Otomotiv Sektörü
Opel Corsa B, 30 Yaşında!

Opel’in 1993’ten 2000’e kadar üretilen ikinci nesil Corsa modeli, 2023 yılı itibarıyla 30. yaşını kutluyor. Aralarında kapı içlerinde çift çelik darbe bariyeri ve aktif gergili emniyet kemeri gibi B segmentinde ilk defa sunulan güvenlik donanımlarıyla standartları belirleyen Corsa B, döneminin en çok satılan küçük otomobilleri arasında yer almıştı.
Opel’in Eisenach fabrikasında ürettiği ilk Corsa olmasıyla yeni bir çağın başlangıcını da simgeleyen Corsa B’nin, 80 kW/109 HP güç, sportif şasi ve keskin tasarımıyla dikkat çeken, “Cep Herkülü” olarak anılan Corsa GSi versiyonu ise zamanla bir efsaneye dönüştü. Opel’in her zaman öncelikleri arasında gelen sürdürülebilirlik ve kaynakların korunması, o yıllarda da sorumlulukların sürüş keyfiyle bir arada sunulabileceğini gözler önüne seriyordu.
1993 yılında 1,2 litre 45 HP’lik ekonomik motoruyla yollara çıktığında Corsa B, 3 yıl sonra yürürlüğe girecek emisyon standartlarını çok önceden karşılayabiliyordu. Ayrıca Corsa Eco, 4,66 lt/100 km yakıt tüketimiyle “Avrupa’nın En Ekonomik Otomobili” ve 72 desibellik geçiş sesiyle Avrupa’nın en sessiz otomobillerinden de biri oldu. 1990 yılında otomotiv plastikleri için geri dönüşüm döngüsüne sahip ilk otomobil üreticisi olan Opel, Corsa B’nin ilk aşamasından itibaren ömrünü tamamlamış araçların geri dönüşümüne katkıda bulundu. Günümüzde Corsa’nın 0 emisyonlu versiyonu yeni Corsa Elektrik ise, sürüş keyfini sürdürülebilir kılıyor.
Opel’in uzun soluklu başarı hikayelerinden biri olan Corsa, 1993 yılında yollarla buluşan ikinci nesil ile B segmentinde başlı başına bir dönemin kapanıp yeni bir anlayışın başlamasını sağlamıştı. 1982’deki lansmanından bu yana 14,5 milyonun üzerinde üretilen Corsa, 2021 yılında İngiltere’nin en çok satılan otomobili ve son 2 yılda Almanya’nın en popüler küçük otomobili oldu. Her zamankinden daha modern, daha dijital ve daha fazla çeşitlilik ile yeni Opel Corsa, 2023’ün son çeyreği itibarıyla Türkiye yollarıyla buluşmaya hazırlanıyor.
Yeni Opel Corsa, “Corsa Elektrik” adı altında ilk kez iki farklı batarya seçeneğiyle elektrikli olarak satışa çıkıyor. Ayrıca, Corsa’nın 2019 yılında küçük otomobil segmentinde sunduğu uyarlanabilir Intelli-Lux LED® Matrix farlar da optimize edildi. Opel Corsa’yı böylesine büyük bir başarıya götüren belki de en önemli unsur; daha üst sınıflarda görmeye alışkın olunan yeniliklerin, kompakt segment alıcılarına uygun fiyata sunulabiliyor olması gösteriliyor.
Üst sınıflardaki yeniliklerin B segmentinde sunulması, ikinci nesil Corsa için de geçerliydi. 1982’de tanıtılan Corsa A’nın büyük çıkışından sonra, tam 30 yıl önce piyasaya sürülen Corsa B, bu anlayışta bir adım daha ileri gitti. Elbette amaç, öncüsünün başarısını daha da ileriye taşımaktı. Güvenlikte yeni standartlar belirleyen bir tasarımın ve özelliklerinin yanı sıra, yüksek düzeyde konfor ve pratik kullanım özellikleriyle dünya genelinde büyük bir başarı yakaladı. Öyle ki Corsa B, 2000 yılına kadar 4 milyon satış sınırını aştı. Corsa B, 1993 yılı itibarıyla Eisenach’ta üretilen ilk Corsa olarak yeni bir çağı da beraberinde başlattı.
Daha yuvarlak tasarım kodlarına sahip Corsa B versiyonları
Hideo Kodama liderliğindeki tasarımcılar, Corsa B için yola çıkdığında önemli bir risk aldılar. Köşeli bir tasarıma sahip Corsa A’nın büyük başarısına rağmen Rüsselsheim, Corsa B’yi kadınlar için daha çekici hale getirme kararı aldı. Böylece Hideo Kodama işe koyuldu ve iri gözleri andıran farlarıyla çok daha yuvarlak, daha yumuşak tasarım çizgilerine sahip bir Corsa tasarladı. Pürüzsüz, yuvarlak şekiller, birkaç yıl önce heyecan uyandıran Junior konseptinden esinlenmişti. Ancak yuvarlak tasarım hatları sadece görsel bir unsur olarak kalmadı, sürüş açısından da önemli bir kazanım sağladı. Modelin aerodinamiği iyileşti ve yakıt tüketimi de azaldı.
Bunlara ek olarak; 3 ve 5 kapılı modellerin tasarım farkı da dikkat çekiciydi. Tasarımcılar, özgün karakterli iki farklı model ortaya çıkardılar. 3 kapılı versiyona coupe tarzında bir arka kısım ile sportif bir siluet kazandırdılar. 5 kapılı versiyon ise daha dik bagaj kapağına sahip aile versiyonuydu. Arka kısım, arka koltuk yolcuları için daha ferahtı. Ayrıca bagaj hacmi maksimum 1.150 litreye kadar çıkartılabiliyordu.
Opel Corsa B, özellikle zengin ürün çeşitliliği ile öne çıktı. Eco’dan Swing’e, Joy’dan Sport’a ve GSi’a kadar 5 farklı donanım seviyesine sahipti. Uyumlu kumaş desenleri ve renkler sayesinde her zevke uygun bir seçenek sunuyordu. Ayrıca Opel, bazı pazarlar için, 3 ve 5 kapılı hatchback modellerin yanına bir station wagon, 4 kapılı bir sedan ve bir pikap olmak üzere farklı versiyonları da üretti.
Konfor ve güvenlik için yeni standartlar: Corsa B, sınıfında çıtayı belirledi
Corsa A’dan Corsa B’ye geçişte yapılan gelişmeler konfora ve daha da önemlisi güvenliğe fayda sağladı. Corsa, 10 santimetre uzayarak yaklaşık 3,73 metre uzunluğa ulaşmıştı. Daha uzun bir aks mesafesine ve son derece kısa gövde çıkıntılarına sahipti. Bunun dışında ön cam daha da öne çekildi ve 5 kapılı modelin arkası daha dik bir açıya sahipti. Tüm bu önlemler, Corsa B’nin baş, omuz ve bacak mesafesi gibi alan ve hareket özgürlüğü açısından sınıfındaki en iyi değerleri sunmasını sağladı. Büyük cam alanlar ve ince sütunlar, aydınlık, havadar bir iç atmosfer ortaya çıkardı ve başarılı bir görüş sağladı. Kötü havalarda bile her yönden net bir görüş sağlamak için yanlardaki özel bir ön cam çerçevesi, yağmur suyunu camlardan uzak tutuyordu. Ayrıca aerodinamik olarak tasarlanan yan ayna gövdesi, ayna yüzeyinde ve camlarda kir birikmesini önleyen küçük bir çıkıntıya sahipti.
Corsa B, kompakt otomobil segmentinde yeni güvenlik standartları belirledi. Gövdenin burulma rijitliği, önceki nesle kıyasla yüzde 40 artmıştı. Bu sınıfta ilk kez yandan çarpma anında yolculara ek koruma sağlayan kapı içlerinde çift çelik darbe bariyerleri ve ön koltuklarda mekanik aktif gergili emniyet kemeri standart olarak sunuldu. Ayrıca lansmandan kısa bir süre sonra, sürücü için tam boy havayastığı da sunulmaya başlandı.
Opel’in kompakt spor otomobili: Sürmesi eğlenceli Corsa GSi
Ailenin sportif üyesi Corsa GSi 16V, 1993 yılında yollara çıktı. Dönemin en hızlı Corsa’sı, gövde renkli yan marşpiyeler ve tamponların yanı sıra ön ve arka spoylerlere de sahipti. Standart donanımda ayrıca elektronik kontrollü ABS, devir göstergesi ve geniş lastikler de vardı. Corsa GSi, 0-100 km/s hızlanmasını 9,5 saniyede tamamlayabiliyor ve maksimum 195 km/s hıza ulaşabiliyordu. Sportif bir şasi ve gazlı amortisörler, performansı yola aktarmaya yardımcı oluyordu. Spor koltuklar ve deri direksiyon, kokpitte doğru atmosferin ortaya çıkmasını sağlıyordu.
Sorumluluk ve Sürüş Keyfi: Corsa B kaynakları koruyor!
Opel’in her zaman öncelikleri arasında gelen sürdürülebilirlik ve kaynakların korunması, o yıllarda da sorumlulukların sürüş keyfiyle bir arada sunulabileceğini gözler önüne seriyordu. Corsa B, yakıt enjeksiyonlu ve katalitik konvertörlü benzinli motorları sayesinde verimlilik noktasında da standartları belirliyordu. Özellikle 1,2 litrelik (33 kW/45 HP) ekonomik motoruyla Corsa, 1993 yılında yollara çıktığında, 3 yıl sonra yürürlüğe girecek emisyon standartlarını çok önceden karşılayabiliyordu. ADAC (Genel Alman Otomobil Kulübü) ve ÖAMTC (Avusturya Otomobil, Motosiklet ve Turing Kulübü)’ye göre ortalama 4,66 lt/100 km yakıt tüketimiyle Corsa Eco, ağırlık ve performans açısından “Avrupa’nın En Ekonomik Otomobili” oldu. Ayrıca 1990’ların başında sadece 72 desibellik geçiş sesiyle Avrupa’nın en sessiz otomobillerinden de biriydi.
Bunlara ek olarak Opel, 1990 yılında otomotiv plastikleri için geri dönüşüm döngüsüne sahip ilk otomobil üreticisiydi. Bu bağlamda, ömrünü tamamlamış araçların geri dönüşümü, henüz Corsa B’nin tasarım aşamasında zaten düşünülmüştü. Karıştırılmamış plastik kompozitler ve her bir bileşen için sökülmesi kolay sabitleme teknikleri, geri dönüşüme önemli bir katkı sağladı. 30 yıl önce Eisenach Fabrikası’nda başlayan üretim serüveni ile Corsa, Avrupa’nın en modern ve kaynakları en verimli kullanan otomobil fabrikalarından birinde üretildi.
Blog
Elektrikli otomobil sadece bir tasarruf modeli değil, sürdürülebilir geleceğin inşasında büyük bir adım!

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025 kapsamında elektrikli otomobillerin geleceğinin konuşulduğu “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” başlıklı panelin konuşmacıları arasında yerini aldı. Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl dönüşüm geçirdiğini, sürdürülebilirliğin kurumsal filolar için neden vazgeçilmez bir stratejiye dönüştüğünü ve bu süreçte dijitalleşmenin sağladığı avantajları vurguladı.
Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025’te düzenlenen, moderatörlüğünü ünlü otomobil gazeteci ve sosyal medya influencer’ı Doğan Kabak’ın yaptığı “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” paneline damgasını vurdu. Panelin önemli isimlerinden biri olan Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, elektrikli araçların şehir içi ulaşıma etkilerinden, kurumsal filolar için sürdürülebilirliğin neden bir zorunluluk haline geldiğine kadar birçok başlıkta görüşlerini paylaştı. Günal ayrıca, dijitalleşmenin kurumsal filo yönetiminde nasıl katma değer yarattığını örneklerle anlatarak, mobilitenin geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.
“Elektrikli araçlar artık bir tercih değil, zorunluluk”
Panelde, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl yeniden şekillendiğini değerlendiren Tevfik Günal, şarj altyapısındaki gelişmeler ve elektrikli otomobil sürüş dinamiklerindeki farklılıklar öğrenildikçe kullanıcıların menzil kaygısının azalacağını vurguladı. Günal, “Elektrikli otomobillerin sunduğu teknolojik imkanlar, kullanıcı deneyimi açısından içten yanmalı motorlara göre çok daha ileri noktada. Şehir içi ulaşımda hava kirliliği ve gürültü kirliliğini azaltmak adına artık bu dönüşüm bir lüks değil, zorunluluk” dedi.
“Bizim işimiz araç kiralama ötesinde geleceği inşa etmek”
Günal, Metafleet’in yalnızca bir filo kiralama firması olmadığını da vurguladı. “Elektrikli araçları sadece tasarruf odaklı değerlendirmek büyük bir eksiklik olur. Biz Metafleet olarak işimizin özünü sürdürülebilirlik olarak tanımlıyoruz. Kurumsal firmaların Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda verdikleri taahhütleri yerine getirebilmeleri için onlara doğru aracı, doğru kullanım senaryosuyla sunuyoruz,” şeklinde konuştu.
“Veri odaklı filo yönetimi ile %75’e varan tasarruf sağlanabiliyor”
Panelde dijitalleşmenin filo yönetimindeki önemine de dikkat çeken Tevfik Günal, elektrikli otomobillerin teknolojik altyapılarının şirketlere değerli içgörüler de kazandırdığını belirtti. “Kiraladığınız aracın izlediği rotaları, yolculuk başına düşen enerji tüketimini, yapılan her seyahatin karbon emisyonundaki azalma oranını ve hatta şarj etaplarının trafik yoğunluğuna göre nasıl optimize edilebileceğini analiz edebiliyoruz. Bu veriler sayesinde firmalar gerçek ihtiyaçlarına göre optimizasyon yapabiliyor ve %75’e kadar maliyet avantajı sağlayabiliyor” dedi.
Tevfik Günal’ın açıklamaları, sadece bugünün değil, geleceğin mobilite vizyonuna da ışık tutuyor. Metafleet, teknolojiyi ve sürdürülebilirliği odağına alarak, Türkiye’de elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasında öncü rolünü pekiştirmeye devam ediyor.
Metafleet Hakkında:
Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli araç kiralama şirketi Metafleet, sürdürülebilirlik odaklı bir anlayışla sektöründe yeni standartları belirlemeyi hedefleyerek 2020 yılında faaliyetlerine başladı. 2022 yılında güçlü finansal yapıya sahip olan Ekol Filo’nun %50 ortaklığıyla sektöre adım atan Metafleet, 12 ila 60 ay arasında değişen uzun dönemli kiralama seçenekleri sunuyor. Şirket, binek ve hafif ticari elektrikli araç filosuyla müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verirken sigorta, bakım ve onarım gibi operasyonel süreçleri üstlenerek kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Elektrikli araçlarla filosunu yenilemek isteyen, sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren ve çevre dostu filo çözümleri arayan tüm kuruluşlara kapsamlı hizmetler sunuyor.
Blog
İkinci El Aracı Avrupa’ya Göre 2,5 Kat Daha Pahalıya Satın Alıyoruz!“20 Yaşındaki Otomobillerde Fark 5 Kata Çıkıyor”

ÖTV düzenlemesi tekrar gündemdeyken, LenaCars önemli bir araştırmayı ortaya koydu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70’in üzerindeyken, 0-5 yaş arası otomobillerde bu fark 2,5 kata çıkıyor. 20 yaş ve üzeri otomobillerde ise Türkiye’deki tüketiciler, Avrupa’ya oranla 5 kat daha pahalıya satın alıyor. Aradaki farkın vergilendirme sistemi nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Otomotiv sektöründe var olan vergilendirme sistemimiz güncelliğini yitirmiş durumda. Gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine göre uyarlanması, yerli üretici ve yatırımcılar için olumlu sinyal verecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin araç penetrasyon oranını OECD ortalamasına yaklaştırır.” diyor.
Yüksek vergi yükü, Türkiye’de otomotiv pazarının büyüme ivmesini yavaşlatırken, ÖTV ile ilgili olası düzenlemeler tekrar gündeme geldi. “Sıfır araç satışları rekor kırdı” haberlerini her geride bıraktığımız ay okusak da LenaCars’ın yaptığı kapsamlı araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusa kıyasla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geride olduğu tespit ediliyor. 2024 yılında her 1000 kişiye 354 motorlu araç düşerken, AB ülkelerinde her 1000 kişiye ortalama 570 motorlu araç düşüyor.
Almanya’ya göre sıfır otomobiller ortalama yüzde 70 daha pahalı
Yapılan kapsamlı araştırmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulunan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Almanya’ya oranla, Türkiye’deki sıfır otomobillerin ortalama yüzde 70 daha pahalı olduğunu belirtti ve “Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu denli yüksek olması; vergi politikalarının gözden geçirilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir vergi politikasının ortaya konması ve tüketicinin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. ÖTV düzenlemesi gerçekleştirilirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasını umut ediyoruz.” dedi.
Avrupa ülkelerindeki otomobil vergilendirme sistemleri bu şekilde
Almanya: Tam elektrikli araçlar (BEV), ilk tescillerinden itibaren 5 yıl motorlu taşıt vergisinden (Kfz-Steuer) muaf. Hibrit araçlar ise CO₂ emisyon değerine doğrudan bağlı yıllık vergiye tabi.
Fransa: “Bonus–Malus” sistemi uygulanıyor; düşük emisyonlu BEV/PHEV’lere alım desteği, yüksek emisyonlu içten yanmalı araçlara ek vergi getiriliyor.
Birleşik Krallık: 2022’de hibrit alım teşvikleri sona erdi; 2025 sonrası sıfır emisyonlu araçlara yönelik araç vergisi indirimleri kaldırılıyor.
Danimarka: Kayıt vergisi modelinde BEV’ler için yaklaşık %40, PHEV’ler için %50 oranları uygulanıyor.
Türkiye dışında başka bir Avrupa ülkesinde ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) gibi ilave bir vergi bulunmuyor. Vergilendirme emisyona; yani araçların çevreye verdiği kirliliğe göre yapılıyor.
İkinci elde fiyat farkları 2,5 kattan 5 kata kadar çıkıyor
Güncelliğiniarındaki her 4 araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu aktaran LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, alım gücü ve matrah tandanslı güncelliğini yitirmiş vergilendirme sistemi nedeniyle eski araçlara olan talebin yüksek olduğunu ve fiyatlarının da bu etkenlerle çok yüksek seviyede kaldığını söyledi. Nazik, “Almanya’da 2000 Euro olan 20 yaşındaki bir Opel Astra’yı, Türkiye’de 10.000 Euro’ya satın alabiliyoruz. Daha yeni modellerde, 0-5 yaş arasındaki ise ikinci el araç fiyatlarının Türkiye’de 2,5 kat daha pahalı olduğu görülüyor. Temeldeki etken vergilendirme sistemimiz, yüksek vergi yükü, her satışta ikinci el araca da transfer edilmiş oluyor.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’de Yüzde 10 ÖTV Dilimine Giren Elektrikli Modeller
Resmî kriterlere göre, motor gücü ≤ 160 kW ve matrah ≤ 1.450.000 TL olan EV modelleri %10 ÖTV’ye tabi modellerden bazıları:
BYD Atto 3 Design
Fiat 500e La Prima HB
Hyundai Kona Electric (100 kW Progressive)
Peugeot e 2008 GT
Renault Zoe Intense (~100 kW)
Togg T10X V2 RWD (Uzun Menzil)
Skoda Elroq (giriş versiyon)
Kia EV3 Elegance
VW ID.3 (giriş/orta pak.)
Tesla Model Y Juniper (150 kW)
BYD Seal Sedan
Citroen e-C4 X Shine Bold
Türkiye’de Hibrit Modeller ve %30 / %60 ÖTV Dilimleri
Resmî düzenlemeye göre:
- %30 ÖTV:
o BYD Seal U DM- i: %80’ten %30’a gerileme
- %60 ÖTV:
o BMW X1 xDrive30e
o DS 9 Opera E Tense 250
o Skoda Superb PHEV
Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği gündemdeyken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılması ihtiyaç. Aksi durumda piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz.” dedi.
Blog
Volvo’nun En Kompakt ve Tamamen Elektrikli SUV’u EX30 Türkiye Yollarında

Volvo’nun şimdiye kadar ürettiği en kompakt ve en çevreci SUV modeli EX30, gelişmiş teknolojileri, yüksek güvenlik seviyesi ve sürdürülebilir tasarımıyla Temmuz ayından itibaren Türkiye’de yollarda olacak.
EX30, Volvo Cars’ın tamamen elektrikliye geçiş yolculuğundaki en önemli kilometre taşlarından biri olmasının yanı sıra, şimdiye kadar ürettiği en düşük karbon ayak izine sahip model olarak öne çıkıyor.
İskandinav tasarım anlayışını sürdürülebilir malzemelerle harmanlayan iç mekânı, kullanıcı dostu dijital arayüzü ve segmentindeki öncü güvenlik teknolojileriyle EX30, şehir içi mobiliteye çağdaş ve çevreci bir yorum getiriyor.
Kendi sınıfının en üst donanım seviyesiyle sunulan EX30, Volvo Car Türkiye’nin her yıl büyüme hedeflerine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir model olarak konumlanıyor. B segmentinde önemli bir oyuncu olmaya hazırlanan EX30’un pazara girişiyle birlikte, Volvo Car Türkiye premium SUV segmentindeki liderlik hedefine bu sene bir adım daha yaklaşıyor.
Türkiye pazarına özel olarak geliştirilen 150 kW’lık arkadan itişli motorun üretimi Belçika Gent fabrikasında gerçekleştiriliyor. Fabrikanın ilk haftalardaki üretiminin neredeyse tamamının Türkiye pazarı için önceliklendirmesi sayesinde, modelin Nisan ayından itibaren toplanan müşteri talepleri ile hızlıca buluşması sağlanacak. Segmentinde dikkat çekici bir fiyat seviyesinde konumlandırılan EX30’un Türkiye’ye özel donanım seviyesi için fiyatı 1.913.000 TL* olarak belirlendi.
(*MTV, plaka masrafları ve trafik sigortası dahil değildir)
“Segmentinin ötesine geçen EX30 ile liderliğe bir adım daha yaklaşıyoruz”
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30’un Türkiye pazarındaki stratejik önemine şu sözlerle dikkat çekti:
“EX30’un Türkiye pazarına girişi, Volvo Car Türkiye’nin istikrarlı büyüme hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası. Segmentinin çok üzerinde bir donanım seviyesi sunan EX30, aynı zamanda markamızın sürdürülebilirlik vizyonunu da en güçlü şekilde temsil ediyor.
Bu modelle birlikte yalnızca elektrikli mobiliteye geçişte değil, premium SUV segmentinde liderliğe giden yolda da önemli bir adım atıyoruz. Türkiye’ye özel olarak geliştirilen motor seçeneği ve üretim önceliği, bu hedef doğrultusunda ülkemizi stratejik pazarlardan biri haline getiriyor.”
Kullanıcı dostu iç tasarım ve İskandinav ferahlığı
EX30’un iç mekânında denim, keten, yün gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarlanan dört farklı ‘iç oda’ alternatifi sunuluyor: Breeze, Mist, Pine ve Indigo. Her biri farklı İskandinav coğrafyalarından ve dokulardan ilham alıyor. Bu detaylar, EX30’un çevreye duyarlı yaklaşımını gözle görülür kılarken, farklı temalardaki iç mekân alternatifleriyle kişiselleştirme imkânı sunuluyor. Orta konsolun kaydırılabilir yapısı, akıllı saklama alanları ve sadeleştirilmiş arayüz hem sürücü hem de yolcular için ferah ve konforlu bir atmosfer sağlıyor.
Ayrıca sabit panoramik cam tavan, IR kaplamalı cam teknolojisiyle daha serin ve aydınlık bir kabin sunuyor. Yeni kare tasarımlı direksiyon simidi, otomatik kararan çerçevesiz iç dikiz aynası, kablosuz şarj pedi ve dijital anahtar gibi özellikler yer alıyor.
Volvo EX30’un yüksek donanım seviyelerinde yer alan ambiyans aydınlatmaları da İsveç doğasından ilhamla hazırlanmış beş farklı temayı içeriyor: Nordic Twilight, Midsummer, Northern Light, Archipelago ve Forest Bath.
Kompakt gövdesi ile Volvo’nun SUV’larında sunulan teknolojilerin pek çoğunu barındıran EX30,12,3 inçlik merkezi ekran, Google entegrasyonlu bilgi-eğlence sistemi, kablosuz Apple CarPlay ve gelişmiş ses sistemiyle üst segment konforunu daha erişilebilir bir formatta sunuyor. Modelde kullanılan Soundbar hoparlör sistemi, araç içi ses deneyimini yeniden tanımlarken iç mekânda daha fazla alan yaratıyor.
EX30: Şehir içi güvenlikten, üstün performans
Volvo EX30, şehir içi sürüşte emniyeti artıran bir dizi yenilikçi özellikle donatıldı. “Kapı Açılma Uyarısı” (Safe Exit) sistemi, yol kenarında bisikletli veya yayalar geçerken oluşabilecek olası kazaları önlemeye yardımcı olurken; yeni nesil Park Pilot Assist, dar alanlara otomatik park imkânı sunuyor. EX30, Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en hızlı ivmelenmeye sahip otomobili olarak da dikkat çekiyor: Twin Motor versiyonu 428hp güçle 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 3,6 saniyede ulaşarak bugüne kadar üretilmiş en hızlı Volvo otomobili unvanına sahip oldu. Geniş menzil isteyen kullanıcılar için 476 km’ye kadar menzil sunan 204hp’lik Single Extended Range seçeneği de mevcut.
EX30’un Türkiye’de sunulan donanımlı versiyonu olan Ultra seviyesi, standart olarak panoramik cam tavan, 22kW OBC, ısıtmalı ön koltuklar, ısıtmalı direksiyon, anahtarsız giriş, otomatik açılan bagaj, 19” alüminyum elmas kesim jant, 9 hoparlörlü, 1.040W gücünde ve 5.1 Quantum Logic Surround ses deneyimi sunan Harman Kardon soundbar ses sistemi, 360 derece kamera, BLIS kör nokta uyarı sistemi, elektrikli ayarlanabilir koltuklar ve adaptif hız sabitleyici gibi üst segment özellikleri içeriyor. Bu özellikler, EX30’u sınıfında en yüksek donanımlı modellerden biri haline getiriyor
Sürdürülebilirlik yaklaşımı
EX30, Volvo Cars’ın bugüne kadarki en düşük karbon ayak izine sahip modeli. Otomobilin üretiminden kullanım ömrüne kadar her aşamada çevresel etkileri minimize edecek çözümler geliştirildi. EX30, %100 yenilenebilir enerjiyle çalışan tesiste üretiliyor ve toplam karbon ayak izi 27 tonun altına indirildi. Otomobilin gövdesinde %25 geri dönüştürülmüş alüminyum, %17 çelik ve %17 polimer kullanıldı.
Yeni Volvo EX30 Türkiye’de lansman rengi olan Sand Dune’un yanı sıra Cloud Mavi, Vapour Gri, Crystal Beyaz ve Onyx Siyah seçenekleriyle sunuluyor.
-
Araba Bakımı4 hafta önce
Shell’de Yine ve Yeniden Boş Yok!
-
Blog4 hafta önce
Fiat’tan ayda 22 bin lira taksitle otomobil; peşinat yok
-
Blog4 hafta önce
Off-Road SUV JAECOO 7’de Haziran Ayına Özel Finansman Avantajları
-
Blog4 hafta önce
T10X’te haziran ayı avantajlarla başladı
-
Blog4 hafta önce
Haziran indirimleriyle Nissan’ınızı tatile hazırlayın!
-
Blog3 hafta önce
Avenger, Renegade ve Compass’ta Kredi ve Takas Olanakları
-
Blog4 hafta önce
DS Automobiles’te hazirana özel finansman teklifleri
-
Blog3 hafta önce
Skoda tabuları yıktı: 15 bin TL taksitle SUV!