litrelik bagaj hacmini, arka koltuklar yatırıldığında 1.780 litreye kadar çıkarabiliyor. Yeni Sportage, 19 inç jantlarla gelirken GT-Line donanımında aynı ölçülerde özel tasarım alüminyum jant seçeneği de sunuyor.

Konforlu ve Akıllı Çözümler 

Yeni Sportage, sürüş deneyiminin merkezine konumlandırdığı 12,3 inç çift panoramik entegre ekranla şıklığı ve teknolojiyi bir araya getiriyor. Sürücü destek sistemleri, navigasyon ve multimedya fonksiyonlarına kolay erişim sağlanırken aynı zamanda Harman Kardon premium ses sistemi ise müzik deneyimini zirveye taşıyor.

Multimedya ekranının altındaki çok fonksiyonlu dokunmatik panel, sürücülere ses ve klima ayarlarını sezgisel şekilde yönetme imkânı sunuyor. Kablosuz Apple CarPlay & Android Auto, çevre görüş kamerası, 360 derece park sensörü ve kablosuz telefon şarj gibi teknolojiler de Yeni Sportage’daki sürüş deneyimini daha keyifli kılıyor.

Yeni Sportage, üç farklı donanımla 2.820.000 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.

Continue Reading

Otomotiv Sektörü

Hyundai’nin Beklenen Modeli i30 Türkiye’de Yeniden Satışta

Hyundai Motor Türkiye, C segmentinin en beğenilen modellerinden biri olan i30’u yeniden satışa sunarak kullanıcılarına güçlü, verimli ve güvenli bir sürüş deneyimi vadediyor. Modern tasarım anlayışı, gelişmiş teknolojileri ve yüksek güvenlik donanımlarıyla dikkat çeken Hyundai i30, sınıfındaki tüm beklentileri rahatlıkla karşılayabiliyor.

Yeni i30, 1.5 litrelik 48V mild hibrit, benzinli turbo bir motora sahip. Bu yeni nesil motor, 140 PS güç ve 253 Nm tork üreterek dinamik bir performans sunuyor. Aynı zamanda otomobil, düşük yakıt tüketimi sayesinde de çevre dostu yapısıyla öne çıkıyor. 7 ileri çift kavramalı DCT şanzımanla birlikte gelen Hyundai i30, böylelikle hem akıcı vites geçişleri hem de keyifli bir sürüş deneyimi sağlıyor. Mild hibrit sistemin devreye girmesiyle birlikte özellikle şehir içi kullanımda daha düşük emisyon ve daha yüksek verimlilik elde ediliyor

Teknoloji ve konfor konusunda sınıfının en donanımlı otomobillerinden biri olan i30, geniş panoramik cam tavanıyla ferah bir iç ortam yaratırken, 10,25 inç dijital gösterge paneli ve 10,25 inç dokunmatik bilgi-eğlence sistemiyle de sürücülere üstün bir kokpit deneyimi yaşatıyor. Apple CarPlay ve Android Auto uyumluluğu sayesinde akıllı telefonlar sisteme entegre olurken, USB Type-C girişleri ve kablosuz şarj ünitesi de günlük kullanım kolaylığını artırıyor.

Sahip olduğu teknolojik donanımlar, i30’u sadece pratik değil, aynı zamanda modern yaşamın ihtiyaçlarına cevap veren bir otomobil haline getiriyor. Hyundai’nin gelişmiş güvenlik teknolojilerini bir araya getiren Smart Sense donanımları da i30’da standart olarak sunuluyor. Ön Çarpışma Önleme Asistanı (FCA), Şerit Takip (LFA) ve Şeritte Kalma Asistanları (LKA), Akıllı Hız Limit Asistanı (ISLA) ve Arka Yolcu veya Eşya Uyarısı (ROA) gibi özellikler, sürücüyü her yol koşulunda destekliyor. Böylece i30, yolculuklarda sadece konfor ve performans değil, aynı zamanda güvenlik açısından da tam bir koruma sağlıyor.

Türkiye’de Prime ve Comfort olmak üzere iki farklı donanım paketiyle satışa sunulan hatchback gövde tipindeki Hyundai i30, modern tasarımı, çevik sürüş dinamikleri, güçlü motor seçeneği ve ileri teknolojileriyle C segmentinde yeniden güçlü bir oyuncu olarak yollara çıkmaya hazır.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.