Connect with us

Otomotiv Sektörü

Türkiye’de 300 Bin TL Altında Yalnızca Tek Bir Model Kaldı

Döviz kuruna endeksli otomobil fiyatları, 1 ayda yüzde 50’den fazla arttı. Bazı modellerde fiyat artışı yüzde 100’ü buldu. Türkiye’de 300 bin TL’nin altında tek bir otomobil modeli kaldı.

Yarattığı istihdam ve vergi geliriyle Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan otomotivde, kur artışı kaynaklı kriz büyüyor. Döviz kuruna endeksli otomobil fiyatlarına her hafta yeni bir zam gelmeye başladı. Otomobil fiyatlarında son bir aydaki artış, geçen hafta yapılan zamlarla birlikte yüzde 50’yi geçti. Vergi dilimi değişen bazı modellerde ise aynı dönemdeki fiyat artışı yüzde 100’ü aştı. Fiyat artışlarının talepte önemli oranda azalmaya neden olacağı, bir süredir devam eden çip krizinin de etkisiyle pazarda daralmanın hızlanacağı öngörülüyor. Ancak asıl büyük kaybın gelecek yıl yaşanmasından endişe duyuluyor. Sektör yetkilileri, en acil ihtiyaçlarının öngörülebilirlik ve matrah düzenlemesi olduğunu belirtirken, gerekli önlemler alınmadığı takdirde otomotivdeki kaybın, satış sonrası ve sigorta gibi paydaş sektörlerde de istihdam ve ekonomik kayba neden olacağı uyarısını yapıyor.

%50 ÖTV diliminde tek bir model kaldı

Ağustos 2021’de ÖTV matrahlarında düzenleme yapılmış, bu sayede yüzde 80’den yüzde 50 ÖTV baremine giren 50’den fazla otomobil modelinin fiyatı yüzde 16’ya yakın düşmüştü. Ancak çip krizi nedeniyle tüketici yaklaşık 60 bin TL olan bu vergi avantajından yararlanamadan, kurdaki hızlı yükselişe paralel yüzde 50 ÖTV bareminde kalan model sayısı hızla düşmeye başladı. 300 bin TL’nin altındaki otomobilleri kapsayan bu ÖTV diliminde aralık başında 20’nin altına düşen model sayısı, geçen hafta itibarıyla 1’e indi. ÖTV matrah düzenlemesinin tüketici açısından neredeyse hiçbir avantajı kalmadı. Çünkü ağustos ayında Euro kuru 10 TL civarındayken geçen hafta 19 TL’ye dayandı. Hyundai, Toyota, Renault, Dacia, Kia gibi markaların kısa süre öncesine kadar yüzde 50 ÖTV dilimine giren Clio, Duster, i10, i20, Picanto, Coralla gibi ucuz modellerine gelen kur zamlarıyla bu araçlar da yeniden yüzde 80 vergi dilimine çıktı. Böylece 300 bin TL’nin altındaki tek otomobil modeli Fiat Egea Sedan’ın manuel vitesli baz versiyonları kaldı. Kısa sürede bu modelin de vergi avantajını kaybederek, 300 bin TL’yi açabileceği öngörülüyor.

Son dönemde yapılan fiyat değişimlerine birkaç örnek vermek gerekirse; kasım başında 202 bin TL olan manuel vitesli baz versiyon Cilo’nun (1.0 TCe ECO) liste fiyatı, 19 aralık itibarıyla 404 bin TL’ye ulaştı. Vergi dilimi değiştiği için sadece 1 günde aracın fiyatı 100 binden fazla arttı. 3 Kasım’da 194 bin TL olan Renault Taliant’ın dünkü liste fiyatı 399 bin TL’ydi. Kia Rio’nun manuel vitesli baz versiyonun 3 Kasım’da 191.900 TL olan fiyatı, 19 Aralık’ta 331 bin TL’ye yükseldi. Hyundai’nin İzmit’te ürettiği i10’nun fiyatı da aynı dönemde yüzde 70’ten fazla artarak 300 bin TL’yi geçti. Ancak web sitesinde liste fiyatları güncellendiği için net zam oranın bugün (pazartesi) belli olması bekleniyor. Diğer yandan, daha üst segmentte yani yüzde 80’lik diliminde olan, birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’nin en çok satan modellerinden olan C-SUV segmentindeki Peugeot 3008’in de fiyatı bu dönemde yüzde 55 artarak 753 bin TL’ye çıktı.

Matrahta güncelleme aciliyet kazandı

oto-tablo.jpgSektör temsilcileri, matrah düzenlemesinin yapıldığı 12 Ağustos’tan bu yana döviz kurdaki yüzde 80’ini artışa dikkat çekerek, matrahta yeni bir güncelleme yapılmasının aciliyetine vurgu yapıyor. Yüce Auto Skoda Türkiye Genel Müdürü Zafer Başar, “Matrah düzeltmesi sektör için öncelikli olarak gerekli olduğunu düşündüğümüz konulardan biri. Söz konusu düzenlemelerin hayata geçirilmesi belli bir fiyat iyileşmesine imkan verecek olsa da bununla birlikte geçtiğimiz yıla göre yüksek bir fiyat artışı gerçeği ile karşılaşacağımız sonucu ortaya çıkıyor” dedi. Başar, fiyat artışlarının 2022’nin ilk yarısında da satış temposuna olumsuz yansıyacağı görüşünde. Başar, “Çip krizinin halen etkilerini 2022 yılının ilk yarısında da etkili olacağı da göz önüne alındığında yılın ilk yarısının 2021’e göre daha düşük bir tempoda ilerleyeceğini ikinci yarısında özellikle son çeyrekte tedarik ve fiyat koşullarının daha olgunlaşmasıyla birlikte toparlanma eğilim göstereceğiniz öngörüyoruz. Bu durumda 500 bin adetlik bir toplam binek pazar sonucu ile karşı karşıya kalabiliriz” diye konuştu.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Genel Koordinatörü Hayri Erce de tüketicinin matrah avantajının kalmadığını dile getirerek, “Her vergi diliminde insanlara alternatif arasında seçme şansı verilmeli. Belirli bir ÖTV dilimine sadece birkaç model olması tüketici açısından doğru değil. İnsanlar rekabet içerisinde gönlüne göre bir araç alabilmeli” dedi.

“Tüm ekosistemde istihdam kaybı olabilir”

Öte yandan Hayri Erce, matrahtan daha önemli bir konunun öngörülebilirlik olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: “Mesele ÖTV matrahlarını da geçti. İnsanlar önünü göremiyor. Öngörülebilirlik tamamen kayboldu. Kurların artması ile otomobile erişim çok zor bir hal aldı. Öncelikle ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması gerekiyor. Pazarda çok ciddi bir daralma yaşayabiliriz. 2018’de bunu gördük. Yine böyle bir kriz yaşamıştık ve 1 milyon satış adetlerinden 2019’da 479 binli adetlere kadar geriledik. Eğer bu öngörülebilirlik yakalanmazsa ve gerekli önlemler alınmazsa pazarda ciddi bir daralma kaçınılmaz olacak. Bundan toplumun bütün kesimleri zarar görecek. ÖTV gelirlerine kamu maliyesinin ihtiyacı ortada. Önümüzdeki yıl daha da fazla olacak. Bu nedenle hem tüketici açısından hem sektördeki paydaşlar açısından sıkıntı olacak. Çünkü pazardaki daralma sadece araç satıcılarını etkilemiyor. Satış sonrası sektörünü, kredi veren kurumları, sigorta firmalarını etkiliyor. Dolayısıyla bütün ekosistem bundan zarar görüyor. İstihdam ve iş kayıpları başlar.”

Sektör temsilcileri, gerekli önlemler alındığı takdirde ise biriken talebe bağlı olarak, pazarda işlerin yeniden yoluna girebileceğinin sinyallerini veriyor. Ancak bu konuda umutlar giderek azalıyor.

Aralıkta kayıp %30’u aşacak, pazar 2020’nin altında kalacak

Yıla hızlı başlayan ve 1 milyon adetlik satış sinyalleri veren otomobil ve hafif ticari araç pazarı, çip darboğazı nedeniyle ikinci çeyrekten itibaren düşüşe geçmişti. Bu yılın ilk 11 ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde bir artışla yaklaşık 675 bin adet olarak gerçekleşti. Sektör temsilcileri birkaç hafta öncesine kadar aralık ayında yapılacak satışlarla 2021 sonunda pandeminin damga vurduğu 2020’nin üzerine çıkmayı hedefl iyordu. Ancak geçen hafta itibarıyla bu konuda umut neredeyse hiç kalmadı. Çünkü çip krizinin yanı sıra talepte düşüş olması bekleniyor. Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş, aralık ayında otomobil ve hafif ticari araç satışlarının toplam pazarda 60-70 bin adet arasında olmasını beklediklerini söyledi. Genel olarak sektörde beklenti de bu yönde. Aralık 2020’de pazarda 104 bin adetlik satış olmuştu. 2020 yılında 772 bin adetlik otomobil ve hafif ticari araç satışı gerçekleşmişti. Dolayısıyla geçen yılı geçmek için 100 bin adete yakın satış yapılması gerekiyor, ancak o da bu koşullarda imkansız görünüyor.

“Markalar 2022 siparişlerini azaltabilir”

Artan fiyatlar paralelinde bir yandan tüketici daha düşük segmentlere yönelirken, diğer yandan markalar da önünü göremediği için 2022 planlarını yapmakta zorlanıyor. Birçok marka temsilcisi, şu anda en büyük sorunlarının öngörü yapamamak olduğunun altını çiziyor. Şimdiden bazı markaların 2022 siparişlerini azaltma yoluna gideceği belirtiliyor. Türkiye’nin önde gelen otomotiv bayilerinden Gülan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gülan da konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Hepimizde ocak ve şubat aylarında fiyat artışlarına bağlı olarak talepte düşüş olacağı beklentisi var. Bu sadece otomotivde değil, tüm sektörlerde böyle. Fiyatların nerede duracağını anlamaya çalışıyoruz. Her sektör piyasanın satabil hale gelmesini bekliyor. O yüzden önümüzdeki yılın siparişlerinde çeşitli azalmalar olabilir. Özellik de fiyatı çok artan modellerde bunu öngörüyoruz.”

Aysel YÜCEL – DÜNYA

      Ulasimgundemi.com

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Elektrikli otomobil sadece bir tasarruf modeli değil, sürdürülebilir geleceğin inşasında büyük bir adım!

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025 kapsamında elektrikli otomobillerin geleceğinin konuşulduğu “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” başlıklı panelin konuşmacıları arasında yerini aldı. Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl dönüşüm geçirdiğini, sürdürülebilirliğin kurumsal filolar için neden vazgeçilmez bir stratejiye dönüştüğünü ve bu süreçte dijitalleşmenin sağladığı avantajları vurguladı.

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025’te düzenlenen, moderatörlüğünü ünlü otomobil gazeteci ve sosyal medya influencer’ı Doğan Kabak’ın yaptığı “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” paneline damgasını vurdu. Panelin önemli isimlerinden biri olan Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, elektrikli araçların şehir içi ulaşıma etkilerinden, kurumsal filolar için sürdürülebilirliğin neden bir zorunluluk haline geldiğine kadar birçok başlıkta görüşlerini paylaştı. Günal ayrıca, dijitalleşmenin kurumsal filo yönetiminde nasıl katma değer yarattığını örneklerle anlatarak, mobilitenin geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.

 “Elektrikli araçlar artık bir tercih değil, zorunluluk”

Panelde, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl yeniden şekillendiğini değerlendiren Tevfik Günal, şarj altyapısındaki gelişmeler ve elektrikli otomobil sürüş dinamiklerindeki farklılıklar öğrenildikçe kullanıcıların menzil kaygısının azalacağını vurguladı. Günal, “Elektrikli otomobillerin sunduğu teknolojik imkanlar, kullanıcı deneyimi açısından içten yanmalı motorlara göre çok daha ileri noktada. Şehir içi ulaşımda hava kirliliği ve gürültü kirliliğini azaltmak adına artık bu dönüşüm bir lüks değil, zorunluluk” dedi.

“Bizim işimiz araç kiralama ötesinde geleceği inşa etmek”

Günal, Metafleet’in yalnızca bir filo kiralama firması olmadığını da vurguladı. “Elektrikli araçları sadece tasarruf odaklı değerlendirmek büyük bir eksiklik olur. Biz Metafleet olarak işimizin özünü sürdürülebilirlik olarak tanımlıyoruz. Kurumsal firmaların Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda verdikleri taahhütleri yerine getirebilmeleri için onlara doğru aracı, doğru kullanım senaryosuyla sunuyoruz,” şeklinde konuştu.

 

“Veri odaklı filo yönetimi ile %75’e varan tasarruf sağlanabiliyor”

Panelde dijitalleşmenin filo yönetimindeki önemine de dikkat çeken Tevfik Günal, elektrikli otomobillerin teknolojik altyapılarının şirketlere değerli içgörüler de kazandırdığını belirtti. “Kiraladığınız aracın izlediği rotaları, yolculuk başına düşen enerji tüketimini, yapılan her seyahatin karbon emisyonundaki azalma oranını ve hatta şarj etaplarının trafik yoğunluğuna göre nasıl optimize edilebileceğini analiz edebiliyoruz. Bu veriler sayesinde firmalar gerçek ihtiyaçlarına göre optimizasyon yapabiliyor ve %75’e kadar maliyet avantajı sağlayabiliyor” dedi.

Tevfik Günal’ın açıklamaları, sadece bugünün değil, geleceğin mobilite vizyonuna da ışık tutuyor. Metafleet, teknolojiyi ve sürdürülebilirliği odağına alarak, Türkiye’de elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasında öncü rolünü pekiştirmeye devam ediyor.

 

Metafleet Hakkında:

Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli araç kiralama şirketi Metafleet, sürdürülebilirlik odaklı bir anlayışla sektöründe yeni standartları belirlemeyi hedefleyerek 2020 yılında faaliyetlerine başladı. 2022 yılında güçlü finansal yapıya sahip olan Ekol Filo’nun %50 ortaklığıyla sektöre adım atan Metafleet, 12 ila 60 ay arasında değişen uzun dönemli kiralama seçenekleri sunuyor. Şirket, binek ve hafif ticari elektrikli araç filosuyla müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verirken sigorta, bakım ve onarım gibi operasyonel süreçleri üstlenerek kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Elektrikli araçlarla filosunu yenilemek isteyen, sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren ve çevre dostu filo çözümleri arayan tüm kuruluşlara kapsamlı hizmetler sunuyor.

Continue Reading

Blog

İkinci El Aracı Avrupa’ya Göre 2,5 Kat Daha Pahalıya Satın Alıyoruz!“20 Yaşındaki Otomobillerde Fark 5 Kata Çıkıyor”

ÖTV düzenlemesi tekrar gündemdeyken, LenaCars önemli bir araştırmayı ortaya koydu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70’in üzerindeyken, 0-5 yaş arası otomobillerde bu fark 2,5 kata çıkıyor. 20 yaş ve üzeri otomobillerde ise Türkiye’deki tüketiciler, Avrupa’ya oranla 5 kat daha pahalıya satın alıyor. Aradaki farkın vergilendirme sistemi nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Otomotiv sektöründe var olan vergilendirme sistemimiz güncelliğini yitirmiş durumda. Gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine göre uyarlanması, yerli üretici ve yatırımcılar için olumlu sinyal verecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin araç penetrasyon oranını OECD ortalamasına yaklaştırır.” diyor.

 

Yüksek vergi yükü, Türkiye’de otomotiv pazarının büyüme ivmesini yavaşlatırken, ÖTV ile ilgili olası düzenlemeler tekrar gündeme geldi. “Sıfır araç satışları rekor kırdı” haberlerini her geride bıraktığımız ay okusak da LenaCars’ın yaptığı kapsamlı araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusa kıyasla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geride olduğu tespit ediliyor. 2024 yılında her 1000 kişiye 354 motorlu araç düşerken, AB ülkelerinde her 1000 kişiye ortalama 570 motorlu araç düşüyor.

 

Almanya’ya göre sıfır otomobiller ortalama yüzde 70 daha pahalı

Yapılan kapsamlı araştırmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulunan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Almanya’ya oranla, Türkiye’deki sıfır otomobillerin ortalama yüzde 70 daha pahalı olduğunu belirtti ve “Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu denli yüksek olması; vergi politikalarının gözden geçirilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir vergi politikasının ortaya konması ve tüketicinin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. ÖTV düzenlemesi gerçekleştirilirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasını umut ediyoruz.” dedi.

Avrupa ülkelerindeki otomobil vergilendirme sistemleri bu şekilde

Almanya: Tam elektrikli araçlar (BEV), ilk tescillerinden itibaren 5 yıl motorlu taşıt vergisinden (Kfz-Steuer) muaf. Hibrit araçlar ise CO₂ emisyon değerine doğrudan bağlı yıllık vergiye tabi.

Fransa: “Bonus–Malus” sistemi uygulanıyor; düşük emisyonlu BEV/PHEV’lere alım desteği, yüksek emisyonlu içten yanmalı araçlara ek vergi getiriliyor.

Birleşik Krallık: 2022’de hibrit alım teşvikleri sona erdi; 2025 sonrası sıfır emisyonlu araçlara yönelik araç vergisi indirimleri kaldırılıyor.

Danimarka: Kayıt vergisi modelinde BEV’ler için yaklaşık %40, PHEV’ler için %50 oranları uygulanıyor.

Türkiye dışında başka bir Avrupa ülkesinde ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) gibi ilave bir vergi bulunmuyor. Vergilendirme emisyona; yani araçların çevreye verdiği kirliliğe göre yapılıyor.

 

İkinci elde fiyat farkları 2,5 kattan 5 kata kadar çıkıyor

Güncelliğiniarındaki her 4 araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu aktaran LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, alım gücü ve matrah tandanslı güncelliğini yitirmiş vergilendirme sistemi nedeniyle eski araçlara olan talebin yüksek olduğunu ve fiyatlarının da bu etkenlerle çok yüksek seviyede kaldığını söyledi. Nazik, “Almanya’da 2000 Euro olan 20 yaşındaki bir Opel Astra’yı, Türkiye’de 10.000 Euro’ya satın alabiliyoruz. Daha yeni modellerde, 0-5 yaş arasındaki ise ikinci el araç fiyatlarının Türkiye’de 2,5 kat daha pahalı olduğu görülüyor. Temeldeki etken vergilendirme sistemimiz, yüksek vergi yükü, her satışta ikinci el araca da transfer edilmiş oluyor.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’de Yüzde 10 ÖTV Dilimine Giren Elektrikli Modeller

Resmî kriterlere göre, motor gücü ≤ 160 kW ve matrah ≤ 1.450.000 TL olan EV modelleri %10 ÖTV’ye tabi modellerden bazıları:

BYD Atto 3 Design

Fiat 500e La Prima HB

Hyundai Kona Electric (100 kW Progressive)

Peugeot e 2008 GT

Renault Zoe Intense (~100 kW)

Togg T10X V2 RWD (Uzun Menzil)

Skoda Elroq (giriş versiyon)

Kia EV3 Elegance

VW ID.3 (giriş/orta pak.)

Tesla Model Y Juniper (150 kW)

BYD Seal Sedan

Citroen e-C4 X Shine Bold

Türkiye’de Hibrit Modeller ve %30 / %60 ÖTV Dilimleri

Resmî düzenlemeye göre:

  • %30 ÖTV:

o        BYD Seal U DM- i: %80’ten %30’a gerileme

  • %60 ÖTV:

o        BMW X1 xDrive30e

o        DS 9 Opera E Tense 250

o        Skoda Superb PHEV

Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği gündemdeyken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılması ihtiyaç. Aksi durumda piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz.” dedi.

Continue Reading

Blog

Volvo’nun En Kompakt ve Tamamen Elektrikli SUV’u EX30 Türkiye Yollarında

Volvo’nun şimdiye kadar ürettiği en kompakt ve en çevreci SUV modeli EX30, gelişmiş teknolojileri, yüksek güvenlik seviyesi ve sürdürülebilir tasarımıyla Temmuz ayından itibaren Türkiye’de yollarda olacak.

EX30, Volvo Cars’ın tamamen elektrikliye geçiş yolculuğundaki en önemli kilometre taşlarından biri olmasının yanı sıra, şimdiye kadar ürettiği en düşük karbon ayak izine sahip model olarak öne çıkıyor.

İskandinav tasarım anlayışını sürdürülebilir malzemelerle harmanlayan iç mekânı, kullanıcı dostu dijital arayüzü ve segmentindeki öncü güvenlik teknolojileriyle EX30, şehir içi mobiliteye çağdaş ve çevreci bir yorum getiriyor.

Kendi sınıfının en üst donanım seviyesiyle sunulan EX30, Volvo Car Türkiye’nin her yıl büyüme hedeflerine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir model olarak konumlanıyor. B segmentinde önemli bir oyuncu olmaya hazırlanan EX30’un pazara girişiyle birlikte, Volvo Car Türkiye premium SUV segmentindeki liderlik hedefine bu sene bir adım daha yaklaşıyor.

 

Türkiye pazarına özel olarak geliştirilen 150 kW’lık arkadan itişli motorun üretimi Belçika Gent fabrikasında gerçekleştiriliyor. Fabrikanın ilk haftalardaki üretiminin neredeyse tamamının Türkiye pazarı için önceliklendirmesi sayesinde, modelin Nisan ayından itibaren toplanan müşteri talepleri ile hızlıca buluşması sağlanacak. Segmentinde dikkat çekici bir fiyat seviyesinde konumlandırılan EX30’un Türkiye’ye özel donanım seviyesi için fiyatı 1.913.000 TL* olarak belirlendi.

(*MTV, plaka masrafları ve trafik sigortası dahil değildir)

 

“Segmentinin ötesine geçen EX30 ile liderliğe bir adım daha yaklaşıyoruz”
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30’un Türkiye pazarındaki stratejik önemine şu sözlerle dikkat çekti:

“EX30’un Türkiye pazarına girişi, Volvo Car Türkiye’nin istikrarlı büyüme hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası. Segmentinin çok üzerinde bir donanım seviyesi sunan EX30, aynı zamanda markamızın sürdürülebilirlik vizyonunu da en güçlü şekilde temsil ediyor.

Bu modelle birlikte yalnızca elektrikli mobiliteye geçişte değil, premium SUV segmentinde liderliğe giden yolda da önemli bir adım atıyoruz. Türkiye’ye özel olarak geliştirilen motor seçeneği ve üretim önceliği, bu hedef doğrultusunda ülkemizi stratejik pazarlardan biri haline getiriyor.”

 

Kullanıcı dostu iç tasarım ve İskandinav ferahlığı

EX30’un iç mekânında denim, keten, yün gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarlanan dört farklı ‘iç oda’ alternatifi sunuluyor: Breeze, Mist, Pine ve Indigo. Her biri farklı İskandinav coğrafyalarından ve dokulardan ilham alıyor. Bu detaylar, EX30’un çevreye duyarlı yaklaşımını gözle görülür kılarken, farklı temalardaki iç mekân alternatifleriyle kişiselleştirme imkânı sunuluyor. Orta konsolun kaydırılabilir yapısı, akıllı saklama alanları ve sadeleştirilmiş arayüz hem sürücü hem de yolcular için ferah ve konforlu bir atmosfer sağlıyor.

Ayrıca sabit panoramik cam tavan, IR kaplamalı cam teknolojisiyle daha serin ve aydınlık bir kabin sunuyor. Yeni kare tasarımlı direksiyon simidi, otomatik kararan çerçevesiz iç dikiz aynası, kablosuz şarj pedi ve dijital anahtar gibi özellikler yer alıyor.

 

Volvo EX30’un yüksek donanım seviyelerinde yer alan ambiyans aydınlatmaları da İsveç doğasından ilhamla hazırlanmış beş farklı temayı içeriyor: Nordic Twilight, Midsummer, Northern Light, Archipelago ve Forest Bath.

 

Kompakt gövdesi ile Volvo’nun SUV’larında sunulan teknolojilerin pek çoğunu barındıran EX30,12,3 inçlik merkezi ekran, Google entegrasyonlu bilgi-eğlence sistemi, kablosuz Apple CarPlay ve gelişmiş ses sistemiyle üst segment konforunu daha erişilebilir bir formatta sunuyor. Modelde kullanılan Soundbar hoparlör sistemi, araç içi ses deneyimini yeniden tanımlarken iç mekânda daha fazla alan yaratıyor.

 

EX30: Şehir içi güvenlikten, üstün performans
Volvo EX30, şehir içi sürüşte emniyeti artıran bir dizi yenilikçi özellikle donatıldı. “Kapı Açılma Uyarısı” (Safe Exit) sistemi, yol kenarında bisikletli veya yayalar geçerken oluşabilecek olası kazaları önlemeye yardımcı olurken; yeni nesil Park Pilot Assist, dar alanlara otomatik park imkânı sunuyor. EX30, Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en hızlı ivmelenmeye sahip otomobili olarak da dikkat çekiyor: Twin Motor versiyonu 428hp güçle 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 3,6 saniyede ulaşarak bugüne kadar üretilmiş en hızlı Volvo otomobili unvanına sahip oldu. Geniş menzil isteyen kullanıcılar için 476 km’ye kadar menzil sunan 204hp’lik Single Extended Range seçeneği de mevcut.

 

EX30’un Türkiye’de sunulan donanımlı versiyonu olan Ultra seviyesi, standart olarak panoramik cam tavan, 22kW OBC, ısıtmalı ön koltuklar, ısıtmalı direksiyon, anahtarsız giriş, otomatik açılan bagaj, 19” alüminyum elmas kesim jant, 9 hoparlörlü, 1.040W gücünde ve 5.1 Quantum Logic Surround ses deneyimi sunan Harman Kardon soundbar ses sistemi, 360 derece kamera, BLIS kör nokta uyarı sistemi, elektrikli ayarlanabilir koltuklar ve adaptif hız sabitleyici gibi üst segment özellikleri içeriyor. Bu özellikler, EX30’u sınıfında en yüksek donanımlı modellerden biri haline getiriyor

 

Sürdürülebilirlik yaklaşımı
EX30, Volvo Cars’ın bugüne kadarki en düşük karbon ayak izine sahip modeli. Otomobilin üretiminden kullanım ömrüne kadar her aşamada çevresel etkileri minimize edecek çözümler geliştirildi. EX30, %100 yenilenebilir enerjiyle çalışan tesiste üretiliyor ve toplam karbon ayak izi 27 tonun altına indirildi. Otomobilin gövdesinde %25 geri dönüştürülmüş alüminyum, %17 çelik ve %17 polimer kullanıldı.

Yeni Volvo EX30 Türkiye’de lansman rengi olan Sand Dune’un yanı sıra Cloud Mavi, Vapour Gri, Crystal Beyaz ve Onyx Siyah seçenekleriyle sunuluyor.

 

 

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.