Connect with us

Otomotiv Sektörü

Otomotivde Parça Bulamayanların Ümidi: Türk Tedarikçi

Türk otomotiv tedarik sanayi, savaş nedeniyle üretimi aksayan firmaların da umudu oldu. Hem Avrupalı hem de Rus firmalar, mevcut tedarikçilerinden temin edemediği otomotiv parçalarını Türkiye’den almak için harekete geçti.

Rusya-Ukrayna savaşının küresel otomotiv sektöründe yarattığı kayıp giderek artarken, bazı parçaları tedarik edemediği için üretimleri aksayan firmalar, Türk tedarikçilerin kapısını çalmaya başladı. Sadece Avrupalı firmalar değil, Rus firmaları da otomotiv parçaları için Türkiye’ye yöneldi. Pandemide Uzakdoğu’dan kayan taleple sıçrama yapan Türk tedarikçilerin, yılsonunda yeni bir ihracat rekoru kıracağı öngörülüyor.

Çip krizi başta olmak üzere otomotiv sektöründe pandemiyle birlikte başlayan tedarik darboğazları, Rusya-Ukrayna savaşı ile yeniden derinleşti. Ukrayna ve Rusya’nın küresel otomotiv üretiminde özellikle belirli ürünlerde önemli tedarikçiler olması, savaşın ilk haftasında üretimde aksamalara neden olmuştu.

Alman VW başta olmak üzere bu ülkelerden parça tedariki yapamayan otomotiv firmaları üretimlerini durdurma noktasına gelmişti. Savaşın uzaması, tedarik zincirindeki kırılmayı her geçen gün daha da derinleştiriyor. Bir yandan hammadde fiyatlarındaki rekor artışlarla mücadele eden otomotivciler diğer yandan parça tedarikinde yaşanan sorunları aşmak için alternatif pazar arayışına girdi. DÜNYA’ya konuşan sektör temsilcileri, özellikle son bir haftada hem Avrupalı hem de Rus firmaların otomotiv sanayiye yönelik parça tedariki konusunda türkiye’den taleplerinin arttığını söyledi.

Rus firmalar, her türlü parçayı hemen almaya hazır

Avrupalı firmalar Ukrayna ve Rusya’dan temin edemedikleri ürünler için Türk tedarikçileri arıyor. Ruslar ise AB’nin yaptırımları nedeniyle ithalatı aksayan parçalar için Türkiye’ye yöneldi. Rusya’da yabancı otomotiv şirketlerinin çoğu üretimi askıya alırken, yerli üreticiler ise AB’nin yaptırımlarının tetiklediği lojistik problemleri nedeniyle otomotiv parçaları ithal etmekte büyük zorluk yaşıyor. Uludağ İhracatçılar Birlikleri (UİB) Genel Sekreterliği’ne gelen ve tüm sektör paydaşlarına gönderilen bir Rus şirketin talebi de ülkede yaşanan sıkıntıyı gözler önüne seriyor. Varşova Ticaret Müşavirliği aracılığı ile UİB’e ulaşan ‘Rusya’dan Otomotiv Yedek Parça İthalat Talebi’ konulu yazıda, Rus şirket VEK LLC’nin tüm otomobil, kamyon ve ticari araç modelleri için toptan yedek parça ile aksesuar alımı teklifi yer alıyor. Teklif metninde gövde parçaları, süspansiyon parçalar, amortisörler, susturucular, çeşitli motor ürünleri, soğutma istemleri, şanzıman koruması, elektrikli ekipmanlar, otomotiv kimyasalları, filtre, ampul, lastik, jantlar ve turboşarj gibi tüm yedek parça ile aksesuar ürün gruplarıyla ilgilenildiği, hemen alıma hazır olunduğu yazıyor.

İthalat talebi artıyor ama ödeme konusu belirsiz

Rusya’dan ithalat talebi artıyor ama ödemeler konusunda riskler var. Batı’nın yaptırımları kapsamında Rusya’nın uluslararası para transferi sistemi SWIFT’ten çıkarılması, bu ülke ile ticaret yapanların satışını yaptıkları ürünlerin parasını almak konusunda belirsizlikler yaratıyor. Bu konuda alternatif ödeme yolları üzerinde çalışılıyor. Masada, milli para birimleriyle ticaret, SWIFT’in yerine Rus sistemi SPFS’ye katılım, barter ve üçüncü ülkeler üzerinden ticaret var.

Rusya’da araç arzı azaldı, fiyatlar iki haftada uçtu

Öte yandan, 2021 yılında 1,6 milyon otomobilin üretildiği Rusya’da, üretimde yaşanan sıkıntılar nedeniyle araç arzında büyük problem yaşanıyor. Bu da ikinci el fiyatlarında hızlı yükselişe neden oldu. Türkrus’un aktardığı habere göre; son iki haftada Rusya’da ikinci el otomobil fiyatları yüzde 15 ile 32 arasında değişen oranlarda zamlandı. Mercedes ve BMW modelleri yüzde 32 fiyat artışı ile en fazla zam gören markalar oldu. Savaş sadece Rusya’da değil, hammadde ve lojistik maliyetlerindeki artışa paralel tüm dünyada otomobil fiyatlarının artmasına neden olacak.

Üretimde, yıllık 2.6 milyon adet araç kaybı bekleniyor

Savaşı nedeniyle küresel çip krizinde yeni bir dalga beklenirken, S&P Global, otomotiv sektöründe, 2022’de 2.6 milyon adet kayıp yaratacağını öngörüyor. 2023’te de benzer oranda bir kayıp olacağı tahmin ediliyor. En kötü senaryoda yıllık 4 milyon adetlik kayıptan bahsediliyor. S&P Global’in raporunda Rus paladyumunun küresel tedarik pazarından tamamen çıkması durumunda sektörün en büyük tedarik darboğazını yaşayabileceği uyarısı yapılıyor.

İhracatı tedarikçi sırtlıyor, yeni rekor yolda

Türk tedarikçiler pandemiyle birlikte ihracatta atağa geçmişti. Bu dönemde Avrupalı firmaların daha önce Uzakdoğu’ya verdiği bazı siparişleri Türkiye’ye kaydırması ile 2021 yılında otomotiv tedarikçileri ihracatta tarihi rekorunu kırdı. 2021 yılı ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 15 artarak 29,3 milyar dolar olurken, tedarik sanayi bu dönemde yüzde 26 artışla 11.8 milyar dolarlık ihracata imza attı. Tedarikçiler, geçen yıl toplam otomotiv ihracatında ilk kez ürün grubu bazında lider oldu. Bu yılın ilk iki ayında da tedarik sanayi yükselişini sürdürdü. Şubatta yine en büyük ürün grubunu oluşturan tedarik endüstrisinin ihracatı yüzde 18 artarak 1 milyar 126 milyon doilar oldu. Tedarik endüstrisi ihracatı 2022 yılının ilk iki ayında ihracatını 2021’in aynı dönemine göre yüzde 13 artırarak 2 milyar 76 milyon dolara çıkardı.Tedarik endüstrisinin tüm otomotiv ihraicatından aldığı pay yüzde 43,4 oldu. Türkiye’nin otomobil ihracatı ise yılın ilk iki ayında yüzde 13 gerileyerek, 1.4 milyar dolarda kaldı. Sektör temsilcileri, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye’den ithalat talebinin artması ile tedarik sanayisinde yeni bir ihracat rekoru kırılabileceiğini öngörüyor. Özellikle satış sonrası alanında Türkiye’den parça alımında artış bekleniyor.

“BU TÜR TALEPLER ARTACAK”

■ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik: “Otomotiv parça tedarikinde son zamanlarda hem Rus şirketlerden hem de Avrupalı firmalardan Türkiye’ye talep arttı. Bunu sektördeki birçok firmadan duymaya başladık. Özellikle Türkiye’de hali hazırda üretilen ürünlere talep var.”

■ Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam: “Bizim bütün önceliğimiz ve dileğimiz savaşın biran önce bitmesi. Dolayısıyla böyle bir dönemde fırsat yaratma peşinde değiliz. Ancak son zamanlarda Avrupalı firmalardan Türk tedarikçilere bir talep artışı olduğu bir gerçek. Pandemiyle birlikte tedarik sanayi yükselişe geçmişti. Şimdi bir de savaşın etkisi ile üretimleri aksayan firmaların Türkiye’ye yöneldiğini görüyoruz. Bu ihracat rakamlarına da yansıyacak. Avrupalıların yanı sıra Rusya’nın da Türkiye’den ithalat talebinde artış bekliyoruz.”

■ Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün: “Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle geçen haftasonu bir Avrupalı firma bana ulaşarak, bir parçanın üretiminin Türkiye’de yapılıp yapılamayacağını sordu. Bu tür talepler artacak. Savaş uzadıkça küresel otomotiv üretiminde sorunlar büyüyor. Bu dönemde de en esnek olanlar kazanacak.”

Kaynak : Aysel YÜCEL – DÜNYA

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Elektrikli otomobil sadece bir tasarruf modeli değil, sürdürülebilir geleceğin inşasında büyük bir adım!

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025 kapsamında elektrikli otomobillerin geleceğinin konuşulduğu “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” başlıklı panelin konuşmacıları arasında yerini aldı. Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl dönüşüm geçirdiğini, sürdürülebilirliğin kurumsal filolar için neden vazgeçilmez bir stratejiye dönüştüğünü ve bu süreçte dijitalleşmenin sağladığı avantajları vurguladı.

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025’te düzenlenen, moderatörlüğünü ünlü otomobil gazeteci ve sosyal medya influencer’ı Doğan Kabak’ın yaptığı “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” paneline damgasını vurdu. Panelin önemli isimlerinden biri olan Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, elektrikli araçların şehir içi ulaşıma etkilerinden, kurumsal filolar için sürdürülebilirliğin neden bir zorunluluk haline geldiğine kadar birçok başlıkta görüşlerini paylaştı. Günal ayrıca, dijitalleşmenin kurumsal filo yönetiminde nasıl katma değer yarattığını örneklerle anlatarak, mobilitenin geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.

 “Elektrikli araçlar artık bir tercih değil, zorunluluk”

Panelde, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl yeniden şekillendiğini değerlendiren Tevfik Günal, şarj altyapısındaki gelişmeler ve elektrikli otomobil sürüş dinamiklerindeki farklılıklar öğrenildikçe kullanıcıların menzil kaygısının azalacağını vurguladı. Günal, “Elektrikli otomobillerin sunduğu teknolojik imkanlar, kullanıcı deneyimi açısından içten yanmalı motorlara göre çok daha ileri noktada. Şehir içi ulaşımda hava kirliliği ve gürültü kirliliğini azaltmak adına artık bu dönüşüm bir lüks değil, zorunluluk” dedi.

“Bizim işimiz araç kiralama ötesinde geleceği inşa etmek”

Günal, Metafleet’in yalnızca bir filo kiralama firması olmadığını da vurguladı. “Elektrikli araçları sadece tasarruf odaklı değerlendirmek büyük bir eksiklik olur. Biz Metafleet olarak işimizin özünü sürdürülebilirlik olarak tanımlıyoruz. Kurumsal firmaların Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda verdikleri taahhütleri yerine getirebilmeleri için onlara doğru aracı, doğru kullanım senaryosuyla sunuyoruz,” şeklinde konuştu.

 

“Veri odaklı filo yönetimi ile %75’e varan tasarruf sağlanabiliyor”

Panelde dijitalleşmenin filo yönetimindeki önemine de dikkat çeken Tevfik Günal, elektrikli otomobillerin teknolojik altyapılarının şirketlere değerli içgörüler de kazandırdığını belirtti. “Kiraladığınız aracın izlediği rotaları, yolculuk başına düşen enerji tüketimini, yapılan her seyahatin karbon emisyonundaki azalma oranını ve hatta şarj etaplarının trafik yoğunluğuna göre nasıl optimize edilebileceğini analiz edebiliyoruz. Bu veriler sayesinde firmalar gerçek ihtiyaçlarına göre optimizasyon yapabiliyor ve %75’e kadar maliyet avantajı sağlayabiliyor” dedi.

Tevfik Günal’ın açıklamaları, sadece bugünün değil, geleceğin mobilite vizyonuna da ışık tutuyor. Metafleet, teknolojiyi ve sürdürülebilirliği odağına alarak, Türkiye’de elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasında öncü rolünü pekiştirmeye devam ediyor.

 

Metafleet Hakkında:

Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli araç kiralama şirketi Metafleet, sürdürülebilirlik odaklı bir anlayışla sektöründe yeni standartları belirlemeyi hedefleyerek 2020 yılında faaliyetlerine başladı. 2022 yılında güçlü finansal yapıya sahip olan Ekol Filo’nun %50 ortaklığıyla sektöre adım atan Metafleet, 12 ila 60 ay arasında değişen uzun dönemli kiralama seçenekleri sunuyor. Şirket, binek ve hafif ticari elektrikli araç filosuyla müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verirken sigorta, bakım ve onarım gibi operasyonel süreçleri üstlenerek kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Elektrikli araçlarla filosunu yenilemek isteyen, sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren ve çevre dostu filo çözümleri arayan tüm kuruluşlara kapsamlı hizmetler sunuyor.

Continue Reading

Blog

İkinci El Aracı Avrupa’ya Göre 2,5 Kat Daha Pahalıya Satın Alıyoruz!“20 Yaşındaki Otomobillerde Fark 5 Kata Çıkıyor”

ÖTV düzenlemesi tekrar gündemdeyken, LenaCars önemli bir araştırmayı ortaya koydu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70’in üzerindeyken, 0-5 yaş arası otomobillerde bu fark 2,5 kata çıkıyor. 20 yaş ve üzeri otomobillerde ise Türkiye’deki tüketiciler, Avrupa’ya oranla 5 kat daha pahalıya satın alıyor. Aradaki farkın vergilendirme sistemi nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Otomotiv sektöründe var olan vergilendirme sistemimiz güncelliğini yitirmiş durumda. Gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine göre uyarlanması, yerli üretici ve yatırımcılar için olumlu sinyal verecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin araç penetrasyon oranını OECD ortalamasına yaklaştırır.” diyor.

 

Yüksek vergi yükü, Türkiye’de otomotiv pazarının büyüme ivmesini yavaşlatırken, ÖTV ile ilgili olası düzenlemeler tekrar gündeme geldi. “Sıfır araç satışları rekor kırdı” haberlerini her geride bıraktığımız ay okusak da LenaCars’ın yaptığı kapsamlı araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusa kıyasla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geride olduğu tespit ediliyor. 2024 yılında her 1000 kişiye 354 motorlu araç düşerken, AB ülkelerinde her 1000 kişiye ortalama 570 motorlu araç düşüyor.

 

Almanya’ya göre sıfır otomobiller ortalama yüzde 70 daha pahalı

Yapılan kapsamlı araştırmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulunan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Almanya’ya oranla, Türkiye’deki sıfır otomobillerin ortalama yüzde 70 daha pahalı olduğunu belirtti ve “Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu denli yüksek olması; vergi politikalarının gözden geçirilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir vergi politikasının ortaya konması ve tüketicinin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. ÖTV düzenlemesi gerçekleştirilirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasını umut ediyoruz.” dedi.

Avrupa ülkelerindeki otomobil vergilendirme sistemleri bu şekilde

Almanya: Tam elektrikli araçlar (BEV), ilk tescillerinden itibaren 5 yıl motorlu taşıt vergisinden (Kfz-Steuer) muaf. Hibrit araçlar ise CO₂ emisyon değerine doğrudan bağlı yıllık vergiye tabi.

Fransa: “Bonus–Malus” sistemi uygulanıyor; düşük emisyonlu BEV/PHEV’lere alım desteği, yüksek emisyonlu içten yanmalı araçlara ek vergi getiriliyor.

Birleşik Krallık: 2022’de hibrit alım teşvikleri sona erdi; 2025 sonrası sıfır emisyonlu araçlara yönelik araç vergisi indirimleri kaldırılıyor.

Danimarka: Kayıt vergisi modelinde BEV’ler için yaklaşık %40, PHEV’ler için %50 oranları uygulanıyor.

Türkiye dışında başka bir Avrupa ülkesinde ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) gibi ilave bir vergi bulunmuyor. Vergilendirme emisyona; yani araçların çevreye verdiği kirliliğe göre yapılıyor.

 

İkinci elde fiyat farkları 2,5 kattan 5 kata kadar çıkıyor

Güncelliğiniarındaki her 4 araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu aktaran LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, alım gücü ve matrah tandanslı güncelliğini yitirmiş vergilendirme sistemi nedeniyle eski araçlara olan talebin yüksek olduğunu ve fiyatlarının da bu etkenlerle çok yüksek seviyede kaldığını söyledi. Nazik, “Almanya’da 2000 Euro olan 20 yaşındaki bir Opel Astra’yı, Türkiye’de 10.000 Euro’ya satın alabiliyoruz. Daha yeni modellerde, 0-5 yaş arasındaki ise ikinci el araç fiyatlarının Türkiye’de 2,5 kat daha pahalı olduğu görülüyor. Temeldeki etken vergilendirme sistemimiz, yüksek vergi yükü, her satışta ikinci el araca da transfer edilmiş oluyor.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’de Yüzde 10 ÖTV Dilimine Giren Elektrikli Modeller

Resmî kriterlere göre, motor gücü ≤ 160 kW ve matrah ≤ 1.450.000 TL olan EV modelleri %10 ÖTV’ye tabi modellerden bazıları:

BYD Atto 3 Design

Fiat 500e La Prima HB

Hyundai Kona Electric (100 kW Progressive)

Peugeot e 2008 GT

Renault Zoe Intense (~100 kW)

Togg T10X V2 RWD (Uzun Menzil)

Skoda Elroq (giriş versiyon)

Kia EV3 Elegance

VW ID.3 (giriş/orta pak.)

Tesla Model Y Juniper (150 kW)

BYD Seal Sedan

Citroen e-C4 X Shine Bold

Türkiye’de Hibrit Modeller ve %30 / %60 ÖTV Dilimleri

Resmî düzenlemeye göre:

  • %30 ÖTV:

o        BYD Seal U DM- i: %80’ten %30’a gerileme

  • %60 ÖTV:

o        BMW X1 xDrive30e

o        DS 9 Opera E Tense 250

o        Skoda Superb PHEV

Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği gündemdeyken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılması ihtiyaç. Aksi durumda piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz.” dedi.

Continue Reading

Blog

Volvo’nun En Kompakt ve Tamamen Elektrikli SUV’u EX30 Türkiye Yollarında

Volvo’nun şimdiye kadar ürettiği en kompakt ve en çevreci SUV modeli EX30, gelişmiş teknolojileri, yüksek güvenlik seviyesi ve sürdürülebilir tasarımıyla Temmuz ayından itibaren Türkiye’de yollarda olacak.

EX30, Volvo Cars’ın tamamen elektrikliye geçiş yolculuğundaki en önemli kilometre taşlarından biri olmasının yanı sıra, şimdiye kadar ürettiği en düşük karbon ayak izine sahip model olarak öne çıkıyor.

İskandinav tasarım anlayışını sürdürülebilir malzemelerle harmanlayan iç mekânı, kullanıcı dostu dijital arayüzü ve segmentindeki öncü güvenlik teknolojileriyle EX30, şehir içi mobiliteye çağdaş ve çevreci bir yorum getiriyor.

Kendi sınıfının en üst donanım seviyesiyle sunulan EX30, Volvo Car Türkiye’nin her yıl büyüme hedeflerine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir model olarak konumlanıyor. B segmentinde önemli bir oyuncu olmaya hazırlanan EX30’un pazara girişiyle birlikte, Volvo Car Türkiye premium SUV segmentindeki liderlik hedefine bu sene bir adım daha yaklaşıyor.

 

Türkiye pazarına özel olarak geliştirilen 150 kW’lık arkadan itişli motorun üretimi Belçika Gent fabrikasında gerçekleştiriliyor. Fabrikanın ilk haftalardaki üretiminin neredeyse tamamının Türkiye pazarı için önceliklendirmesi sayesinde, modelin Nisan ayından itibaren toplanan müşteri talepleri ile hızlıca buluşması sağlanacak. Segmentinde dikkat çekici bir fiyat seviyesinde konumlandırılan EX30’un Türkiye’ye özel donanım seviyesi için fiyatı 1.913.000 TL* olarak belirlendi.

(*MTV, plaka masrafları ve trafik sigortası dahil değildir)

 

“Segmentinin ötesine geçen EX30 ile liderliğe bir adım daha yaklaşıyoruz”
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30’un Türkiye pazarındaki stratejik önemine şu sözlerle dikkat çekti:

“EX30’un Türkiye pazarına girişi, Volvo Car Türkiye’nin istikrarlı büyüme hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası. Segmentinin çok üzerinde bir donanım seviyesi sunan EX30, aynı zamanda markamızın sürdürülebilirlik vizyonunu da en güçlü şekilde temsil ediyor.

Bu modelle birlikte yalnızca elektrikli mobiliteye geçişte değil, premium SUV segmentinde liderliğe giden yolda da önemli bir adım atıyoruz. Türkiye’ye özel olarak geliştirilen motor seçeneği ve üretim önceliği, bu hedef doğrultusunda ülkemizi stratejik pazarlardan biri haline getiriyor.”

 

Kullanıcı dostu iç tasarım ve İskandinav ferahlığı

EX30’un iç mekânında denim, keten, yün gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarlanan dört farklı ‘iç oda’ alternatifi sunuluyor: Breeze, Mist, Pine ve Indigo. Her biri farklı İskandinav coğrafyalarından ve dokulardan ilham alıyor. Bu detaylar, EX30’un çevreye duyarlı yaklaşımını gözle görülür kılarken, farklı temalardaki iç mekân alternatifleriyle kişiselleştirme imkânı sunuluyor. Orta konsolun kaydırılabilir yapısı, akıllı saklama alanları ve sadeleştirilmiş arayüz hem sürücü hem de yolcular için ferah ve konforlu bir atmosfer sağlıyor.

Ayrıca sabit panoramik cam tavan, IR kaplamalı cam teknolojisiyle daha serin ve aydınlık bir kabin sunuyor. Yeni kare tasarımlı direksiyon simidi, otomatik kararan çerçevesiz iç dikiz aynası, kablosuz şarj pedi ve dijital anahtar gibi özellikler yer alıyor.

 

Volvo EX30’un yüksek donanım seviyelerinde yer alan ambiyans aydınlatmaları da İsveç doğasından ilhamla hazırlanmış beş farklı temayı içeriyor: Nordic Twilight, Midsummer, Northern Light, Archipelago ve Forest Bath.

 

Kompakt gövdesi ile Volvo’nun SUV’larında sunulan teknolojilerin pek çoğunu barındıran EX30,12,3 inçlik merkezi ekran, Google entegrasyonlu bilgi-eğlence sistemi, kablosuz Apple CarPlay ve gelişmiş ses sistemiyle üst segment konforunu daha erişilebilir bir formatta sunuyor. Modelde kullanılan Soundbar hoparlör sistemi, araç içi ses deneyimini yeniden tanımlarken iç mekânda daha fazla alan yaratıyor.

 

EX30: Şehir içi güvenlikten, üstün performans
Volvo EX30, şehir içi sürüşte emniyeti artıran bir dizi yenilikçi özellikle donatıldı. “Kapı Açılma Uyarısı” (Safe Exit) sistemi, yol kenarında bisikletli veya yayalar geçerken oluşabilecek olası kazaları önlemeye yardımcı olurken; yeni nesil Park Pilot Assist, dar alanlara otomatik park imkânı sunuyor. EX30, Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en hızlı ivmelenmeye sahip otomobili olarak da dikkat çekiyor: Twin Motor versiyonu 428hp güçle 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 3,6 saniyede ulaşarak bugüne kadar üretilmiş en hızlı Volvo otomobili unvanına sahip oldu. Geniş menzil isteyen kullanıcılar için 476 km’ye kadar menzil sunan 204hp’lik Single Extended Range seçeneği de mevcut.

 

EX30’un Türkiye’de sunulan donanımlı versiyonu olan Ultra seviyesi, standart olarak panoramik cam tavan, 22kW OBC, ısıtmalı ön koltuklar, ısıtmalı direksiyon, anahtarsız giriş, otomatik açılan bagaj, 19” alüminyum elmas kesim jant, 9 hoparlörlü, 1.040W gücünde ve 5.1 Quantum Logic Surround ses deneyimi sunan Harman Kardon soundbar ses sistemi, 360 derece kamera, BLIS kör nokta uyarı sistemi, elektrikli ayarlanabilir koltuklar ve adaptif hız sabitleyici gibi üst segment özellikleri içeriyor. Bu özellikler, EX30’u sınıfında en yüksek donanımlı modellerden biri haline getiriyor

 

Sürdürülebilirlik yaklaşımı
EX30, Volvo Cars’ın bugüne kadarki en düşük karbon ayak izine sahip modeli. Otomobilin üretiminden kullanım ömrüne kadar her aşamada çevresel etkileri minimize edecek çözümler geliştirildi. EX30, %100 yenilenebilir enerjiyle çalışan tesiste üretiliyor ve toplam karbon ayak izi 27 tonun altına indirildi. Otomobilin gövdesinde %25 geri dönüştürülmüş alüminyum, %17 çelik ve %17 polimer kullanıldı.

Yeni Volvo EX30 Türkiye’de lansman rengi olan Sand Dune’un yanı sıra Cloud Mavi, Vapour Gri, Crystal Beyaz ve Onyx Siyah seçenekleriyle sunuluyor.

 

 

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.