Son zamanlarda ,Yürürlükteki yasal düzenlemeleri ve ilgili Danıştay ve İstanbul BİM Daire kararlarını tanımaz şekilde işleviz / etkisiz kılma çabalarınız gözlemlenmektedir. 26 05 2021 tarihinde bir duyurunuz elimiz ulaşmıştır burada şirketimize ait bir mahkeme kararı emsal gösterilmektedir.. Haliyle yönetiminize uyarı yapmak zaruri olmuştur ;
Elden ele dolandırdığınız mahkeme kararındaki olaylar 2009 yılında cereyan etmiş, Nisan 2013 yılında sonuçlanmıştır. Karar gerekçesinde 6762 Sayılı mülga eski TTK hükümlerine dayanılmış buna göre gümrüklü sahada yük tesliminde Gümrük İdaresi yetkisizdir ( ! ),Gümrük İdaresi antrepoculuktan çekilmiş bu iş limanlara bırakılmış ( ! ) Liman işletmesi taşıyanın ifa yardımcısıdır, yükü kime ver der ise işletme o şahsa verir ( ! ) denilmiştir…
Elbette mesnedi olmayan bu gerekçe ile yükün yasal yollardan teslim alınması ortadan kalktığı için HMK 46 uyarınca Hazineye ve hakime rücu edilmek üzere tazminat davası açılmış , verdiği kararın gerekçesine göre gümrük ambarındaki malın GÜMÜK BELGELERİ olmaksınız, GÜMRÜK İDARESİNDEN bağımsız taşıyan kime teslim et derse o şahsa teslim edilirse bu usulsüz ( söz gelimi kaçakçılık ) teşkil eder ve bu gerekçe usulsüzlüğü meşru kılmaktadır vs dediğimizde Sayın Hakim hatasını anlamış ve dosyaya beyanında “ yük gümrüklü ise GÜMRÜK İDARESİ ( gümrük işlemlerinden sonra ) yükü teslim eder “ demiş buna göre elinizdeki kararın gerekçesini ortadan kaldırmıştır …
Zaten 10 sene evvelki o karar Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği haricinde bile sadece bugün yürürlükteki 6102 Sayılı TTK 1178 3 ( c ) madde karşısında geçersizdir ;
) 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Taşıyanın Sorumluluğu ve Hakları başlıklı maddesini ( MADDE 1178- (3 ) c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır. ) (Burada söz edilen resmi makam GÜMRÜK İDARESİ olup yükü TCGB ve ekindeki orijinal konşimento ve resmi teslim belgesi T.C Çıkış Kontrol Fişi ( ambar çıkış fişi ) ile teslim eder
Yönetmeliğin 79.No ekindeki taahhütname karşılığında gümrük idaresinden alındığı, idareye bağlı alt birim olduğunu,
Bu bağlamda Gümrük Kanunu, Yönetmeliğine uymayı , 11 madde 2 fıkrasına göre “ Keza, buralara eşya konulması, çıkarılması veya sayılması, ölçülmesi gibi sair işlemlere ait formaliteleri de Gümrük Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde yerine getirmeyi,” taahhüt etmiş olup ,
Acentelerin herhangi bir üst norma ( Kanun ,Yönetmelik vb gibi ) dayalı olmayan kendi keyfiyetlerince düzenledikleri hukuken geçersiz , lüzumsuz , itibar edilemeyecek bir takım belgelere imza attırılıp güya eşyayı teslim ediyormuş gibi yersiz uydurma formalitelerinin yasa dışı olduğu aşikardır .
Esasen eşyanın teslimi başka ordino daha başka amaçları barındırmaktadır ; Eşyanın teslimi için yasal düzenlemeler var iken 22 sene evvel kaldırılan ordino 10 sene evvel Yük Teslim Talimat Formu adıyla yeniden ortaya çıkmıştır. Ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2016/2991 E. 2018/5551 K.ile düzenlendiği tarihten geçerli olmak üzere iptal edilmiştir. ordinoya ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı yargı kararlarıyla da kesindir.
Ordino parasal bir meseledir: Bilindiği gibi ordino lobisi buna lokaller ( ! ) adını vermekte olup bu işlerin gümrük işlemleri ve eşyanın teslimi ile hiçbir ilişkisi yoktur . Uygulamada ise ordino sanki gümrük işlemlerinin bir parçası ve yanıltıcı şekilde eşyanın teslim edilmesi için gerekli bir belge gibi algılatılmaktadır. Bu husus yargı kararları ve gerekçelerinde ortaya konulduğu gibi İzmir Ekonomi Üniversitesince Lojistik , Taşımacılık ve Deniz Hukuku alanlarında tarafsız bağımsız uzman 3 Prof. Dr. 5 Doç. Dr. düzeyinde 8 akademisyenden oluşan bir bilim ekibine inceletmiş , ilgili ulusal kanun , yönetmelik , tebliğ ve İNCOTERMS ile kapsamında yasal bir dayanağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Taşıyanın veya acentesinin yük sahibinden bir alacağı var ise , bunu tahsil etmesi için ordinoyu dayatmasına gerek yoktur , temel e -faturasını düzenler sistemden iletir karşı taraf bankaya talimat verir çok kısa sürede alacağı ihtilaflı değilse parasını alır. Taşıyan firma ile taşıtan firma arasında navlun ücreti ödemesi konusunda bir ihtilaf yaşanması halinde taraflar arasındaki navlun sözleşmesi uyarınca taşıyan firma taleplerini taşıtana veya gönderilene yöneltebilecektir.
Nitekim 4458 Sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra, önceki kanunda ibrazı istenen ordino kaldırılınca, Gümrük İdaresi 09.03.2000 tarihli tasarruflu yazısında “ …Ordino ise, konişmento veya yük senetlerine göre düzenlenen bir belgedir ve taşıma senetlerinde yer alan tüm bilgileri ihtiva etmektedir. Hukuki açıdan bakıldığında eşyanın mülkiyetinin devri yani teslimi için taşıma senedinin gümrük idaresine ibrazı yeterlidir. Zira, taşıma senedinde eşyanın göndereni ve gönderileni bellidir, bu senetle eşyanın alıcıya teslim edileceği garanti altına alınmıştır. Kaldı ki ordino ile ilgili ne Türk Ticaret Kanununda ne de Gümrük Kanununda bir hüküm bulunmamakta ve hukuki açıdan bir değer taşımamaktadır. Ordino, işlemlerin bir aşamadan diğer bir aşamaya geçerken, önceki aşamaların tamamlanıp tamamlanmadığının kontrolünü sağlamak amacıyla yürürlüğe konulmuş bir belge iken, zaman içinde bu belgeye taşıyıcılar tarafından farklı fonksiyonlar yüklenmiştir. Oysa bu kontrol taşıma senedi ile de sağlanabilir ki, özellikle gümrük işlemlerinin bilgisayar ortamında yapılacağı idarelerde iş akımları BİLGE sistemi tarafından kontrol edilebileceğinden, ordino bu yönüyle de anlamını yitirmektedir.
….Gümrük mevzuatımızı uyarlamakla yükümlü olduğumuz hiçbir Avrupa Birliği ülkesinde ordino gibi bir belge kullanılmadığı hususu da dikkate alındığında gerek Türk Ticaret Kanununda gerekse Gümrük Kanununda yer almayan bu belgenin kaldırılmasında gümrük mevzuatı açısından bir sakınca bulunmamaktadır.” Denilmiştir.
YARGI KARARLARI ;
**Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 17.12.2018 Tarihli 2016/2991 E. 2018/5551 K. Sayılı karar ile : “‘Olayda, Gümrük Müsteşarlığınca, Türkiye – AB Ortaklık Konseyi’nin 1/95 Sayılı kararı gereğince gümrük işlemlerini basitleştirmek ve gümrük mevzuatını AB gümrük mevzuatı ile uyumlu hale getirmek amacıyla hazırlanan Gümrük Kanunu ile, gümrük işlemlerinde kullanılan belge sayısının azaltılmasının amaçlandığı, mevzuatta ordino gibi bir belgeye yer verilmediği, gümrük idarelerinde ordino yerine taşıma senedinin alıcı nüshası üzerinden işlem yapılmakta olduğu, geçici depolama yeri veya antrepolara konulan yüklerin alıcılarına tesliminde tanzim edilmesi öngörülen yük teslim talimat formu uygulamasının gümrük mevzuatına aykırı olduğu yönünde görüş beyan edildiği görülmektedir. … Yukarıda anılan düzenlemelerle, gümrüklü saha içerisinde mal teslimine ilişkin düzenlemeler yapma ve/veya kural koyma, istenecek belgeleri belirlemek, eşyayı ilgilisine teslim etme yetkisi açıkça Gümrük Müsteşarlığı’na verilmiş ve hatta Gümrük Yönetmeliği’nin 559. maddesi ile, Yönetmelikte öngörülmeyen sorunların ortaya çıkması halinde bunları inceleyerek sonuçlandırmaya da Müsteşarlık’ın yetkili olduğu açıkça düzenlenmiştir… Ayrıca; deniz yoluyla ithal edilerek geçici depo veya antrepoya konulan eşyanın teslimi sırasında ibraz edilmesi gereken belgelerin belirlenmesi konusunda 491 sayılı Kanun Hükmün de Kararname ile davalı idareye verilmiş bir yetki de bulunmamaktadır. Bu nedenle; davalı idarece, Gümrük Yönetmeliğinde taşıyanın sorumluluğunu gözeten ve pratikte yaşanan sorunları çözecek bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle yetki alanı dışında düzenleme yapılmasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır… “ denilerek, Deniz Ticaret Genel Müdürlüğünün yetki alanı dışında düzenleme yaptığı tespiti ile ordinonun temelini oluşturan idari işlemin iptaline karar verilmiştir . Böylelikle uygulamada taşıyan firmaların haksız olarak talep ettiği belgelerin dayanağı olarak gösterilen Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü tarafından yapılan Yük Teslim Formu düzenlenmesi gerektiğine dair düzenlemenin hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına rağmen gümrük idareleri salt taşıyan firmaların beyanları doğrultusunda hareket etmeye devam ederek alıcıların eşya teslim talepleri sırasında ordino, yük teslim formu gibi haksız belgelerin Geçici Depolama İşletmelerine sunulması istenmekte olup işbu durum açıkça kanuna ve yerleşik içtihatlara aykırıdır.
İlgili kararın akabinde de idarenin Karar Düzeltme başvurusu reddedilerek ; Danıştay İDDK 2019/2250 Esas, 2020 /812 K. Sayılı karar) buna bağlı olarak düzenlemenin geriye yönelik 17.05.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iptali kararı kesinleşmiştir. Yasa gereği, Denizcilik Genel Müdürlüğü 24.07.2020 tarihli 41015 Sayılı yazısı ile 17.05.2011 tarih ve 14765 Sayılı Yük Teslim Talimat Uygulamasının mahkeme kararı ile KALDIRILMIŞ OLDUĞUNU başta Liman Başkanlığı, işletmelere ve tüm ilgililere DUYURMUŞTUR. Bu yönde Ticaret Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Gn. Müd. tarafından 31.08.2020 tarihinde duyuru yapılmıştır .
Böylelikle uygulamada taşıyan firmaların haksız olarak talep ettiği belgelerin dayanağı olarak gösterilen Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü tarafından yapılan Yük Teslim Formu düzenlenmesi gerektiğine dair düzenlemenin hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına rağmen gümrük idareleri salt taşıyan firmaların beyanları doğrultusunda hareket etmeye devam ederek alıcıların eşya teslim talepleri sırasında ordino, yük teslim formu gibi haksız belgelerin Geçici Depolama İşletmelerine sunulması istenmekte olup işbu durum açıkça kanuna ve yerleşik içtihatlara aykırıdır.
**Danıştay 10. Dairesinin 12.11.2020 tarihli 2020 /4485 Esas – 2020/4828 Karar Sayılı kararı ile: “… Yukarıda anılan düzenlemelerle, gümrüklü saha içerisinde mal teslimine ilişkin düzenlemeler yapma ve/veya kural koyma, istenecek belgeleri belirlemek, eşyayı ilgilisine teslim etme yetkisi açıkça Gümrük Müsteşarlığı’na verilmiş ve hatta Gümrük Yönetmeliği’nin 559. maddesi ile, Yönetmelikte öngörülmeyen sorunların ortaya çıkması halinde bunları inceleyerek sonuçlandırmaya da Müsteşarlık’ın yetkili olduğu açıkça düzenlenmiştir.”denilmiş ve yük teslim talimat formu ( ordino ) uygulamasının hukuka uyarsız olduğu GÜMRÜKLÜ EŞYANIN TESLİMİNDE GÜMRÜK İDARESİNİN YETKİLİ OLDUĞU tespit olunarak Yük Teslim Talimat Form düzenlemesinin İPTALİNE karar verilmiştir .Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü tarafından yük teslim talimat formu için konişmento başına 150 TL tavan ücret belirlenmesine ve tavan ücretin her takvim yılı başında bir önceki yılın tüketici fiyat endeksi oranında artacak şekilde uygulanmasına yönelik olarak çıkarılan 03/01/2018 tarih ve 2018/1 sayılı genelgenin iptali için şirketimizin açtığı dava Danıştay 10. Dairesi 12 Kasım 2020 tarihli iki kararla (2018/2041 Esas ve 2020/4825) söz konusu genelgeyi, yine aynı gerekçe ile iptal etmiştir
** Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü tarafından yük teslim talimat formu için konişmento başına 150 TL tavan ücret belirlenmesine ve tavan ücretin her takvim yılı başında bir önceki yılın tüketici fiyat endeksi oranında artacak şekilde uygulanmasına yönelik olarak çıkarılan 03/01/2018 tarih ve 2018/1 sayılı genelgenin iptali açtığı dava açmış ve Danıştay 10. Dairesi 12 Kasım 2020 tarihli iki kararla (2018/2041 Esas ve 2020/4825) söz konusu genelgeyi, yine aynı gerekçe ile iptal etmiştir
**İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdari Dava Dairesi 2020/2247 E. 2021/56 K. sayılı karar ile “… Belirtilen maddi ve hukuki durum karşısında davacının gümrük yükümlülüklerini yerine getirip, ekinde fatura ve konşimento sunduğu gümrük giriş beyannamesinin davalı tarafından tescili sonrasında, yine davalı idarenin düzenlediği çıkış kontrol fişine konu eşyanın, taşıyıcının onaylaması gerektiği belirtilen ‘’yük teslim formu ‘’ olmadığından bahisle teslim edilmemesi hukuka aykırı olup, davacının eşyanın teslim edilmemesinden kaynaklanan ve kanıtlanan gerçek zararından davalı idarenin sorumlu tutulması gerektiği açıktır… “ denilerek, alıcı tarafından gümrük yükümlülüklerinin yerine getirilmesine, nihayetinde ilgili gümrük idaresinin düzenlediği çıkış kontrol fişine konu eşyanın Geçici Depolama İşletmeleri tarafından taşıyanın onaylaması gerektiği belirtilen “ yük teslim formu” olmadığından bahisle taşımaya konu eşyaların alıcısına teslim edilmemesinin hukuka aykırılığı tespit edilmiştir. Yine aynı karar ile ithalatçı firmanın taşımaya konu eşyaların teslim edilmemesinden kaynaklanan ve kanıtlanan gerçek zararından ilgili gümrük idaresinin sorumlu olacağı belirtilmiştir. Geçici depolama işletmelerinin gümrük işlemleri sırasında hukuka aykırı sergiledikleri tutumlar gereği gümrük idarelerinin sorumluluğu doğduğunun tespitinden de geçici depolama işletmelerinin ordino taleplerinin haksız olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç ;
Gerçekte acenteler güya bir alacağı var ve ödenmemiş ve tahsil edememe endişesi ile işletmeyi eşyayı teslim etmemesi yönünde usulsüzlüğe teşvik ediyor. Yaptığının farkında ama hukuki ve idari çaresizlik içinde “ uzman görüşü “ altında duyurular yapmakta, ithal eşyanın tesliminde herhangi bir yetkisi bulunmayan UTİKAD adlı bir dernek ( şimdi VDAD da dahil oldu ) tarafından da referans olarak kullanılıp kamu ve özel tüm ilgilileri yanıltıcı ve yasaya aykırı davranmaya özendirici mahiyet taşımaktadır ( Bkz Utikad 13 10 2020 ve 06 05 2021 tarihli duyuruları ) bu referans görüşlerde ordinonun gümrük işlemlerinin bir aşaması imiş gibi algılatma ile gümrük idaresine yasadışı şekilde paralel bir yapılanma içinde ( bkz Gümrük İdaresinin 09.03.2000 tarihli tasarruflu yazısında “… zaman içinde bu belgeye taşıyıcılar tarafından farklı fonksiyonlar yüklenmiştir.” şeklindeki tespiti çok önemlidir ) bu durum KAMU DÜZENİNE hem de HUKUK GÜVENLİĞİ İLKESİNE AYKIRILIK teşkil eder. Nitekim Gümrük İdaresi 26 04 2021 tarihli tasarruflu yazısı ile hukuksuzluğa azmettirici duyuruların etkisinde kalabilecek kişi ve kurumları uyarmaktadır.
Üyelerinize ve Liman İşletmelerine maksatla yanlış bilgilerle yaptığınız duyuruların hiçbir temeli , yasal dayanağı bulunmadığı yargı kararlarıyla da sabittir . Lakin bu haliyle ilgilileri usulsüz işlem yapmaya , suça teşvik etmekte olduğunuz düşünülmektedir .Liman İşletmelerinin sizin bu kötü niyetlerinize alet olmayacaklarına şüphe duymuyoruz , sonuçta kimse mahkemede , savcılıkta hak etmediği bir ortamda olmak istemez… Derneğinizin de kamusal sorumluluğu bulunmaktadır ithal yük tesliminde yasal düzenlemeleri ve yargı kararlarını tanımamak ,işlevsiz / etkisiz hale getirmeye çalışmak işletmeleri usulsüzlüğe azmettirmek adeta KAPİTİLASYONLARI ( dedelerimizin kanlarıyla , canlarıyla kaldırdığı ) yeniden çağrıştırmak gibi başlı başına idari ve cezai yaptırımları / yargılamayı gerektirir…
Bu sebeple işbu ihtar / bilgilendirme yazımızı bilgilerinize ve gerekeni rica ederiz.
Saygılarımızla