Connect with us

Lojistik

Konteyner Krizin Bazı Firmaları Daha Eşit

Konteyner krizi VIP sınıfı yarattı. Deniz taşımacılığında hatırlı firmalar için “öncelikli yük” listesi oluşturuldu. Konteyner operatörleri ayrıca, “erken rezervasyon” uygulaması da başlattı.

Deniz taşımacılığı, boş konteyner kriziyle birlikte önemli günler yaşıyor. DÜNYA’nın edindiği bilgilere göre armatörler, iş hacmi yüksek firmalara öncelik tanıyan “VIP müşteri listesi” hazırladı. Listeye, ilave ücret ödeyen firmaların da dahil edildiği öğrenildi. VIP uygulamasını doğrulayan, İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, “Bazı armatörler, yaşanan sıkıntının ardından VIP navlun sistemini hayata geçirdiler. Uygulama, hem ihracatçının hem de ithalatçının maliyetini yükseltiyor” diye konuştu. Rif Line Lojistik Türkiye Genel Müdürü Mehmet Serkan Erdem, krizin marttan önce aşılamayacağına işaret ederek, Ro-Ro taşımacılığının desteklenmesinin sorunun çözümüne katkı sağlayabileceğini söyledi. Erdem, “Özellikle İstanbul, İzmir, Mersin, İskenderun limanlarından yapılacak Ro-Ro trafiğine destek verilmeli” değerlendirmesini yaptı. Boş konteyner krizinin yaşandığı denizyolunda, armatörlerin ‘VIP müşteri listesi’ hazırladığı konuşuluyor. Büyük ve kontratlı müşterilerin yükünün kabul edildiği, ancak spot veya daha küçük ölçekli firmaların taleplerine cevap verilmediği söyleniyor. Sektör uzmanları ihracatçıyı zor bir şubat ayının beklendiğini, krizin marttan önce çözülmesinin öngörülmediğini söylüyor. Diğer yandan konteyner bulma sıkıntısının, ihracat taşımalarında yarattığı bir başka trend ‘erken rezervasyon’ sistemi oldu.

Pandemiyle birlikte denizyolu taşımacılığında yaşanan ‘boş konteyner’ krizi büyüyor. Armatörlerin ‘VIP müşteri listesi’ hazırladığı konuşuluyor.

Hatırlanacağı gibi, pandemiyle birlikte dünya ticaretinin yüzde 90’ına yakının yapıldığı denizyolunda ‘boş konteyner’ krizi başlamıştı. Salgın nedeniyle gemilerin günlerce limanda beklemesi ve ithalat-ihracat dengesindeki değişim küresel ticarette konteyner arzı sıkıntısı yarattı. Özellikle Çin’den ABD’ye giden gemiler yükünü boşaltamadığı için, kısa sürede dönemedi, bu da arz sorunu yarattı. Yaşanan kriz, navlunda da tarihi yükselişlere sahne oldu. Avrupa-Uzakdoğu konteyner arası navlunu son bir yılda yüzde 300 arttı, 10 bin doları aştı. Konteyner fiyatı da iki kata yakın yükseldi. Küresel deniz ticaretinde yaşanan bu durum, Türk ihracatına da ağır darbe vurdu. Geçen yıl özellikle normalleşmenin başladığı hazirandan sonra ihracatta artış yaşanırken, boş konteyner bulunamadığı için ihracat yükleri limanlarda ve depolarda yığıldı. Otomotivden, tekstile, mobilyadan makineye kadar birçok sanayici lojistik aksaklıklar nedeniyle siparişlerini zamanında teslim edemedi. TİM Başkanı İsmail Gülle de ‘konteyner sıkıntısı yaşanmasaydı, daha fazla ihracat yapacaktık’ açıklamasını yaptı.

KOBİ’ler ‘yersiz’ kaldı

Denizyolu taşımalarında konteyner bulma sorunu hem küresel piyasalarda hem de Türkiye’de artarak devam ediyor. Salgında ikinci dalganın başlaması ve mutasyonlu virüsün ortaya çıkması ile sorun daha fazla büyüdü. Sektör uzmanlarının verdiği bilgiye göre Özellikle ABD açıklarında 15-20 bin TEU’luk 38’den fazla gemi yükünü boşaltmak için bekliyor. Çünkü Los Angeles gibi ABD’nin önemli limanlarında COVID-19 vakalarındaki artış nedeniyle yüzde 50 daha az personelin görev yaptığı belirtiliyor. Bu durum da küresel konteyner arzını kısıtlıyor.

Yabancı konteyner armatörlerinin yoğun talep karşısında ‘VIP müşteri listesi’ hazırladığı iddia ediliyor. Her sektörden büyük firmalara öncelik verilirken, KOBİ’lere ekipman verilmediği, gemide yer ayrılmadığı söyleniyor. Bilindiği gibi, dünya deniz ticaretinde konteyner taşımalarının çok büyük bir kısmını Maersk, MSC, CMA CGM, COSCO, OOCL, Hapag Llyod, Hamburg Süd ve Online yapıyor.

İhracatçı ne diyor?

“Hem ihracatın hem ithalatın maliyeti yükseliyor”

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleriİhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, özellikle Uzakdoğu olmak üzere hemen hemen dünyanın her bölgesine konteyner bulmakta zorlandıklarını dile getirerek, “Şu anda, geçtiğimiz yıl kullandığımız navlun seviyelerinin 4-5 katı üstünde navlun talep ediliyor. Bu seviyeden navlun ödenmesi kabul edilmesine rağmen konteyner bulmak büyük problem. Bazı armatörler bu sıkıntının bir nebze önüne geçmek için üst seviye olarak nitelendirilen VIP navlun sistemini hayata geçirdiler. Yani, zaten yüksek seviyelerde olan navluna ek olarak, duruma göre bin dolar daha fazla ödenmesi koşuluyla ekipman sağlayabiliyor. Daha çok ithalat yönlü taşımalarda uygulanan bu sistem hem ihracatçının, hem de ithalatçının maliyetini yükseltiyor” diye konuştu.

“İhracat pazarlarında kalıcı kayıp yaratmasından endişe duyuyoruz”

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, konteyner bulmakta hala büyük sorun yaşadıklarını, bu durumun ihracat pazarlarında kalıcı kayıba sebebiyet verebileceğini söyledi. Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Gürcan, “Mobilya sektörü olarak da biz de konteyner sorunu yaşıyoruz. Sanırım bizim gibi diğer sektörler de bu sorunu yaşıyorlardır ki biliyorsunuz geçtiğimiz ay bakanlık yerli konteynerların yapımı konusunda bir açıklama yapmıştı. Sektörümüz, 2020 yılını 3,5 milyar dolarla kapattı ve deniz aşırı ülkeler, ABD, Uzakdoğu gibi katma değerli ihracat konusunda önemli pazarlarımız. Bizim diğer sektörlerden ayrıştığımız nokta ise büyük hacimli ürünler üretmemiz. Diğer sektörlere bir konteyner yeterliyken, bize 2 tane gerekebiliyor. VIP listeyle ilgili herhangi bir bilgimiz yok. Ancakbirkaç aydır ciddi konteyner ve navlun sorunuyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

“Spot çalışmayın” tavsiyesi verdi

Türkiye’nin önde gelen otomotiv yan sanayi firmalarından Kanca’nın İhracat sorumlusu Fatih Taş, armatörlerin uzun yıllardır çalıştıkları sözleşmeli imalatçılara konteyner tedarik etmeye gayret ettiklerini, spot talepleri değerlendirmediklerini söyledi. İhracatçıya önerilerde bulunan Taş, “Konteyner operatörleri ile ilişkileri sağlam olan büyük forwarderler ile çalışılmasını öneriyorum. Yıllık anlaşmalar yapıp, kontrat lojistiğine gitmelerini asla spot çalışmalarını tavsiye ediyorum” diye konuştu.

8 bin olan günlük gemi kirası 32 bin dolarlara çıktı

Türkiye’nin yerli armatörlük şirketi Medkon’un Genel Müdürü Mahmut Işık, konteyner piyasasındaki arz sıkıntısının global armatörlerin kârlılık iştahını da artırdığını vurgulayarak, “Talep çok fazla, arz yetersiz. Bu nedenle herkes elindeki konteynere ve gemiyi en efektif ve şekilde çalıştırmaya uğraşıyor” dedi. Işık, “Konteyner fiyatları bu denli arttığı için gemi armatörleri yüksek fiyatla yıllık hatta iki yıllık kontratlar yapmaya çalışıyor. 8 bin olan günlük gemi kiraları 32 bin dolarlara kadar çıktı.

Armatör, bunu mümkün olduğunca uzun hale getirmeye çalışıyor. ‘Ben gemimi sana kiralarım ama minimum 1 sene. O zaman 32 değil 28 alırım’ diyerek rakamı kalıcı hale getirmeye çalışıyor.

“Şubat ayı zor geçecek”

Rif Line Lojistik Türkiye Genel Müdürü Mehmet Serkan Erdem, “Özellikle Mersin ve İzmir gibi ihracat çıkış yerlerinde boş konteyner bulamıyoruz. Kayseri’deki bir yükü İzmit’ten göndereceğiz. Bu da taşıma maliyetini iki katına çıkarıyor. Maalesef aradaki farka ihracatçı katlanıyor” dedi. Erdem, mart ayından önce bu sorunun çözülmesinin beklenmediğini ifade ederek, “Döviz fiyatlarının düşmesiyle ithalatın artacağı ve konteynerlerin nispeten daha ulaşılabilir olacağını tahmin ediyorum” dedi. Bu durumun gıda kıtlığına da sebep olabileceğini dile getiren Erdem, “Mesela Gaziantep’teki bir müşterimiz Afrika’ya makarna gönderiyor ama malı gönderecek konteyner bulamıyor. Bu ciddi bir sorun” diye konuştu.

Yükümüzün %10’unu yerli taşıyor

Türkiye’nin denizyolu konteyner ihracat navlun pastasında çok büyük bir payı yabancı armatörler kapmış durumda. Geçen yıl Türk limanlarında 11 milyon TEU civarında konteyner elleçlendi. Türk armatörler bu yükün sadece yüzde 10’unu elleçledi. Yerli yükün yüzde 90’ını yabancı armatörler taşıdı. Yerli armatörlerden Medkon’un Genel Müdürü Mahmut Işık, “Yerli armatörler olarak destek görmememize rağmen, bu süreçte çok basiretli davrandık ve artan maliyetleri navluna yansıtmadık. Arkas da Turkon da biz de en fazla 50 dolarlık yüz dolarlık artışlara gittik. O da artış da değil, düzeltme açıkçası” diye konuştu. Türkiye’de Arkas, Turkon, Medkon ve Akkon olmak üzere 4 yerli armatör konteyner taşımacılığı yapıyor. Bu armatörlerin 3 bin TEU’luk gemileri varken, yabancı armatör 30 bin TEU’luk gemilerle sefer yapıyor. Yaşanan sıkıntıların uzun vadeli çözümü için yerli armatörün desteklenmesi isteniyor.

‘Erken rezervasyon’ ticarete taşındı

Denizyolunda konteynerde yaşanan arz sorunu nedeniyle armatörler ‘erken rezervasyon’ sistemine başladı. Mahmut Işık, sektördeki bu yeni trende yönelik olarak şu açıklamayı yaptı: “Turizm sektöründe olduğu gibi, artık ihracatçı da bir ay sonraki gemiye yükleme rezervasyonu yaptırdığında çok uygun navlunlarla yerini ayırtabiliyor.” Çinli teknoloji devi Alibaba’nın lojistik kolu Cainiao da geçen hafta, küresel konteyner kıtlığı nedeniyle konteyner rezervasyon sistemni uygulamaya başladığını duyurmuştu.

Ro-Ro iyi bir alternatif, desteklenmeli

Sektör temsilcileri, Ro-Ro taşımacılığının konteyner krizini aşmak konusunda en iyi alternatiflerden biri olduğunu vurgulayarak, “Özellikle İstanbul, İzmir, Mersin, İskenderun limanlarından yapılacak Ro-Ro trafiğine destek verilmeli. Mesela Karasu (Sakarya)-Köstence (Romanya) arasında Ro-Ro hattı açıldı. Devletin bu hattı desteklemesi gerekiyor” diyor.

KAYNAK: Aysel YÜCEL – DÜNYA

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lojistik

Orta Koridor: Küresel Ticaretin Yeni Güzergâhı ve Türkiye’nin Kritik Rolü

Son yıllarda küresel ticaretin dengeleri, jeopolitik olaylar ve çevresel baskılar nedeniyle sarsılıyor. Avrupa ile Asya arasındaki ana ticaret rotaları olan Süveyş Kanalı ve Kuzey Koridor, artan riskler ve maliyetlerle mücadele ediyor. Bu durum, dikkatleri daha güvenli, hızlı ve ekonomik bir alternatif olan Orta Koridor‘a çeviriyor. Türkiye, bu stratejik hattın en kritik halkası olarak ön plana çıkıyor. Lanes Lojistik Operasyon Direktörü Ali Demircan, Orta Koridor’un küresel ticaretin geleceğini nasıl şekillendirdiğini ve Türkiye için sunduğu fırsatları değerlendirdi.

Jeopolitik Değişimler ve Yeni Rota İhtiyacı

 

Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya üzerinden geçen Kuzey Koridor’u neredeyse devre dışı bıraktı. Aynı zamanda, deniz taşımacılığının ana arterlerinden biri olan Süveyş Kanalı’ndaki belirsizlikler ve AB’nin getirdiği yüksek karbon vergileri, denizyolunu daha az cazip bir seçenek haline getirdi. Bu sorunlar, tedarik zincirlerini daha esnek ve güvenilir hale getirme ihtiyacını doğurdu.

Çin’den başlayıp Orta Asya üzerinden Hazar Denizi’ni geçerek Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya uzanan Orta Koridor, bu ihtiyaca en güçlü yanıtı veriyor. Ali Demircan, bu rotanın sadece malların taşınmasını hızlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’yi uluslararası bir lojistik merkezi konumuna yükselttiğini belirtiyor. “Türkiye artık sadece bir geçiş ülkesi değil, ticaretin akışını yöneten bir aktör haline geliyor,” diyor Demircan.

Zaman, Maliyet ve Çevre Açısından Avantajlar

 

Orta Koridor’un en büyük çekim noktalarından biri, sunduğu somut avantajlardır:

  • Zaman Tasarrufu: Denizyoluyla ayları bulan teslimat süreleri, Orta Koridor’un demiryolu ağı sayesinde 20 günden daha az bir süreye düşüyor. Bu, özellikle zaman hassasiyeti olan sektörler için devrim niteliğinde.
  • Ekonomik Rekabetçilik: Yükselen yakıt ve operasyonel maliyetler, deniz taşımacılığını zorlarken, demiryolu daha düşük ve öngörülebilir navlun fiyatları sunuyor.
  • Sürdürülebilirlik: Avrupa Birliği’nin sıkılaşan çevre düzenlemeleri karşısında, demiryolu taşımacılığı karayoluna kıyasla çok daha düşük karbon ayak izine sahip. Bu da şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyor.

Türkiye’nin Dijitalleşme Hamlesi

 

Orta Koridor’un tam potansiyeline ulaşması için fiziki altyapı yatırımlarının yanı sıra dijital entegrasyon da büyük önem taşıyor. Türkiye, gümrük süreçlerini kolaylaştıran dijital çözümler, blokzincir tabanlı güvenli belge yönetimi ve gerçek zamanlı yük takip sistemleri ile bu hattın verimliliğini artırmayı hedefliyor.

Bu dijital hamleler, Türkiye’yi sadece bir transit noktası olmaktan çıkarıp, küresel ticaretin en önemli veri ve bilgi akış merkezlerinden biri haline getiriyor. Kısacası, Orta Koridor sadece bir demiryolu hattı değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğe yönelik stratejik bir lojistik yatırımı ve bölgedeki konumunu pekiştiren güçlü bir araç olarak öne çıkıyor.

Continue Reading

Blog

Kâmil Koç, 100. yılına Mercedes-Benz Türk otobüsleriyle ilerliyor

Türkiye’nin en çok tercih edilen lider seyahat markası Kâmil Koç, 100. yılına yaklaşırken yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Global iş ortağı Flix’in desteğiyle filosuna güçlendirmeye devam eden Kâmil Koç, yolcularına eşsiz bir seyahat deneyimi sunmak amacıyla araç filosuna 20 adet Mercedes-Benz Türk Tourismo 16 2+1 model otobüs kattı. Kâmil Koç, üstün donanım ve konfor özellikleriyle seyahatin vazgeçilmezi olan yeni son model otobüsleri Ankara’da düzenlenen bir törenle teslim aldı.

Bir asra yaklaşan köklü geçmişiyle seyahat sektöründe Türk halkının ilk tercihi olan Kâmil Koç, sektördeki öncülüğünü yalnızca geniş hizmet ağıyla değil, aynı zamanda araç filosundaki kalite ve teknoloji seviyesiyle de sürdürüyor. Global iş ortağı Flix’ten aldığı güçle hizmet kalitesini Türkiye’nin dört bir yanına taşımaya devam eden Kâmil Koç, bu kez yolculukların vazgeçilmez markası Mercedes-Benz Türk’ün yıldızına yatırım yaptı. Firma, yeni araç yatırımı kapsamında, filosunu toplam 20 adet Tourismo 16 2+1 model araçla güçlendirdi.

Kâmil Koç, Mercedes-Benz Türk Koluman Bayisi aracılığıyla satın aldığı toplam yeni otobüsleri Ankara’da düzenlenen törenle teslim aldı. Törene Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. Genel Müdürü ve CEO’su Çağatay Kepek, İcra Kurulu Üyesi ve Operasyon Direktörü Mehmet Türkyılmaz, Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy, Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Türkay Saltık, Otobüs Grup Satış Müdürü Fevzi Kaplan ile her şirketten yönetici ve çalışanlar katıldı.

“Eşsiz bir seyahat deneyimi için Mercedes-Benz Türk’e yatırım yaptık”

Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. Genel Müdürü ve CEO’su Çağatay Kepek, hizmet kalitelerini Türkiye’nin her yerine taşımak için çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Kâmil Koç olarak 100. yıl hedeflerimiz doğrultusunda yolcu memnuniyetini ön planda tutarak, konforlu ve kaliteli seyahat deneyimine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bir taraftan yeni iş birlikleriyle hizmet kalitemizi ülkemizin dört bir yanına taşırken, diğer yandan da filomuzu en son teknolojiyle donatılmış araçlarla yenileyerek yolcularımıza benzersiz bir seyahat deneyimi sunmaya gayret ediyoruz. Bugün de bu yaklaşım doğrultusundan sektörünün küresel markası Mercedes-Benz Türk otobüsleriyle bu yatırımlarımıza bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Mercedes-Benz Türk, yolcu ve kaptan memnuniyetini odağına alan teknolojileriyle küresel ölçekte fark yaratan bir marka. Özellikle yolculukların vazgeçilmezi haline gelen ve bugün filomuza kattığımız yeni Tourismo modeli; yolcu konforunu, dayanıklılığı ve sürüş teknolojilerini bir arada sunan özellikleriyle seyahat sektörünün ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt veriyor. Yeni otobüslerimizin, yolcularımıza sunduğumuz yüksek hizmet standartlarımızı daha da ileriye taşımamızda bize önemli katkılar yapacağına inanıyoruz. Filomuza değer katan yeni yıldızlarımızın markamıza ve tüm yolcularımıza hayırlı olmasını dileriz.”

“Kâmil Koç ile iş ortaklığımız güçlenerek sürüyor”

Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy da konuşmasında şunları kaydetti:

“Mercedes-Benz Türk olarak, müşterilerimizin, kaptanlarımızın beklentilerini ürünlerimize yansıtmak için çalışıyoruz. Kâmil Koç ile geçmişten bugüne uzanan iş ortaklığımız, bu anlayışın güzel bir örneğidir. Markamıza duydukları güven ve iş ortaklığımıza verdikleri değer için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum. Biz her zaman neleri daha iyi yapabiliriz, her geçen gün kendimizi nasıl daha ileriye taşıyabiliriz ve araçlarımızla kaptanlarımıza, müşterilerimize, yolcularımıza nasıl daha iyi hizmet sunabilirizin çabası içerisinde oluyoruz. Bugün teslimatını gerçekleştirdiğimiz 20 adet Tourismo 16 2+1 model otobüsümüz, şehirler arası yolcu taşımacılığında yüksek konfor, güvenlik ve işletme verimliliği gibi önemli kriterleri üst düzeyde karşılayacak şekilde üretildi. Bu araçların, Kâmil Koç’un hizmet kalitesine ve müşteri memnuniyeti vizyonuna katkı sunacağına yürekten inanıyorum.”

“Sektörde değer üretiyor, bu değerler ile yolumuza devam ediyoruz.”

Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Türkay Saltık ise şöyle konuştu:

“Mercedes-Benz Türk’ün yetkili bayisi Koluman Motorlu Araçlar olarak, güçlü mirasımız, yenilikçi yaklaşımımız ve müşteri odaklı iş modelimizle müşterilerimizin daima yanında olmaya devam ediyoruz.  Bugün Kâmil Koç firmasına 20 adet Mercedes-Benz Tourismo 16 2+1 model otobüsün teslimatını gerçekleştirmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Sektörde değer üretiyor, bu değerler ile yolumuza devam ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bu önemli teslimatta bunun altını bir kez daha çiziyor, Türkiye’nin her bölgesinde seyahat eden yolculara hizmet kalitesini ulaştıran kıymetli iş ortağımız Kâmil Koç’a yeni araçlarının hayırlı olmasını diliyorum.”

Continue Reading

Blog

Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması  Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”

 

Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.

 

Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı

Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.

Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor

2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.

Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı

İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.

Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça

Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.