Connect with us

Lojistik

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK TİCARİ LASTİK FABRİKASI PROMETEON TÜRKİYE’NİN KOCAELİ’DEKİ YENİ AR-GE MERKEZİ AÇILDI

Dünyanın endüstriyel lastik odaklı tek şirketi Prometeon’un, Türkiye’nin ilk lastik fabrikası Kocaeli üretim tesisinde yer alan ve yaklaşık 15 milyon dolar yatırım yapılan yeni Ar-Ge Merkezi, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla düzenlenen törenle açıldı.

Tüm dünyada endüstriyel lastik odaklı tek şirket olan, Anteo, Eracle, Tegrys markalarının yanı sıra Formula, Pharos ve Pirelli lisansıyla endüstriyel ve ticari lastikler üreten Prometeon Tyre Group’un yeni Ar-Ge Merkezi, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleştirilen bir törenle açıldı.

Sektöründe Bakanlık lisanslı ilk Ar-Ge Merkezi olan ve bu yeni yatırımla şimdi daha da büyüyen Prometeon’un yeni Ar-Ge merkezi açılış törenine; Prometeon Tyre Group Genel Müdür Vekili Roberto Righi, Prometeon Tyre Group Global CTO’su (Üretimden ve Teknolojiden Sorumlu Global Direktör) Alexandre Bregantim, Prometeon Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander, Kocaeli yerel yönetimi, Prometeon Türkiye yönetim ekibi ve çalışanları katıldı. Tören pandemi nedeniyle kısıtlı sayıdaki davetli eşliğinde ve pandemi önlemleri çerçevesinde gerçekleştirildi.

Varank: “Prometeon tarafından üretilen ve tüm dünyaya satılan ticari lastikler Türk mühendislerinin imzasını taşıyacak”

 

Ar-Ge Merkezi’nin ihracata olan önemine değinen Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bilhassa lojistik sektörü ve ağır vasıta sürücüleri Pirelli gibi lastiklerin üretimini yapan Prometeon’u yakından tanırlar. Türkiye’nin ilk lastiğini üreten ve Prometeon’un dünyadaki dört üretim tesisinden biri olan bu fabrika, Grubun ürün teknolojisi açısından en gelişmiş fabrikası. Gerek yaptığı üretim ve ihracatla gerekse sağladığı istihdamla ülkemiz için önemli bir değer. Toplam üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini dünyanın farklı pazarlarına ihraç ederek ülkemizin cari dengesine de önemli bir katkı sağlıyor. Bugün açılışını yaptığımız Ar-Ge Merkezi sayesinde de Prometeon tarafından üretilen ve tüm dünyaya satılan ticari lastikler bundan böyle Türk mühendislerinin imzasını taşıyacak. Şu ana kadar TÜBİTAK ile 30’a yakın ortak proje ve 8 patent geliştiren Prometeon’un kapasitesi, yeni Ar-Ge yatırımları ile daha da artacak. Prometeon Lastik Grubu ayrıca, iklim değişikliği konusunda inisiyatif alan değerli yatırımcılarımızdan bir tanesi. Bu yeni Ar-Ge Merkezi, yakıt tüketimini ve karbon salımını azaltan lastikler üzerinde önemli çalışmalar yürütüyor. Ben şahsen, yakın zamanda çok yenilikçi ürün ve yöntemler geliştireceklerine inanıyorum. Bu vesileyle, bu önemli Ar-Ge Merkezi yatırımını ülkemize kazandıran Prometeon Yönetim Kurulu’na teşekkürlerimi sunuyorum. Prometeon Türkiye’nin yeni Ar-Ge Merkezi’nin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”

“2020’de Türkiye, Prometeon Tyre Gorup içinde en fazla büyüyen pazar oldu”

Türkiye’nin Prometeon Tyre Group içerisinde en fazla büyüyen pazar olduğunun altını çizen Prometeon Tyre Group Genel Müdür Vekili Roberto Righi: “Prometeon Türkiye, 75 ülkeyi kapsayan “Türkiye-Orta Doğu-Afrika-Rusya” bölgesinin idari üssü. Bizim için çok önemli bir yere sahip olan bu güzel ülkede; tüm dünyada salgının etkisini çok kuvvetli hissettiğimiz bir yılda, üretim kapasitemizi artırmayı başarmanın mutluluğunu yaşadık.

Bu süreçte Türkiye lastik pazarı ortalamasının üzerinde bir büyüme oranı yakalayarak pazar payımızı artırdık. Grubumuz dünyada küresel pandemiye ve küçülen lastik pazarına rağmen 2020 yılını önemli başarılarla geride bıraktı. Prometeon Tyre Group olarak ürettiğimiz lastiklerle hayati değere sahip ürünleri taşıyan ağır vasıtalara var gücümüzle destek olmaya, tüm dünyada taşımacılık ve lojistik sektöründeki kritik faaliyetlerin aksamaması için üretim yapmaya devam ettik. 2020’de Türkiye pazarı, yurtdışı pazarlar arasında en fazla büyüyen pazar oldu. 2021’in ilk yarısında pazarın yaklaşık %12 üzerinde gerçekleştirdiğimiz büyümenin yanı sıra Türkiye’ye olan güvenimizi Ar-Ge Merkezi yatırımımızla da taçlandırdık. Türkiye’deki yeni Ar-Ge Merkezimiz Grubun dünya çapındaki en büyük araştırma ve geliştirme tesisi konumunda yer alıyor” dedi.

Prometeon’dan Türkiye’ye 6 yılda 160 milyon dolarlık yatırım

Öte yandan Prometeon Tyre Group olarak bugüne kadar yapılan yatırımların Türkiye’nin potansiyeline duyulan güvenin bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Righi, “2017’de başladığımız yatırımlar 2023 yılında toplam 160 milyon dolara ulaşacak. Yıllık üretim kapasitemizi 1,5 milyon lastiğe yükselterek 2017’den 2020’ye uzanan yatırım hedefimizi de tamamlamış olduk. Bu sayede Türkiye pazarı içinde en yüksek ticari lastik üretim adedine sahip olduk. 2021-2023 yılları arasında 40 milyon dolarlık yatırım hedefimiz çerçevesinde hem teknolojik ihtiyaçlar hem de üretim kapasitesi iyileştirmeleri için fabrikamıza düzenli olarak yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bu miktarın 15 milyon doları yeni Ar-Ge Merkezimizin tamamlanması için tahsis edilecek. Ar-Ge çalışmalarına her yıl düzenli olarak ayırdığımız bütçe, grubun cirosunun yaklaşık %3’ünü oluşturuyor” değerlendirmelerinde bulundu.

“Türkiye’ye uzun vadeli yatırımlar yapan tüm yatırımcıların kazançlı çıkacağına inanıyoruz”

Prometeon Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander doğrudan yatırımın Türkiye pazarı için büyük öneme sahip olduğunu ifade ederek, “Türkiye sürekli gelişen, büyüyen ve üreten bir ülke. Kocaeli’deki Türkiye’nin ilk lastik fabrikasında 60 yılı aşkın tecrübe ile faaliyetlerimize devam ediyoruz. Prometeon Ar-Ge Merkezi, Türk lastik pazarındaki Bakanlık lisanslı ilk Ar-Ge Merkezi olup, yeni yatırımımız Türk mühendislerinin geliştireceği ürünlerle çalışmalarımıza hız kazandıracak” değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca pandeminin neden olduğu belirsizlik ortamına rağmen Türkiye’de yatırımlarını ara vermeden sürdürdüklerini belirten Cander: “Türkiye’nin ilk lastik fabrikası olmamızın da bize verdiği bilgi birikimi, tecrübe ve güçle Türkiye’yi daima uzun vadeli analizlerle anlamaya çalışıyoruz. Biz Türkiye’ye uzun vadeli yatırımlar yapan tüm yatırımcıların kazançlı çıkacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda stratejik planlar yapıyor ve çalışmalarımızı hayata geçiriyoruz. Bunun en somut göstergesi de Prometeon’un Türkiye’deki faaliyetlerine başladığı günden itibaren istikrarlı bir şekilde büyümesi ve yatırımlarına devam etmesidir. Türkiye’nin Ar-Ge gücünü destekleyen bu yeni yatırımımız, A’dan Z’ye Türk mühendislerce yaratılan teknoloji ve mühendisliğimizin global arenada rekabeti hepimizi gururlandırıyor” dedi.

Yeni Ar-Ge Merkezi, Prometeon’un gelecek hedeflerinde çok daha önemli bir rol oynayacak

Kocaeli fabrikasındaki Ar-Ge Merkezi yatırımının Türkiye’nin rolü için oldukça kritik olduğunu vurgulayan Prometeon Tyre Group Global CTO’su Alexandre Bregantim şunları söyledi: “Prometeon Tyre Group olarak, Türkiye’ye 2023 yılına kadar 160 milyon dolar yatırım yapmak üzere yola çıktık. Kocaeli’deki fabrikamızı grubumuzun en büyük ticari lastik üretim merkezine dönüştürdük. Üretim kapasitemizi 1,5 milyon adete çıkardık. Üstelik Türkiye, grubun en gelişmiş teknolojiye sahip fabrikası olarak Prometeon’un en premium pazarları olan Avrupa ve Türkiye için üretimde başrolü üstleniyor.

Prometeon Tyre Group olarak ciromuzun yaklaşık %3’ünü inovasyon yatırımlarına harcıyoruz. Köklü bir geçmişe sahip olduğumuz Türkiye’ye olan güvenimiz sonucu Ar-Ge merkezimize çok ciddi bir yatırım yaptık. Böylece Ar-Ge merkezimiz grubun gurur kaynağı olan Prometeon teknolojisinde kritik bir role sahip olacak.

Sürdürülebilirliği her zaman gündeminde tutan ve bunu inovatif çözümlerle destekleyen bir grup olarak Prometeon Türkiye Ar-Ge Merkezi’nde yakıt tüketimini ve CO2 emisyonlarını azaltan yeni lastik teknolojileri geliştirmek için çalışıyoruz. Bugün %100 sürdürülebilir materyallerle üretim için hammadde tüketimini, sanal modelleme ile de test ürünü sayısını azaltma, ömrünü tamamlamış olan lastiği hammadde olarak geri dönüştürme, ayrıca fosil ve yenilenebilir materyaller kullanımına yönelik geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca gelecek 10 yıldaki araçlar, hidrojen ve elektrikli motorlar için orijinal ekipman üreticisi olan ağır vasıta ve şehir içi otobüs üreticileri ile ortak çalışmalar yürütüyoruz.”

İstihdamın yanı sıra Kocaeli’de geliştirilen prototip ve patent sayısı da artırılacak

1960 yılında Türkiye’nin ilk lastik fabrikası olan ve pek çok ilkle faaliyetlerini sürdüren Kocaeli fabrikasında 15 milyon dolarlık Prometeon Ar-Ge Merkezi yatırımı tamamlandı. Bu yatırımla Türkiye’nin Prometeon Grubu’ndaki rolü daha da önem kazanıyor. Şirketin, Türkiye’de cirodan Ar-Ge çalışmalarına ayırdığı pay yükselirken, endüstriyel ve ticari lastiklerin Ar-Ge’si Türk mühendislerine emanet ediliyor. Yatırımla birlikte Türkiye’deki Ar-Ge ekibi yaklaşık 100 kişiye yükselirken Ar-Ge Merkezi’nde geliştirilen prototip ve patent sayısı da artacak.

 

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lojistik

Orta Koridor: Küresel Ticaretin Yeni Güzergâhı ve Türkiye’nin Kritik Rolü

Son yıllarda küresel ticaretin dengeleri, jeopolitik olaylar ve çevresel baskılar nedeniyle sarsılıyor. Avrupa ile Asya arasındaki ana ticaret rotaları olan Süveyş Kanalı ve Kuzey Koridor, artan riskler ve maliyetlerle mücadele ediyor. Bu durum, dikkatleri daha güvenli, hızlı ve ekonomik bir alternatif olan Orta Koridor‘a çeviriyor. Türkiye, bu stratejik hattın en kritik halkası olarak ön plana çıkıyor. Lanes Lojistik Operasyon Direktörü Ali Demircan, Orta Koridor’un küresel ticaretin geleceğini nasıl şekillendirdiğini ve Türkiye için sunduğu fırsatları değerlendirdi.

Jeopolitik Değişimler ve Yeni Rota İhtiyacı

 

Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya üzerinden geçen Kuzey Koridor’u neredeyse devre dışı bıraktı. Aynı zamanda, deniz taşımacılığının ana arterlerinden biri olan Süveyş Kanalı’ndaki belirsizlikler ve AB’nin getirdiği yüksek karbon vergileri, denizyolunu daha az cazip bir seçenek haline getirdi. Bu sorunlar, tedarik zincirlerini daha esnek ve güvenilir hale getirme ihtiyacını doğurdu.

Çin’den başlayıp Orta Asya üzerinden Hazar Denizi’ni geçerek Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya uzanan Orta Koridor, bu ihtiyaca en güçlü yanıtı veriyor. Ali Demircan, bu rotanın sadece malların taşınmasını hızlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’yi uluslararası bir lojistik merkezi konumuna yükselttiğini belirtiyor. “Türkiye artık sadece bir geçiş ülkesi değil, ticaretin akışını yöneten bir aktör haline geliyor,” diyor Demircan.

Zaman, Maliyet ve Çevre Açısından Avantajlar

 

Orta Koridor’un en büyük çekim noktalarından biri, sunduğu somut avantajlardır:

  • Zaman Tasarrufu: Denizyoluyla ayları bulan teslimat süreleri, Orta Koridor’un demiryolu ağı sayesinde 20 günden daha az bir süreye düşüyor. Bu, özellikle zaman hassasiyeti olan sektörler için devrim niteliğinde.
  • Ekonomik Rekabetçilik: Yükselen yakıt ve operasyonel maliyetler, deniz taşımacılığını zorlarken, demiryolu daha düşük ve öngörülebilir navlun fiyatları sunuyor.
  • Sürdürülebilirlik: Avrupa Birliği’nin sıkılaşan çevre düzenlemeleri karşısında, demiryolu taşımacılığı karayoluna kıyasla çok daha düşük karbon ayak izine sahip. Bu da şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyor.

Türkiye’nin Dijitalleşme Hamlesi

 

Orta Koridor’un tam potansiyeline ulaşması için fiziki altyapı yatırımlarının yanı sıra dijital entegrasyon da büyük önem taşıyor. Türkiye, gümrük süreçlerini kolaylaştıran dijital çözümler, blokzincir tabanlı güvenli belge yönetimi ve gerçek zamanlı yük takip sistemleri ile bu hattın verimliliğini artırmayı hedefliyor.

Bu dijital hamleler, Türkiye’yi sadece bir transit noktası olmaktan çıkarıp, küresel ticaretin en önemli veri ve bilgi akış merkezlerinden biri haline getiriyor. Kısacası, Orta Koridor sadece bir demiryolu hattı değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğe yönelik stratejik bir lojistik yatırımı ve bölgedeki konumunu pekiştiren güçlü bir araç olarak öne çıkıyor.

Continue Reading

Blog

Kâmil Koç, 100. yılına Mercedes-Benz Türk otobüsleriyle ilerliyor

Türkiye’nin en çok tercih edilen lider seyahat markası Kâmil Koç, 100. yılına yaklaşırken yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Global iş ortağı Flix’in desteğiyle filosuna güçlendirmeye devam eden Kâmil Koç, yolcularına eşsiz bir seyahat deneyimi sunmak amacıyla araç filosuna 20 adet Mercedes-Benz Türk Tourismo 16 2+1 model otobüs kattı. Kâmil Koç, üstün donanım ve konfor özellikleriyle seyahatin vazgeçilmezi olan yeni son model otobüsleri Ankara’da düzenlenen bir törenle teslim aldı.

Bir asra yaklaşan köklü geçmişiyle seyahat sektöründe Türk halkının ilk tercihi olan Kâmil Koç, sektördeki öncülüğünü yalnızca geniş hizmet ağıyla değil, aynı zamanda araç filosundaki kalite ve teknoloji seviyesiyle de sürdürüyor. Global iş ortağı Flix’ten aldığı güçle hizmet kalitesini Türkiye’nin dört bir yanına taşımaya devam eden Kâmil Koç, bu kez yolculukların vazgeçilmez markası Mercedes-Benz Türk’ün yıldızına yatırım yaptı. Firma, yeni araç yatırımı kapsamında, filosunu toplam 20 adet Tourismo 16 2+1 model araçla güçlendirdi.

Kâmil Koç, Mercedes-Benz Türk Koluman Bayisi aracılığıyla satın aldığı toplam yeni otobüsleri Ankara’da düzenlenen törenle teslim aldı. Törene Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. Genel Müdürü ve CEO’su Çağatay Kepek, İcra Kurulu Üyesi ve Operasyon Direktörü Mehmet Türkyılmaz, Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy, Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Türkay Saltık, Otobüs Grup Satış Müdürü Fevzi Kaplan ile her şirketten yönetici ve çalışanlar katıldı.

“Eşsiz bir seyahat deneyimi için Mercedes-Benz Türk’e yatırım yaptık”

Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. Genel Müdürü ve CEO’su Çağatay Kepek, hizmet kalitelerini Türkiye’nin her yerine taşımak için çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Kâmil Koç olarak 100. yıl hedeflerimiz doğrultusunda yolcu memnuniyetini ön planda tutarak, konforlu ve kaliteli seyahat deneyimine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bir taraftan yeni iş birlikleriyle hizmet kalitemizi ülkemizin dört bir yanına taşırken, diğer yandan da filomuzu en son teknolojiyle donatılmış araçlarla yenileyerek yolcularımıza benzersiz bir seyahat deneyimi sunmaya gayret ediyoruz. Bugün de bu yaklaşım doğrultusundan sektörünün küresel markası Mercedes-Benz Türk otobüsleriyle bu yatırımlarımıza bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Mercedes-Benz Türk, yolcu ve kaptan memnuniyetini odağına alan teknolojileriyle küresel ölçekte fark yaratan bir marka. Özellikle yolculukların vazgeçilmezi haline gelen ve bugün filomuza kattığımız yeni Tourismo modeli; yolcu konforunu, dayanıklılığı ve sürüş teknolojilerini bir arada sunan özellikleriyle seyahat sektörünün ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt veriyor. Yeni otobüslerimizin, yolcularımıza sunduğumuz yüksek hizmet standartlarımızı daha da ileriye taşımamızda bize önemli katkılar yapacağına inanıyoruz. Filomuza değer katan yeni yıldızlarımızın markamıza ve tüm yolcularımıza hayırlı olmasını dileriz.”

“Kâmil Koç ile iş ortaklığımız güçlenerek sürüyor”

Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy da konuşmasında şunları kaydetti:

“Mercedes-Benz Türk olarak, müşterilerimizin, kaptanlarımızın beklentilerini ürünlerimize yansıtmak için çalışıyoruz. Kâmil Koç ile geçmişten bugüne uzanan iş ortaklığımız, bu anlayışın güzel bir örneğidir. Markamıza duydukları güven ve iş ortaklığımıza verdikleri değer için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum. Biz her zaman neleri daha iyi yapabiliriz, her geçen gün kendimizi nasıl daha ileriye taşıyabiliriz ve araçlarımızla kaptanlarımıza, müşterilerimize, yolcularımıza nasıl daha iyi hizmet sunabilirizin çabası içerisinde oluyoruz. Bugün teslimatını gerçekleştirdiğimiz 20 adet Tourismo 16 2+1 model otobüsümüz, şehirler arası yolcu taşımacılığında yüksek konfor, güvenlik ve işletme verimliliği gibi önemli kriterleri üst düzeyde karşılayacak şekilde üretildi. Bu araçların, Kâmil Koç’un hizmet kalitesine ve müşteri memnuniyeti vizyonuna katkı sunacağına yürekten inanıyorum.”

“Sektörde değer üretiyor, bu değerler ile yolumuza devam ediyoruz.”

Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Türkay Saltık ise şöyle konuştu:

“Mercedes-Benz Türk’ün yetkili bayisi Koluman Motorlu Araçlar olarak, güçlü mirasımız, yenilikçi yaklaşımımız ve müşteri odaklı iş modelimizle müşterilerimizin daima yanında olmaya devam ediyoruz.  Bugün Kâmil Koç firmasına 20 adet Mercedes-Benz Tourismo 16 2+1 model otobüsün teslimatını gerçekleştirmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Sektörde değer üretiyor, bu değerler ile yolumuza devam ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bu önemli teslimatta bunun altını bir kez daha çiziyor, Türkiye’nin her bölgesinde seyahat eden yolculara hizmet kalitesini ulaştıran kıymetli iş ortağımız Kâmil Koç’a yeni araçlarının hayırlı olmasını diliyorum.”

Continue Reading

Blog

Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması  Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”

 

Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.

 

Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı

Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.

Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor

2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.

Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı

İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.

Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça

Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.