Connect with us

Otomotiv Sektörü

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Elektrikleniyor

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, elektrikli mobilite stratejisiyle güçlü liderlik hedefleri belirleyerek tüm modellerini elektriklendiriyor.

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, stratejisinde elektrikli mobilite konusunda sağlam liderlik hedefleri belirleyerek tüm model serilerini sistematik olarak elektriklendiriyor. Firma, EQT Marco Polo1 konsepti ile, segment için birçok yenilikle donatılmış EQT’ye dayanan yeni, tamamen elektrikli ve tam teşekküllü mikro kampçı hafif ticarinin ilk örneğini kamp severlerle buluşturuyor. Seri üretim versiyonunun 2023’ün ikinci yarısında satışa sunulması beklenen Mercedes-Benz EQT (kombine güç tüketimi (WLTP): 18,99 kWh/100 km; kombine CO2 emisyonları (WLTP): 0 g/km) değerleriyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Kendi başına bir ürün kadar yenilikçi olan Marco Polo1, T-Serisi’nin değiştirilebilirliğini, yüksek kaliteli ekipman seviyesini tamamen elektrikli bir sürüşün avantajlarıyla birleştiriyor. Firmadan yapılan açıklamaya göre; Marco Polo1, yakın gelecekte tamamen elektrikli kısa yolculuklar için pratik bir kampçı çözümünün ilk örneği olacak.

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Satış Müdürü Klaus Rehkugler; “Bizim için gelecek, bir hafif ticarinin büyüklüğü veya amacı ne olursa olsun elektriktir. Bu stratejik rotanın en son örneği, tamamen elektrikli tahrikli yeni EQT. Marco Polo Modülü ile, yakın gelecekte sunulacak olan tamamen elektrikli bir kamp gezisi aracı için temel bir çözümümüz var. 2023’ün ikinci yarısında, tam teşekküllü ve aynı zamanda tamamen elektrikli bir mikro kampçı ile ürün yelpazemizi daha da genişletmeyi planlıyoruz. Concept EQT Marco Polo, yaklaşmakta olan seri üretim aracına şimdiden bir bakış atıyor. Adından da anlaşılacağı gibi, Marco Polo ailemizi EQT’ye dayanan her iki ürünle de genişletiyoruz” dedi.

mercedes-benz-eqt-01.jpgTamamen elektrikli tahrikli yeni tam teşekküllü mikro kamp hafif ticari banttan çıkıyor

Concept EQT Marco Polo1, uzun dingil mesafesiyle EQT’dan ayrışıyor. Üretilecek konsept araç, şu anda hala geliştirilmekte olan, tamamen elektrikli ve tam teşekküllü Mercedes-Benz yıldızlı mikro kampçıya bir ilk bakışı niteliğinde. Concept EQT Marco Polo1‘in dış donanımında tavan yatağına sahip açılır bir tavan bulunuyor. Makaslı tasarım sayesinde, açılır tavan, araç tavanına hafif bir eğim açısıyla kolayca kaldırılabiliyor. Bu sayede Concept EQT Marco Polo1 arkada ayakta durmak için yeterli alan sunuyor. Ayrıca pop-up tavan, alışıldık kamp özgürlüğü hissi için arkada bir fermuarla tamamen veya pencere şeklinde açılabiliyor. Tavan yatağında 1,97 metreye 97 santimetre ölçülerinde bir uyku alanı da bulunduran Marco Polo1, nokta elastik disk yay sistemiyle yüksek düzeyde uyku konforu sağlıyor. Öte yandan aracın arkasında 2 metreye 1,15 metre ölçülerinde katlanabilir bir uyku alanı daha bulunuyor. İç tasarımda kullanıcı rahatlığı için tüm detayların düşünüldüğü araçta, sürücü koltuğunun arkasındaki ikinci koltuk sırasında, gömme yıkama sistemi ve aynı şekilde gömme 16 litrelik kompresörlü soğutucu da bulunuyor. Sistemin hemen üstünde doğrudan ikinci koltuğa kenetlenmiş iki tezgah günlük yiyecek ihtiyacının hazırlanması için gerekli alanı sunuyor. Aracın sol iç tarafında ise (arka kokpite bakan) bir başka koltuk bulunuyor. Ayrıca bu koltuğa entegre edilmiş yerleşik çekmece sistemi, kamp aksesuarları için yeterli depolama alanı sunuyor. Bir indüksiyon ocağı ve esnek bir çıkarılabilir gaz kartuşu ocağı ile araç içinden çıkarılabilen bir çekmece de araçta kamp severleri bekliyor. Aracın (arka kokpite doğru bakan) sağ tarafında ise, elektrikli olarak da yüksekliği ayarlanabilen katlanabilir bir masa bulunuyor.

İç mekandaki tüm mobilya ünitelerinin iki kişi tarafından 5 dakikadan daha kısa sürede kolayca çıkarılabilir şekilde tasarlandığı Marco Polo1 gerekirse günlük araç olarak da kullanılabiliyor. Araç, iki metreden az yüksekliği ile gelecekte tüm garajlara, katlı otoparklara ve oto yıkamalarına da rahatlıkla girebilecek şekilde tasarlanmış durumda. Concept EQT Marco Polo1‘nun mobilyaları sadece işlevsel olmakla kalmıyor, yeni EQT’nin yüksek kaliteli iç mekanına da mükemmel şekilde uyuyor. Elektrikli küçük hafif ticarinin oturma konseptinde koltuklar gibi mutfak, bank ve yatak odası elemanlarında da ARTICO suni deri/MICROCUT koltuk döşemesi yer alıyor. Bu arada, mobilya cephe panelleri, kontrast sağlaması için Avola kiraz ağacından yapılmakta. Ortak alanlardaki ortam aydınlatması da doğru atmosferi yaratmada baş rol oynuyor. Üst yatak alanında koyu renk bir tavan astarı ve LED aydınlatma mevcut. Toplamda, biri açılır tavan alanında, ikisi de mikro karavanın yaşam alanında olmak üzere 7 USB yuvası bulunuyor.

Konsept otomobilin temeli olarak kullanılan EQT’nin gelecekteki uzun dingil mesafeli versiyonu, siyah parlak kontrast öğelerle metalik kromit grisine boyanmış. Bu öğeler arasında ön ve arkadaki siyah boyalı krom kaplama ve özel 19 inç elmas kesim jantlar aracın trafikte ayrışmasını sağlıyor. Pop-up tavanın bej renk tonu, tente gibi aracın diğer unsurlarında da yer alıyor. Bagaj ve janttaki kırmızımsı vurgular, rengi de devreye sokuyor.

Concept EQT Marco Polo1‘daki bir diğer göz alıcı özellik ise pop-up tavandaki güneş paneli. Bu panel ve ek olarak, çıkarılabilir bir batarya ünitesi, kamp ünitesine belirli bir süre kendine yetecek miktarda enerji sağlarken aracın menzilini de koruyor. Ek pil, kullanım sırasında koltuktaki bir çekmecede saklanıyor. Şarj etmek için ise kolayca çıkarılıp, evdeki prizde ve hatta kamp alanında kolaylıkla şarj edilebiliyor. Diğer önemli noktalar arasında aracın yan tarafına takılan tente ve arka camlar için yenilikçi bir karartma sistemi yer alıyor. Bunlar tek bir düğmeye dokunarak renklendirilebiliyor.

mercedes-benz-eqt-02.jpg“Klasiklere yeni bir dönüş”: Marco Polo Modülü ile vakit kaybetmeden kamp keyfi

Mercedes-Benz, esnek bir şekilde monte edilip çıkarılabilen ve kısa bir dingil mesafesine sahip yeni EQT için sunulacak Marco Polo Modülü ile yakın gelecekte temel kamp gereksinimleri için ilk pratik çözümü sunuyor. Standart yatak ve isteğe bağlı mutfak ünitesi ile EQT hemen basit bir seyahat arkadaşı haline geliyor.

2 metreye 1,15 metre boyutlarında uyku yüzeyine sahip olan Marco Polo1, nokta elastik disk yay sistemi ve on santimetre kalınlığındaki döşekle, kenarlara kadar ergonomik yatma konforu sağlıyor. Araç içinde ek alan gerektiğinde, yatak çerçevesi öne doğru çekilerek ya da katlanarak alan açılabiliyor. Hareket halindeyken, katlanan yatak çerçevesi yük bölmesinde bulunuyor. Bu sayede arka koltuklar daha sonra kısıtlama olmaksızın kullanılabiliyor. Yüksek uyku konforu için standart donanım, pencere camları için manuel olarak takılabilir karartma elemanları ve camlar ile çerçeve arasına sıkıştırılabilen böcek korumalı bir havalandırma ızgarası içeriyor. Ayrıca standart, daha küçük eşyalar için C sütunu ve D sütunu arasında iki pencere cebi bulunuyor.

Opsiyonel olarak sunulan mutfak, 12 litrelik su deposuna sahip bir lavabo, 15 litrelik kompresörlü buzdolabı ve esnekçe çıkarılabilir gaz kartuşlu ocak barındırıyor. Ayrıca mutfak ünitesindeki çekmeceler çatal bıçak takımı, tabak takımı ve erzaklar için alan sağlıyor. Buna ek olarak, isteğe bağlı mutfak ünitesi iki kamp sandalyesi ve bir masa ile birlikte geliyor. Masa dış mekânda kullanılabilineceği gibi, bu segmentte bir ilk olarak EQT’nin içindeki orta konsola da takılabiliyor. Yatak veya mutfak ünitesine ihtiyaç duyulmuyorsa, hafifliği sayesinde birkaç kolay adımda ve kısa sürede monte edilip çıkarılabiliyor. Takıldığında, bagaj bölmesindeki bağlama halkalarına sabitlenebiliyor.

Marco Polo Modülünün tamamı şık, temiz bir tasarım ve antrasit renkte geliyor. Bu tasarım tamamen elektrikli küçük hafif ticarinin yüksek kaliteli iç mekanıyla mükemmel uyum sağlıyor. Buna ek olarak, Mercedes yıldızı ve yazısı markaya olan açık bağlılığını gösteriyor. Marco Polo Modülü, yakın zamanda doğrudan Mercedes-Benz şubelerinden ve bayilerinden sipariş edilebilecek.

[1] Elektronik olarak sınırlandırılmıştır.

mercedes-benz-eqt-05.jpgYeni Mercedes-Benz EQT: Yenilikçi kamp çözümlerinin temeli ve çok daha fazlası

Yeni EQT sadece Concept EQT Marco Polo ve Marco Polo1 Modülünün temelini oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda ailelerin yanı sıra açık hava aktivitelerini seven aktif insanlar ve kamp severlere, yıldız logolu markanın tamamen elektrikli dünyasına çekici bir giriş sunuyor.

Merkezi yıldızlı Siyah Panel radyatör ızgarası ve dinamik olarak tasarlanmış soğutma kapakları sayesinde yeni EQT, Mercedes-EQ ailesinin bir üyesi olarak kolayca tanınabilir. Elektrikli küçük hafif ticari, kompakt dış boyutları geniş alanla birleştiriyor. Aynı zamanda, bataryanın gövdenin altına korumalı ve yerden tasarruf sağlayan biçimde ve oldukça düşük bir ağırlık merkezine yerleştirilmesi sayesinde, yakıtlı bir T-Serisi ile iç mekanda neredeyse aynı değişebilirliği ve işlevselliği sunuyor. EQT 4.498 milimetre uzunluğu, 1.859 milimetre genişliği ve 1.819 milimetre yüksekliğiyle dikkat çekiyor. 2023’te uzun dingil mesafesine sahip bir varyantını da yollarda görmek mümkün olacak.

Tıpkı T-Serisi gibi, yeni EQT de aileler ve açık hava aktivitelerini sevenler için günlük hayatı kolay ve konforlu hale getiren birçok avantaj sunuyor. Bunlar arasında sadece 561 milimetrelik düşük yükleme eşiği bulunuyor. Bu eşik sayesinde ağır nesnelerin yüklenmesi kolaylaşıyor. Aracın her iki tarafındaki sürgülü kapıların her biri 614 milimetre genişliğinde ve 1059 milimetre yüksekliğinde bir açıklık sunuyor. Bu sayede arkaya kolay erişim sağlanırken, yükleme, bagaj kapağı da dahil olmak üzere üç taraftan esnek bir şekilde yapılabiliyor. Arka sıradaki koltukta üç çocuk koltuğu için yer bulunuyor.

Modern elektrik motoru

Piyasaya, maksimum 90 kW (122 hp) çıkışa ve 245 Newton metre torka sahip bir elektrik motoruyla çıkan Marco Polo1’da 45 kWh’lık lityum-iyon batarya, arka aksın önündeki alt gövdede çarpışmaya karşı korumalı bir konumda bulunuyor. Batarya, işte, evde veya halka açık şarj istasyonlarında, yerleşik şarj cihazı kullanılarak alternatif akım (AC) ile 22 kW’ta rahatça şarj edilebiliyor. SoC’ye (Şarj Durumu) ve yüksek voltajlı pilin sıcaklığına bağlı olarak doğru akım (DC) kullanan hızlı şarj istasyonlarında daha da hızlanmayı mümkün kılıyor. EQT, 80 kW DC şarj cihazı ile donatıldığından, yüzde 10’dan yüzde 80’e şarja 38 dakikada ulaşabiliyor. EQT, Mercedes yıldızının altında önden şarj ediliyor, bu da özellikle şehirde sıkı park durumlarında şarj yaparken pratik ve kullanışlı bir şarj imkânı sunuyor. EQT’de AC ve DC şarj için standart olarak bir CCS şarj fişi ve CCS şarj kablosu da dahil olarak geliyor.

mercedes-benz-eqt-06.jpgTüm yaşam döngüsünü kapsayan sürdürülebilir iş stratejisi

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, stratejisinde elektrikli mobilite konusunda sağlam liderlik hedefleri belirleyerek tüm model serilerini sistematik olarak elektriklendiriyor. Bugün itibarıyla, müşteriler, filo sahipleri ve üstyapı imalatçıları dört batarya-elektrikli model arasından seçim yapabilir durumda. Bunlar: eVito panelvan, eSprinter, eVito Tourer ve EQV. EQT ile Mercedes-Benz’in elektrikli portföyü yakında küçük hafif ticari segmentini kapsayacak şekilde genişletilecek. Yakın gelecekte, Mercedes-Benz ayrıca fabrika çıkışı eCampers eğilimini giderek daha fazla ele alacak.

Buna ek olarak, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, sürdürülebilir iş stratejisi “Ambition 2039” kapsamında, 2039 yılına kadar yeni özel ve ticari hafif ticari filo satışlarının tamamını karbon nötr hale getirme hedefini izliyor. Bu iddialı hedefe ulaşmak için Mercedes-Benz, 2030 yılına kadar akülü elektrikli araçların geliştirilmesine 40 milyar Euro yatırım yapacak. 2025 yılından itibaren, yeni piyasaya sürülen tüm Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar sadece elektrikli olacak. Bu amaçla, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, VAN.EA adında yeni, modüler ve tamamen elektrikli bir hafif ticari mimarisi geliştiriyor. Şirket, tamamen elektrikli orta ve büyük hafif ticariler için bu platformun geliştirilmesine ve üretim tesislerine yatırım yapmayı planlıyor.

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Elektrikli otomobil sadece bir tasarruf modeli değil, sürdürülebilir geleceğin inşasında büyük bir adım!

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025 kapsamında elektrikli otomobillerin geleceğinin konuşulduğu “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” başlıklı panelin konuşmacıları arasında yerini aldı. Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl dönüşüm geçirdiğini, sürdürülebilirliğin kurumsal filolar için neden vazgeçilmez bir stratejiye dönüştüğünü ve bu süreçte dijitalleşmenin sağladığı avantajları vurguladı.

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025’te düzenlenen, moderatörlüğünü ünlü otomobil gazeteci ve sosyal medya influencer’ı Doğan Kabak’ın yaptığı “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” paneline damgasını vurdu. Panelin önemli isimlerinden biri olan Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, elektrikli araçların şehir içi ulaşıma etkilerinden, kurumsal filolar için sürdürülebilirliğin neden bir zorunluluk haline geldiğine kadar birçok başlıkta görüşlerini paylaştı. Günal ayrıca, dijitalleşmenin kurumsal filo yönetiminde nasıl katma değer yarattığını örneklerle anlatarak, mobilitenin geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.

 “Elektrikli araçlar artık bir tercih değil, zorunluluk”

Panelde, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl yeniden şekillendiğini değerlendiren Tevfik Günal, şarj altyapısındaki gelişmeler ve elektrikli otomobil sürüş dinamiklerindeki farklılıklar öğrenildikçe kullanıcıların menzil kaygısının azalacağını vurguladı. Günal, “Elektrikli otomobillerin sunduğu teknolojik imkanlar, kullanıcı deneyimi açısından içten yanmalı motorlara göre çok daha ileri noktada. Şehir içi ulaşımda hava kirliliği ve gürültü kirliliğini azaltmak adına artık bu dönüşüm bir lüks değil, zorunluluk” dedi.

“Bizim işimiz araç kiralama ötesinde geleceği inşa etmek”

Günal, Metafleet’in yalnızca bir filo kiralama firması olmadığını da vurguladı. “Elektrikli araçları sadece tasarruf odaklı değerlendirmek büyük bir eksiklik olur. Biz Metafleet olarak işimizin özünü sürdürülebilirlik olarak tanımlıyoruz. Kurumsal firmaların Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda verdikleri taahhütleri yerine getirebilmeleri için onlara doğru aracı, doğru kullanım senaryosuyla sunuyoruz,” şeklinde konuştu.

 

“Veri odaklı filo yönetimi ile %75’e varan tasarruf sağlanabiliyor”

Panelde dijitalleşmenin filo yönetimindeki önemine de dikkat çeken Tevfik Günal, elektrikli otomobillerin teknolojik altyapılarının şirketlere değerli içgörüler de kazandırdığını belirtti. “Kiraladığınız aracın izlediği rotaları, yolculuk başına düşen enerji tüketimini, yapılan her seyahatin karbon emisyonundaki azalma oranını ve hatta şarj etaplarının trafik yoğunluğuna göre nasıl optimize edilebileceğini analiz edebiliyoruz. Bu veriler sayesinde firmalar gerçek ihtiyaçlarına göre optimizasyon yapabiliyor ve %75’e kadar maliyet avantajı sağlayabiliyor” dedi.

Tevfik Günal’ın açıklamaları, sadece bugünün değil, geleceğin mobilite vizyonuna da ışık tutuyor. Metafleet, teknolojiyi ve sürdürülebilirliği odağına alarak, Türkiye’de elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasında öncü rolünü pekiştirmeye devam ediyor.

 

Metafleet Hakkında:

Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli araç kiralama şirketi Metafleet, sürdürülebilirlik odaklı bir anlayışla sektöründe yeni standartları belirlemeyi hedefleyerek 2020 yılında faaliyetlerine başladı. 2022 yılında güçlü finansal yapıya sahip olan Ekol Filo’nun %50 ortaklığıyla sektöre adım atan Metafleet, 12 ila 60 ay arasında değişen uzun dönemli kiralama seçenekleri sunuyor. Şirket, binek ve hafif ticari elektrikli araç filosuyla müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verirken sigorta, bakım ve onarım gibi operasyonel süreçleri üstlenerek kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Elektrikli araçlarla filosunu yenilemek isteyen, sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren ve çevre dostu filo çözümleri arayan tüm kuruluşlara kapsamlı hizmetler sunuyor.

Continue Reading

Blog

İkinci El Aracı Avrupa’ya Göre 2,5 Kat Daha Pahalıya Satın Alıyoruz!“20 Yaşındaki Otomobillerde Fark 5 Kata Çıkıyor”

ÖTV düzenlemesi tekrar gündemdeyken, LenaCars önemli bir araştırmayı ortaya koydu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70’in üzerindeyken, 0-5 yaş arası otomobillerde bu fark 2,5 kata çıkıyor. 20 yaş ve üzeri otomobillerde ise Türkiye’deki tüketiciler, Avrupa’ya oranla 5 kat daha pahalıya satın alıyor. Aradaki farkın vergilendirme sistemi nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Otomotiv sektöründe var olan vergilendirme sistemimiz güncelliğini yitirmiş durumda. Gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine göre uyarlanması, yerli üretici ve yatırımcılar için olumlu sinyal verecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin araç penetrasyon oranını OECD ortalamasına yaklaştırır.” diyor.

 

Yüksek vergi yükü, Türkiye’de otomotiv pazarının büyüme ivmesini yavaşlatırken, ÖTV ile ilgili olası düzenlemeler tekrar gündeme geldi. “Sıfır araç satışları rekor kırdı” haberlerini her geride bıraktığımız ay okusak da LenaCars’ın yaptığı kapsamlı araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusa kıyasla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geride olduğu tespit ediliyor. 2024 yılında her 1000 kişiye 354 motorlu araç düşerken, AB ülkelerinde her 1000 kişiye ortalama 570 motorlu araç düşüyor.

 

Almanya’ya göre sıfır otomobiller ortalama yüzde 70 daha pahalı

Yapılan kapsamlı araştırmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulunan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Almanya’ya oranla, Türkiye’deki sıfır otomobillerin ortalama yüzde 70 daha pahalı olduğunu belirtti ve “Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu denli yüksek olması; vergi politikalarının gözden geçirilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir vergi politikasının ortaya konması ve tüketicinin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. ÖTV düzenlemesi gerçekleştirilirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasını umut ediyoruz.” dedi.

Avrupa ülkelerindeki otomobil vergilendirme sistemleri bu şekilde

Almanya: Tam elektrikli araçlar (BEV), ilk tescillerinden itibaren 5 yıl motorlu taşıt vergisinden (Kfz-Steuer) muaf. Hibrit araçlar ise CO₂ emisyon değerine doğrudan bağlı yıllık vergiye tabi.

Fransa: “Bonus–Malus” sistemi uygulanıyor; düşük emisyonlu BEV/PHEV’lere alım desteği, yüksek emisyonlu içten yanmalı araçlara ek vergi getiriliyor.

Birleşik Krallık: 2022’de hibrit alım teşvikleri sona erdi; 2025 sonrası sıfır emisyonlu araçlara yönelik araç vergisi indirimleri kaldırılıyor.

Danimarka: Kayıt vergisi modelinde BEV’ler için yaklaşık %40, PHEV’ler için %50 oranları uygulanıyor.

Türkiye dışında başka bir Avrupa ülkesinde ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) gibi ilave bir vergi bulunmuyor. Vergilendirme emisyona; yani araçların çevreye verdiği kirliliğe göre yapılıyor.

 

İkinci elde fiyat farkları 2,5 kattan 5 kata kadar çıkıyor

Güncelliğiniarındaki her 4 araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu aktaran LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, alım gücü ve matrah tandanslı güncelliğini yitirmiş vergilendirme sistemi nedeniyle eski araçlara olan talebin yüksek olduğunu ve fiyatlarının da bu etkenlerle çok yüksek seviyede kaldığını söyledi. Nazik, “Almanya’da 2000 Euro olan 20 yaşındaki bir Opel Astra’yı, Türkiye’de 10.000 Euro’ya satın alabiliyoruz. Daha yeni modellerde, 0-5 yaş arasındaki ise ikinci el araç fiyatlarının Türkiye’de 2,5 kat daha pahalı olduğu görülüyor. Temeldeki etken vergilendirme sistemimiz, yüksek vergi yükü, her satışta ikinci el araca da transfer edilmiş oluyor.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’de Yüzde 10 ÖTV Dilimine Giren Elektrikli Modeller

Resmî kriterlere göre, motor gücü ≤ 160 kW ve matrah ≤ 1.450.000 TL olan EV modelleri %10 ÖTV’ye tabi modellerden bazıları:

BYD Atto 3 Design

Fiat 500e La Prima HB

Hyundai Kona Electric (100 kW Progressive)

Peugeot e 2008 GT

Renault Zoe Intense (~100 kW)

Togg T10X V2 RWD (Uzun Menzil)

Skoda Elroq (giriş versiyon)

Kia EV3 Elegance

VW ID.3 (giriş/orta pak.)

Tesla Model Y Juniper (150 kW)

BYD Seal Sedan

Citroen e-C4 X Shine Bold

Türkiye’de Hibrit Modeller ve %30 / %60 ÖTV Dilimleri

Resmî düzenlemeye göre:

  • %30 ÖTV:

o        BYD Seal U DM- i: %80’ten %30’a gerileme

  • %60 ÖTV:

o        BMW X1 xDrive30e

o        DS 9 Opera E Tense 250

o        Skoda Superb PHEV

Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği gündemdeyken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılması ihtiyaç. Aksi durumda piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz.” dedi.

Continue Reading

Blog

Volvo’nun En Kompakt ve Tamamen Elektrikli SUV’u EX30 Türkiye Yollarında

Volvo’nun şimdiye kadar ürettiği en kompakt ve en çevreci SUV modeli EX30, gelişmiş teknolojileri, yüksek güvenlik seviyesi ve sürdürülebilir tasarımıyla Temmuz ayından itibaren Türkiye’de yollarda olacak.

EX30, Volvo Cars’ın tamamen elektrikliye geçiş yolculuğundaki en önemli kilometre taşlarından biri olmasının yanı sıra, şimdiye kadar ürettiği en düşük karbon ayak izine sahip model olarak öne çıkıyor.

İskandinav tasarım anlayışını sürdürülebilir malzemelerle harmanlayan iç mekânı, kullanıcı dostu dijital arayüzü ve segmentindeki öncü güvenlik teknolojileriyle EX30, şehir içi mobiliteye çağdaş ve çevreci bir yorum getiriyor.

Kendi sınıfının en üst donanım seviyesiyle sunulan EX30, Volvo Car Türkiye’nin her yıl büyüme hedeflerine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir model olarak konumlanıyor. B segmentinde önemli bir oyuncu olmaya hazırlanan EX30’un pazara girişiyle birlikte, Volvo Car Türkiye premium SUV segmentindeki liderlik hedefine bu sene bir adım daha yaklaşıyor.

 

Türkiye pazarına özel olarak geliştirilen 150 kW’lık arkadan itişli motorun üretimi Belçika Gent fabrikasında gerçekleştiriliyor. Fabrikanın ilk haftalardaki üretiminin neredeyse tamamının Türkiye pazarı için önceliklendirmesi sayesinde, modelin Nisan ayından itibaren toplanan müşteri talepleri ile hızlıca buluşması sağlanacak. Segmentinde dikkat çekici bir fiyat seviyesinde konumlandırılan EX30’un Türkiye’ye özel donanım seviyesi için fiyatı 1.913.000 TL* olarak belirlendi.

(*MTV, plaka masrafları ve trafik sigortası dahil değildir)

 

“Segmentinin ötesine geçen EX30 ile liderliğe bir adım daha yaklaşıyoruz”
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30’un Türkiye pazarındaki stratejik önemine şu sözlerle dikkat çekti:

“EX30’un Türkiye pazarına girişi, Volvo Car Türkiye’nin istikrarlı büyüme hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası. Segmentinin çok üzerinde bir donanım seviyesi sunan EX30, aynı zamanda markamızın sürdürülebilirlik vizyonunu da en güçlü şekilde temsil ediyor.

Bu modelle birlikte yalnızca elektrikli mobiliteye geçişte değil, premium SUV segmentinde liderliğe giden yolda da önemli bir adım atıyoruz. Türkiye’ye özel olarak geliştirilen motor seçeneği ve üretim önceliği, bu hedef doğrultusunda ülkemizi stratejik pazarlardan biri haline getiriyor.”

 

Kullanıcı dostu iç tasarım ve İskandinav ferahlığı

EX30’un iç mekânında denim, keten, yün gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarlanan dört farklı ‘iç oda’ alternatifi sunuluyor: Breeze, Mist, Pine ve Indigo. Her biri farklı İskandinav coğrafyalarından ve dokulardan ilham alıyor. Bu detaylar, EX30’un çevreye duyarlı yaklaşımını gözle görülür kılarken, farklı temalardaki iç mekân alternatifleriyle kişiselleştirme imkânı sunuluyor. Orta konsolun kaydırılabilir yapısı, akıllı saklama alanları ve sadeleştirilmiş arayüz hem sürücü hem de yolcular için ferah ve konforlu bir atmosfer sağlıyor.

Ayrıca sabit panoramik cam tavan, IR kaplamalı cam teknolojisiyle daha serin ve aydınlık bir kabin sunuyor. Yeni kare tasarımlı direksiyon simidi, otomatik kararan çerçevesiz iç dikiz aynası, kablosuz şarj pedi ve dijital anahtar gibi özellikler yer alıyor.

 

Volvo EX30’un yüksek donanım seviyelerinde yer alan ambiyans aydınlatmaları da İsveç doğasından ilhamla hazırlanmış beş farklı temayı içeriyor: Nordic Twilight, Midsummer, Northern Light, Archipelago ve Forest Bath.

 

Kompakt gövdesi ile Volvo’nun SUV’larında sunulan teknolojilerin pek çoğunu barındıran EX30,12,3 inçlik merkezi ekran, Google entegrasyonlu bilgi-eğlence sistemi, kablosuz Apple CarPlay ve gelişmiş ses sistemiyle üst segment konforunu daha erişilebilir bir formatta sunuyor. Modelde kullanılan Soundbar hoparlör sistemi, araç içi ses deneyimini yeniden tanımlarken iç mekânda daha fazla alan yaratıyor.

 

EX30: Şehir içi güvenlikten, üstün performans
Volvo EX30, şehir içi sürüşte emniyeti artıran bir dizi yenilikçi özellikle donatıldı. “Kapı Açılma Uyarısı” (Safe Exit) sistemi, yol kenarında bisikletli veya yayalar geçerken oluşabilecek olası kazaları önlemeye yardımcı olurken; yeni nesil Park Pilot Assist, dar alanlara otomatik park imkânı sunuyor. EX30, Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en hızlı ivmelenmeye sahip otomobili olarak da dikkat çekiyor: Twin Motor versiyonu 428hp güçle 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 3,6 saniyede ulaşarak bugüne kadar üretilmiş en hızlı Volvo otomobili unvanına sahip oldu. Geniş menzil isteyen kullanıcılar için 476 km’ye kadar menzil sunan 204hp’lik Single Extended Range seçeneği de mevcut.

 

EX30’un Türkiye’de sunulan donanımlı versiyonu olan Ultra seviyesi, standart olarak panoramik cam tavan, 22kW OBC, ısıtmalı ön koltuklar, ısıtmalı direksiyon, anahtarsız giriş, otomatik açılan bagaj, 19” alüminyum elmas kesim jant, 9 hoparlörlü, 1.040W gücünde ve 5.1 Quantum Logic Surround ses deneyimi sunan Harman Kardon soundbar ses sistemi, 360 derece kamera, BLIS kör nokta uyarı sistemi, elektrikli ayarlanabilir koltuklar ve adaptif hız sabitleyici gibi üst segment özellikleri içeriyor. Bu özellikler, EX30’u sınıfında en yüksek donanımlı modellerden biri haline getiriyor

 

Sürdürülebilirlik yaklaşımı
EX30, Volvo Cars’ın bugüne kadarki en düşük karbon ayak izine sahip modeli. Otomobilin üretiminden kullanım ömrüne kadar her aşamada çevresel etkileri minimize edecek çözümler geliştirildi. EX30, %100 yenilenebilir enerjiyle çalışan tesiste üretiliyor ve toplam karbon ayak izi 27 tonun altına indirildi. Otomobilin gövdesinde %25 geri dönüştürülmüş alüminyum, %17 çelik ve %17 polimer kullanıldı.

Yeni Volvo EX30 Türkiye’de lansman rengi olan Sand Dune’un yanı sıra Cloud Mavi, Vapour Gri, Crystal Beyaz ve Onyx Siyah seçenekleriyle sunuluyor.

 

 

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.