Connect with us

Otomotiv Sektörü

Honda En Güçlü Civic Type R’ı Tanıttı

Honda, yüksek performanslı kompakt hatchback sınıfındaki hot hatch geleneğini sürdürüyor. Honda’nın yenilenen Civic Type R modeli, 25 yıllık köklü bir hot hatch geçmişine dayanıyor. Japonya’daki Uluslararası Yarış Pisti Suzuka’da gösterdiği performans ile önden çekişli otomobillerde yeni bir tur rekoruna imza atan yeni Civic Type R, performansındaki iyileştirmeler ile tamamen yeni bir sürüş deneyimini de beraberinde getiriyor. Yeni nesil Honda Civic Type R, 2023 yılının başında Avrupa yollarına çıkmaya hazırlanıyor.

Yüksek performanslı hatchback modeli olan Type R’ın 25’inci yılını ve aynı zamanda efsanevi Civic’in 50’nci yılını kutlayan Honda, 2023 yılının başından itibaren Avrupa’da satışa sunulacak olan yeni nesil Civic Type R modelini tanıttı. Honda’nın yarış dünyasından ilham alan uzun soluklu ve yüksek performanslı otomobiller geleneğine dayanan yeni Type R, bugüne kadarki en heyecan verici sürüş deneyimini sunmak için geliştirilerek tasarlandı. Japonya’daki Suzuka Pisti’nde önden çekişli otomobiller tur rekorunu kırarak şimdiden yeni standartları belirleyen Civic Type R, Honda mühendisleri tarafından aerodinamik performansı iyileştirilerek tasarım dahil olmak üzere her yönden geliştirildi. Honda mühendisleri, hafif bileşenleri ve aktarma organları ile bugüne kadarki en hızlı ve en güçlü Type R’ı yarattı.

Yeni Civic Type R modelinin tanıtımına ilişkin konuşan Honda Motor Europe Kıdemli Başkan Yardımcısı Tom Gardner, “Honda mühendisleri, yeni Civic Type R ile bir kez daha yüksek performanslı hatchback segmentindeki en tatmin edici sürüş deneyimini sunma hedefimize ulaştı. Yenilikçi çözümler ve motorsporlarından türetilen teknolojiler sayesinde, önceki neslin hafif versiyonundan bile üstün bir performans seviyesi elde ettik. Safkan sürüş tutkunları arasında Civic Type R’ı popüler kılan ise 25 yıldır süren mükemmel performansa olan bağlılığı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

 

Güçlü aerodinamik tasarım

“Ultimate Sports 2.0” konsepti kapsamında geliştirilen yeni nesil Type R, kısa bir süre önce tanıtılan Honda Civic e:HEV’in şık ve sportif silueti üzerine inşa edildi. Daha sportif bir görünüm ve gelişmiş sürüş performansı için Type R, daha alçak ve daha geniş bir duruşa sahip. Yeni Type R’ın squat formu; özel tasarım Michelin Pilot Sport 4S lastikleri, 19 inçlik mat siyah hafif alaşım jantları çevrelerken şişkin çamurluk kemerlerini de dolduruyor.

Honda mühendislerinin geliştirme sırasında, “Ultimate Sports Design” konsepti üzerinde durduğu model, yüksek performanslı, önden motorlu ve önden çekişli bir otomobilin son hali olarak öne çıkıyor. Ön ve arka tampon gibi ayrıntıları dışında, arka kapıları ve çamurluk kemerleri de gövdeye entegre edilen tasarımlarıyla bütünlük duygusu yaşatıyor. Tüm tasarım öğeleri özel olarak geliştirilen yeni Type R, ayrıca güçlü bir aerodinamik sağlıyor. Ön tamponun geniş alt ızgarası, motora giden hava akışını en üst düzeye çıkarıyor ve hava akışını güçlendirmek üzere hava çıkış açıklığına sahip yeni ve gösterişli motor kaputu da uyum içinde çalışıyor. Ön tekerleklerin arkasındaki geniş havalandırma girişleri ile doğrudan gövde altına entegre edilen yeni ve daha büyük arka difüzör, aerodinamiği en üst düzeye çıkarmaya yardımcı oluyor. Heybetli arka spoyler tasarımı, yere basma kuvvetine katkıda bulunuyor ve hava direncini bastırmak için arkaya doğru açılı olarak konumlandırılıyor. Yeni dökme-alüminyum ayaklarla desteklenen arka spoyler, daha alçak ve geniş duruyor bu da yeni nesil Type R’ın sportif tasarımını tamamlıyor.

Sürükleyici kokpit deneyimi

Yeni Type R’ın iç tasarımı, sürüş keyfini artırmayı ve sürücünün odaklanmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor. Ana hatlarıyla yeni Civic e:HEV’deki üst düzey konfor, pratiklik ve zarafet korunurken, Type R’a özgü kırmızı eklemeler de kabin içi deneyimi artırıyor. Gelişmiş sürüş deneyimini desteklemek üzere tasarlanan kokpitte, sürücü daha alçakta oturuyor ancak kaput üzerinde daha fazla görüş, daha az kör nokta ve daha az yansıma ile görüş alanı iyileştiriliyor. Süet efektli hafif spor ön koltuklar, pist ve uzun yolculuklarda konfor ve kullanım kolaylığını artırmak üzere vücudu destekliyor.

Sürücü, motor, direksiyon, süspansiyon ve motor sesine müdahale eden altı performans ayarı bulunan yeni Type R’ın Comfort, Sport ve +R moduna ek olarak, sürüş deneyimini kişiselleştirmek üzere yeni bir ‘Bireysel’ modu da bulunuyor. Honda’nın LogR veri kaydedicisi de yeni nesil Type R için güncellendi. LogR veri kaydedici, çeşitli ölçümleri gerçek zamanlı olarak izlemek ve kaydetmek üzere araç içi sensörler tarafından toplanan performans verilerini akıllı telefon uygulamasıyla birleştiriyor. LogR’da tur sürelerini kaydetmek için bir kronometre, aracın ulaşabileceği maksimum lastik kuvvetini gösteren bir 3 boyutlu lastik sürtünme animasyonu, sürücülerin pist becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan puanlama özelliği gibi işlevler bulunuyor. Ayrıca bu özellik pistte güvenli, doğru ve kademeli olarak daha hızlı tur zamanlarını elde ederek sürücünün kendini geliştirmesine de katkı sağlıyor.

Performans odaklı mühendislik iyileştirmeleri

Yeni Civic Type R, güçlü, başarılı gaz tepkileri ve yüksek devirli motoruyla farkını ortaya koyuyor. Yeni nesil, 2017 yılında tanıştığımız Type R’daki yüksek performanslı motorun daha gelişmiş bir versiyonu ile yollara çıkıyor. Motorun performans ve verimliliğini iyileştirmek için birçok değişiklik yapılan Type R’da verimliliği artırmak için de daha kompakt bir gövdeye sahip bir turbo kullanılıyor. Ayrıca, gücü artırmak ve turbodan geçen hava akışını iyileştirmek için turbo pallerinin sayısı da artırılarak şekli optimize edildi. Bunun dışında egzoz sistemi de yenilendi. Tüm bu özellikler, önceki nesil Type R’ın güç-ağırlık oranını, tork ve güç üretimini daha da iyileştirirken 2023 model Civic Type R’ı da sınıfının litre başına en güçlü otomobillerden biri yapmayı başardı.

Sürüş keyfini en üst seviyeye taşımak üzere daha önce de kullanılan altı vitesli manuel şanzıman  optimize edilirken; Otomatik Blip işlevi ile birlikte iyileştirilen devir eşleştirme sistemi, vites küçülürken devir uyumu sağlayarak, viraj girişinde otomobilin dengesine yardımcı oluyor. Yüksek dayanımlı şanzıman, yüksek rijitlik seviyesine sahip vites kolu ve optimize edilmiş vites yollarıyla birlikte hassas ve hızlı vites değişimleri sunuyor. Önceki nesilde kullanılan iki parça diskli Brembo fren sistemi de daha hassas ve uzun ömürlü fren performansı için iyileştirildi. Yeni nesil, iyileştirilmiş radyatör ve gelişmiş hava soğutma işlevleriyle yüksek performanslı kullanımlarda da etkin bir sistem soğutması sunuyor. Gelişmiş ses modülasyonuna sahip yeni üçlü egzoz tasarımı, ses deneyimini iyileştirerek sürücünün otomobille olan bağını daha da güçlendiriyor.

Yeni nesil Civic Type R, Honda Type R tutkunları tarafından çok beğenilen beyaz renk dışında Ralli Kırmızısı, Yarış Mavisi, Kristal Siyah ve Sonik Gri renk seçenekleri ile yollara çıkmaya hazırlanıyor.

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Elektrikli otomobil sadece bir tasarruf modeli değil, sürdürülebilir geleceğin inşasında büyük bir adım!

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025 kapsamında elektrikli otomobillerin geleceğinin konuşulduğu “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” başlıklı panelin konuşmacıları arasında yerini aldı. Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl dönüşüm geçirdiğini, sürdürülebilirliğin kurumsal filolar için neden vazgeçilmez bir stratejiye dönüştüğünü ve bu süreçte dijitalleşmenin sağladığı avantajları vurguladı.

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025’te düzenlenen, moderatörlüğünü ünlü otomobil gazeteci ve sosyal medya influencer’ı Doğan Kabak’ın yaptığı “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” paneline damgasını vurdu. Panelin önemli isimlerinden biri olan Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, elektrikli araçların şehir içi ulaşıma etkilerinden, kurumsal filolar için sürdürülebilirliğin neden bir zorunluluk haline geldiğine kadar birçok başlıkta görüşlerini paylaştı. Günal ayrıca, dijitalleşmenin kurumsal filo yönetiminde nasıl katma değer yarattığını örneklerle anlatarak, mobilitenin geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.

 “Elektrikli araçlar artık bir tercih değil, zorunluluk”

Panelde, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl yeniden şekillendiğini değerlendiren Tevfik Günal, şarj altyapısındaki gelişmeler ve elektrikli otomobil sürüş dinamiklerindeki farklılıklar öğrenildikçe kullanıcıların menzil kaygısının azalacağını vurguladı. Günal, “Elektrikli otomobillerin sunduğu teknolojik imkanlar, kullanıcı deneyimi açısından içten yanmalı motorlara göre çok daha ileri noktada. Şehir içi ulaşımda hava kirliliği ve gürültü kirliliğini azaltmak adına artık bu dönüşüm bir lüks değil, zorunluluk” dedi.

“Bizim işimiz araç kiralama ötesinde geleceği inşa etmek”

Günal, Metafleet’in yalnızca bir filo kiralama firması olmadığını da vurguladı. “Elektrikli araçları sadece tasarruf odaklı değerlendirmek büyük bir eksiklik olur. Biz Metafleet olarak işimizin özünü sürdürülebilirlik olarak tanımlıyoruz. Kurumsal firmaların Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda verdikleri taahhütleri yerine getirebilmeleri için onlara doğru aracı, doğru kullanım senaryosuyla sunuyoruz,” şeklinde konuştu.

 

“Veri odaklı filo yönetimi ile %75’e varan tasarruf sağlanabiliyor”

Panelde dijitalleşmenin filo yönetimindeki önemine de dikkat çeken Tevfik Günal, elektrikli otomobillerin teknolojik altyapılarının şirketlere değerli içgörüler de kazandırdığını belirtti. “Kiraladığınız aracın izlediği rotaları, yolculuk başına düşen enerji tüketimini, yapılan her seyahatin karbon emisyonundaki azalma oranını ve hatta şarj etaplarının trafik yoğunluğuna göre nasıl optimize edilebileceğini analiz edebiliyoruz. Bu veriler sayesinde firmalar gerçek ihtiyaçlarına göre optimizasyon yapabiliyor ve %75’e kadar maliyet avantajı sağlayabiliyor” dedi.

Tevfik Günal’ın açıklamaları, sadece bugünün değil, geleceğin mobilite vizyonuna da ışık tutuyor. Metafleet, teknolojiyi ve sürdürülebilirliği odağına alarak, Türkiye’de elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasında öncü rolünü pekiştirmeye devam ediyor.

 

Metafleet Hakkında:

Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli araç kiralama şirketi Metafleet, sürdürülebilirlik odaklı bir anlayışla sektöründe yeni standartları belirlemeyi hedefleyerek 2020 yılında faaliyetlerine başladı. 2022 yılında güçlü finansal yapıya sahip olan Ekol Filo’nun %50 ortaklığıyla sektöre adım atan Metafleet, 12 ila 60 ay arasında değişen uzun dönemli kiralama seçenekleri sunuyor. Şirket, binek ve hafif ticari elektrikli araç filosuyla müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verirken sigorta, bakım ve onarım gibi operasyonel süreçleri üstlenerek kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Elektrikli araçlarla filosunu yenilemek isteyen, sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren ve çevre dostu filo çözümleri arayan tüm kuruluşlara kapsamlı hizmetler sunuyor.

Continue Reading

Blog

İkinci El Aracı Avrupa’ya Göre 2,5 Kat Daha Pahalıya Satın Alıyoruz!“20 Yaşındaki Otomobillerde Fark 5 Kata Çıkıyor”

ÖTV düzenlemesi tekrar gündemdeyken, LenaCars önemli bir araştırmayı ortaya koydu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70’in üzerindeyken, 0-5 yaş arası otomobillerde bu fark 2,5 kata çıkıyor. 20 yaş ve üzeri otomobillerde ise Türkiye’deki tüketiciler, Avrupa’ya oranla 5 kat daha pahalıya satın alıyor. Aradaki farkın vergilendirme sistemi nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Otomotiv sektöründe var olan vergilendirme sistemimiz güncelliğini yitirmiş durumda. Gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine göre uyarlanması, yerli üretici ve yatırımcılar için olumlu sinyal verecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin araç penetrasyon oranını OECD ortalamasına yaklaştırır.” diyor.

 

Yüksek vergi yükü, Türkiye’de otomotiv pazarının büyüme ivmesini yavaşlatırken, ÖTV ile ilgili olası düzenlemeler tekrar gündeme geldi. “Sıfır araç satışları rekor kırdı” haberlerini her geride bıraktığımız ay okusak da LenaCars’ın yaptığı kapsamlı araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusa kıyasla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geride olduğu tespit ediliyor. 2024 yılında her 1000 kişiye 354 motorlu araç düşerken, AB ülkelerinde her 1000 kişiye ortalama 570 motorlu araç düşüyor.

 

Almanya’ya göre sıfır otomobiller ortalama yüzde 70 daha pahalı

Yapılan kapsamlı araştırmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulunan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Almanya’ya oranla, Türkiye’deki sıfır otomobillerin ortalama yüzde 70 daha pahalı olduğunu belirtti ve “Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu denli yüksek olması; vergi politikalarının gözden geçirilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir vergi politikasının ortaya konması ve tüketicinin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. ÖTV düzenlemesi gerçekleştirilirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasını umut ediyoruz.” dedi.

Avrupa ülkelerindeki otomobil vergilendirme sistemleri bu şekilde

Almanya: Tam elektrikli araçlar (BEV), ilk tescillerinden itibaren 5 yıl motorlu taşıt vergisinden (Kfz-Steuer) muaf. Hibrit araçlar ise CO₂ emisyon değerine doğrudan bağlı yıllık vergiye tabi.

Fransa: “Bonus–Malus” sistemi uygulanıyor; düşük emisyonlu BEV/PHEV’lere alım desteği, yüksek emisyonlu içten yanmalı araçlara ek vergi getiriliyor.

Birleşik Krallık: 2022’de hibrit alım teşvikleri sona erdi; 2025 sonrası sıfır emisyonlu araçlara yönelik araç vergisi indirimleri kaldırılıyor.

Danimarka: Kayıt vergisi modelinde BEV’ler için yaklaşık %40, PHEV’ler için %50 oranları uygulanıyor.

Türkiye dışında başka bir Avrupa ülkesinde ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) gibi ilave bir vergi bulunmuyor. Vergilendirme emisyona; yani araçların çevreye verdiği kirliliğe göre yapılıyor.

 

İkinci elde fiyat farkları 2,5 kattan 5 kata kadar çıkıyor

Güncelliğiniarındaki her 4 araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu aktaran LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, alım gücü ve matrah tandanslı güncelliğini yitirmiş vergilendirme sistemi nedeniyle eski araçlara olan talebin yüksek olduğunu ve fiyatlarının da bu etkenlerle çok yüksek seviyede kaldığını söyledi. Nazik, “Almanya’da 2000 Euro olan 20 yaşındaki bir Opel Astra’yı, Türkiye’de 10.000 Euro’ya satın alabiliyoruz. Daha yeni modellerde, 0-5 yaş arasındaki ise ikinci el araç fiyatlarının Türkiye’de 2,5 kat daha pahalı olduğu görülüyor. Temeldeki etken vergilendirme sistemimiz, yüksek vergi yükü, her satışta ikinci el araca da transfer edilmiş oluyor.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’de Yüzde 10 ÖTV Dilimine Giren Elektrikli Modeller

Resmî kriterlere göre, motor gücü ≤ 160 kW ve matrah ≤ 1.450.000 TL olan EV modelleri %10 ÖTV’ye tabi modellerden bazıları:

BYD Atto 3 Design

Fiat 500e La Prima HB

Hyundai Kona Electric (100 kW Progressive)

Peugeot e 2008 GT

Renault Zoe Intense (~100 kW)

Togg T10X V2 RWD (Uzun Menzil)

Skoda Elroq (giriş versiyon)

Kia EV3 Elegance

VW ID.3 (giriş/orta pak.)

Tesla Model Y Juniper (150 kW)

BYD Seal Sedan

Citroen e-C4 X Shine Bold

Türkiye’de Hibrit Modeller ve %30 / %60 ÖTV Dilimleri

Resmî düzenlemeye göre:

  • %30 ÖTV:

o        BYD Seal U DM- i: %80’ten %30’a gerileme

  • %60 ÖTV:

o        BMW X1 xDrive30e

o        DS 9 Opera E Tense 250

o        Skoda Superb PHEV

Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği gündemdeyken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılması ihtiyaç. Aksi durumda piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz.” dedi.

Continue Reading

Blog

Volvo’nun En Kompakt ve Tamamen Elektrikli SUV’u EX30 Türkiye Yollarında

Volvo’nun şimdiye kadar ürettiği en kompakt ve en çevreci SUV modeli EX30, gelişmiş teknolojileri, yüksek güvenlik seviyesi ve sürdürülebilir tasarımıyla Temmuz ayından itibaren Türkiye’de yollarda olacak.

EX30, Volvo Cars’ın tamamen elektrikliye geçiş yolculuğundaki en önemli kilometre taşlarından biri olmasının yanı sıra, şimdiye kadar ürettiği en düşük karbon ayak izine sahip model olarak öne çıkıyor.

İskandinav tasarım anlayışını sürdürülebilir malzemelerle harmanlayan iç mekânı, kullanıcı dostu dijital arayüzü ve segmentindeki öncü güvenlik teknolojileriyle EX30, şehir içi mobiliteye çağdaş ve çevreci bir yorum getiriyor.

Kendi sınıfının en üst donanım seviyesiyle sunulan EX30, Volvo Car Türkiye’nin her yıl büyüme hedeflerine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir model olarak konumlanıyor. B segmentinde önemli bir oyuncu olmaya hazırlanan EX30’un pazara girişiyle birlikte, Volvo Car Türkiye premium SUV segmentindeki liderlik hedefine bu sene bir adım daha yaklaşıyor.

 

Türkiye pazarına özel olarak geliştirilen 150 kW’lık arkadan itişli motorun üretimi Belçika Gent fabrikasında gerçekleştiriliyor. Fabrikanın ilk haftalardaki üretiminin neredeyse tamamının Türkiye pazarı için önceliklendirmesi sayesinde, modelin Nisan ayından itibaren toplanan müşteri talepleri ile hızlıca buluşması sağlanacak. Segmentinde dikkat çekici bir fiyat seviyesinde konumlandırılan EX30’un Türkiye’ye özel donanım seviyesi için fiyatı 1.913.000 TL* olarak belirlendi.

(*MTV, plaka masrafları ve trafik sigortası dahil değildir)

 

“Segmentinin ötesine geçen EX30 ile liderliğe bir adım daha yaklaşıyoruz”
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30’un Türkiye pazarındaki stratejik önemine şu sözlerle dikkat çekti:

“EX30’un Türkiye pazarına girişi, Volvo Car Türkiye’nin istikrarlı büyüme hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası. Segmentinin çok üzerinde bir donanım seviyesi sunan EX30, aynı zamanda markamızın sürdürülebilirlik vizyonunu da en güçlü şekilde temsil ediyor.

Bu modelle birlikte yalnızca elektrikli mobiliteye geçişte değil, premium SUV segmentinde liderliğe giden yolda da önemli bir adım atıyoruz. Türkiye’ye özel olarak geliştirilen motor seçeneği ve üretim önceliği, bu hedef doğrultusunda ülkemizi stratejik pazarlardan biri haline getiriyor.”

 

Kullanıcı dostu iç tasarım ve İskandinav ferahlığı

EX30’un iç mekânında denim, keten, yün gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarlanan dört farklı ‘iç oda’ alternatifi sunuluyor: Breeze, Mist, Pine ve Indigo. Her biri farklı İskandinav coğrafyalarından ve dokulardan ilham alıyor. Bu detaylar, EX30’un çevreye duyarlı yaklaşımını gözle görülür kılarken, farklı temalardaki iç mekân alternatifleriyle kişiselleştirme imkânı sunuluyor. Orta konsolun kaydırılabilir yapısı, akıllı saklama alanları ve sadeleştirilmiş arayüz hem sürücü hem de yolcular için ferah ve konforlu bir atmosfer sağlıyor.

Ayrıca sabit panoramik cam tavan, IR kaplamalı cam teknolojisiyle daha serin ve aydınlık bir kabin sunuyor. Yeni kare tasarımlı direksiyon simidi, otomatik kararan çerçevesiz iç dikiz aynası, kablosuz şarj pedi ve dijital anahtar gibi özellikler yer alıyor.

 

Volvo EX30’un yüksek donanım seviyelerinde yer alan ambiyans aydınlatmaları da İsveç doğasından ilhamla hazırlanmış beş farklı temayı içeriyor: Nordic Twilight, Midsummer, Northern Light, Archipelago ve Forest Bath.

 

Kompakt gövdesi ile Volvo’nun SUV’larında sunulan teknolojilerin pek çoğunu barındıran EX30,12,3 inçlik merkezi ekran, Google entegrasyonlu bilgi-eğlence sistemi, kablosuz Apple CarPlay ve gelişmiş ses sistemiyle üst segment konforunu daha erişilebilir bir formatta sunuyor. Modelde kullanılan Soundbar hoparlör sistemi, araç içi ses deneyimini yeniden tanımlarken iç mekânda daha fazla alan yaratıyor.

 

EX30: Şehir içi güvenlikten, üstün performans
Volvo EX30, şehir içi sürüşte emniyeti artıran bir dizi yenilikçi özellikle donatıldı. “Kapı Açılma Uyarısı” (Safe Exit) sistemi, yol kenarında bisikletli veya yayalar geçerken oluşabilecek olası kazaları önlemeye yardımcı olurken; yeni nesil Park Pilot Assist, dar alanlara otomatik park imkânı sunuyor. EX30, Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en hızlı ivmelenmeye sahip otomobili olarak da dikkat çekiyor: Twin Motor versiyonu 428hp güçle 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 3,6 saniyede ulaşarak bugüne kadar üretilmiş en hızlı Volvo otomobili unvanına sahip oldu. Geniş menzil isteyen kullanıcılar için 476 km’ye kadar menzil sunan 204hp’lik Single Extended Range seçeneği de mevcut.

 

EX30’un Türkiye’de sunulan donanımlı versiyonu olan Ultra seviyesi, standart olarak panoramik cam tavan, 22kW OBC, ısıtmalı ön koltuklar, ısıtmalı direksiyon, anahtarsız giriş, otomatik açılan bagaj, 19” alüminyum elmas kesim jant, 9 hoparlörlü, 1.040W gücünde ve 5.1 Quantum Logic Surround ses deneyimi sunan Harman Kardon soundbar ses sistemi, 360 derece kamera, BLIS kör nokta uyarı sistemi, elektrikli ayarlanabilir koltuklar ve adaptif hız sabitleyici gibi üst segment özellikleri içeriyor. Bu özellikler, EX30’u sınıfında en yüksek donanımlı modellerden biri haline getiriyor

 

Sürdürülebilirlik yaklaşımı
EX30, Volvo Cars’ın bugüne kadarki en düşük karbon ayak izine sahip modeli. Otomobilin üretiminden kullanım ömrüne kadar her aşamada çevresel etkileri minimize edecek çözümler geliştirildi. EX30, %100 yenilenebilir enerjiyle çalışan tesiste üretiliyor ve toplam karbon ayak izi 27 tonun altına indirildi. Otomobilin gövdesinde %25 geri dönüştürülmüş alüminyum, %17 çelik ve %17 polimer kullanıldı.

Yeni Volvo EX30 Türkiye’de lansman rengi olan Sand Dune’un yanı sıra Cloud Mavi, Vapour Gri, Crystal Beyaz ve Onyx Siyah seçenekleriyle sunuluyor.

 

 

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.