Otomotiv
YENİ RENAULT CAPTUR’UN DÜNYA LANSMANI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Yeni Renault Captur, B segmentinde premium bir SUV dünyası sunmak için donanımı ve yepyeni dış görünümü ile kullanıcılarıyla buluşmak için hazırlanıyor.İçten yanmalı ve hibrit motor seçenekleriyle tanıtılan Yeni Renault Captur, Nisan 2024 itibarıyla tüm Avrupa’da satışa sunulacak.
Yeni Renault Captur, Renault tarafından gerçekleştirilen dijital lansman ile tüm dünyaya tanıtıldı. 10 yıl önce yollara çıkan ve 90 ülkede iki milyondan fazla satan Renault Captur, SUV sınıfının en önemli temsilcileri arasında yer alıyor.
MAİS A.Ş. Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş, “Yaklaşık 10 yıl önce, dünyaya tanıtıldığı ilk günden bu yana B segmentinin ve özellikle de SUV sınıfının en önemli temsilcilerinden olan Renault Captur, yepyeni görünümü ve donanımı ile yollara çıkıyor. Yeni Renault Captur, full hybrid de dâhil olmak üzere beş farklı motor seçeneğiyle sunuluyor. OYAK vizyonu ve desteği ile Türkiye’de başlattığımız elektrifikasyon devrimi ve SUV sınıfındaki yeni atılımımız, Yeni Renault Captur ile devam edecek. Gerçekleştirilen dünya lansmanının ardından Yeni Renault Captur’u E-Tech full hybrid ve içten yanmalı versiyonlarıyla bu yılın üçüncü çeyreğinde kullanıcılarımızla buluşturmayı hedefliyoruz” dedi.
Kompakt dış boyutları ve geniş iç mekânı sayesinde hem şehir içi hem de şehir dışı kullanım için duyulan gereksinimlere aynı derecede uyum sağlayan modüler bir yapıya sahip.
Çok yönlülük, çift renkli gövde ve cömert iç mekân gibi özelliklerini koruyan Yeni Renault Captur; sahip olduğu bu özellikleri yeni ileri teknoloji donanımları ile entegre ediyor. Yeni Esprit Alpine donanım seviyesiyle iç ve dış tasarımda daha zarif ve sportif bir karakter ortaya koyan Yeni Renault Captur’un iç mekânını ise yeni döşemeler ve yeni ekranlar süslüyor. Yeni elektronik mimari, öngörülü hibrit sürüş fonksiyonu ve Seviye 2 otonom sürüş özelliğiyle Aktif Sürüş Yardımcısı da dâhil olmak üzere en güncel sürüş yardımcılarıyla güvenliği yeni seviyelere taşıyor.
Yeni Renault Captur, satışa sunulduğu pazara bağlı olarak 145 BG E-Tech full hybrid versiyonu da dâhil olmak üzere beş motor seçeneğiyle satışa sunulacak. Daha fazla sürüş keyfi ve daha dinamik bir sürüş için şasi ve hidrolik direksiyonu yeniden tasarlanırken, versiyona bağlı olarak sunulan Extended Grip sistemi tüm sürüş koşullarında yol tutuşunu optimize ediyor.
Dış Tasarım: Daha Dinamik Bir Görünüm
Yeni Rafale Grisi renk ve Esprit Alpine donanım seviyesiyle sergilenen Yeni Renault Captur, premium tarzıyla daha atletik bir görünüm ortaya koyuyor. Ön cephesi çok sayıda yansımanın oluşturduğu ışık oyunlarıyla dikkat çekerken; yeni ışık imzası, 14 olası konfigürasyon sunan çift renkli gövdesi ve hem aerodinamiği iyileştiren hem de motor ve frenlerin soğumasını sağlayan hava girişleri, modele estetik bir görünüm kazandırıyor. Donanım seviyesine göre sunulan üç farklı opsiyon ile Yeni Renault Captur’un dış görünümü daha da dikkat çekici hale geliyor.
6 farklı gövde rengi bulunan Yeni Renault Captur için isteğe bağlı olarak çift renk şeması da sunuluyor. Kişiselleştirmeyi daha da ileriye taşıyan opsiyonel Dış Renk Paketi; ön ve arka tampon altı kaplamaları, yan çıtalar ve kapı aynaları için renk seçeneklerini içeriyor. Zengin dış aksesuar çeşitliliği ile yan aydınlatma, basamaklar, çeki demiri, bisiklet taşıyıcısı ve arkadan aydınlatmalı kapı eşikleri dâhil olmak üzere, sipariş üzerine veya satış sonrası bayi üzerinden temin edilebiliyor.
İç Tasarım: Daha Keyifli Bir Sürüş ve Daha Gelişmiş Bir Deneyim
Yeni Renault Captur’un dış görünümünde sahip olduğu üst sınıf tasarım iç mekânına da yansıyor. OpenR Link bilgi-eğlence sistemi ve 10,25 inçe kadar yeni gösterge ekranları ile modelin iç mekânı daha modern bir görünüme kavuşuyor. Tüm donanım seviyelerindeki yeni döşemeler, kalite algısını yukarıya çekiyor. Yeni Esprit Alpine donanım seviyesi çok sayıda sportif tasarım ayrıntısıyla kullanıcıları özel bir sürüş deneyimine davet ediyor. B segmentinde dünyada bir ilk olan Android Automotive 12 sistemi ile günümüzün en gelişmiş araç içi teknolojisini kullanıma sunuyor.
Yeni Renault Captur’da MULTI-SENSE ayarlarına merkezi dokunmatik ekran veya direksiyon üzerindeki düğme üzerinden erişiliyor. Dijital gösterge paneli için dört görünüm, beş widget, hız göstergesi ekranı için 8 renk ve kapı panellerindeki LED ortam aydınlatması şeritleri için 48 renk arasından seçim yapılabiliyor.
Kabin, toplam 24,7 litre saklama alanı ile gelişmiş bir işlevsellik sunuyor. Kızaklı arka koltuk özelliğinin sağladığı 221 mm’lik arka koltuk diz mesafesi ve 616 litre (536 dm3 VDA) bagaj hacmi sınıfının en iyi değerini sunuyor. Ayrıca arka koltuk sırası tamamen ileri itildiğinde 132 litre (114 dm3 VDA) ek bagaj hacmi oluşuyor.
Çok Enerjili Motor Çeşitleri
Yeni Renault Captur, modern ve verimli güç-aktarma sistemleriyle şehirde, otoyolda veya şehirlerarası yollarda keyifli bir sürüş deneyimi sağlıyor. 145 HP gücündeki E-Tech full hybrid motoru, 105 gr/km ile yakıt verimliliği ve CO2 emisyonu açısından en yüksek standartları karşılıyor. Ayrıca şehir içinde şarj stresi olmadan tam elektrikli bir otomobil kadar sessiz bir sürüş tecrübesi yaşatıyor. Ayrıca tam hibrit güç-aktarma sistemleri ile sadece 18 inç jantlarla isteğe bağlı olarak sunulan Extended Grip sayesinde tutuş her tülü yol koşulunda optimize edilebiliyor.
MULTI-SENSE ve Extended Grip ile Farklı Sürüş Modları
Merkezi ekrandan erişilebilen MULTI-SENSE; ECO, SPORT, COMFORT ve MYSENSE olmak üzere dört sürüş modunu içeriyor. Direksiyon sertliği ve motor tepkisi olmak üzere sürüş karakteri ile birlikte iç aydınlatma ve gösterge ekranının rengi her mod için değişiyor.
Güvenlik ve Sürüş Yardımları: En İyi Aktif ve Pasif Güvenlik Seviyesi
Yeni Renault Captur, sahip olduğu ileri teknolojilerle pasif ve aktif güvenlik açısından fark yaratıyor. Güvenlik, sürüş ve park olmak üzere üç kategoriye ayrılan 28 adet yeni nesil sürüş yardımcısı (ADAS) içeriyor. Ayrıca Güvenlik Koçu, daha dikkatli sürüş için kişiselleştirilmiş tavsiyeler sağlıyor.
Otomotiv
Tesla Mobil Container Store, ilk kez Türkiye’de Akbatı’da

Türkiye’nin ilk Tesla Mobil Container Store mağazasına ev sahipliği yapıyor. 31 Aralık tarihine kadar ziyaretçiler, Tesla’nın elektrikli araçlarını yakından inceleyip test sürüşleriyle deneyimleme şansı bulacak.
AVM 14’üncü yılını kutlarken otomobil tutkunlarını heyecanlandıracak özel bir deneyime ev sahipliği yapıyor. 5 Eylül – 31 Aralık tarihleri arasında Türkiye’nin ilk Tesla Mobil Container Store mağazası Akbatı’da konumlanacak. Bu yenilikçi mağaza konsepti, Tesla’nın elektrikli otomobillerini yakından tanımak ve test sürüşü yapmak isteyen ziyaretçiler için eşsiz bir fırsat sunuyor.
Özel olarak tasarlanan container store’da, markanın elektrikli araçları ve yenilikçi teknolojileri sergilenecek. Ziyaretçiler, uzman ekiplerden bilgi almanın yanı sıra test sürüşleriyle Tesla sürüş deneyimini doğrudan yaşayabilecek.
Bu yıl dönümünde Tesla iş birliğiyle hayata geçirilen proje, Akbatı’nın otomotiv dünyasına açtığı yepyeni bir pencere olarak öne çıkıyor. Tesla Mobil Container Store ise yıl sonuna kadar Akbatı’da ziyaretçilerini bekliyor.
Otomotiv
Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı

Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.
Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.
Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk
Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.
Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.
Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.
Sınırları Zorlayan Verimlilik
Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.
Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.
Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.
Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart
Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.
Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri
PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.
Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim
Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.
Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri
Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.
Otomotiv
Yeni BMW iX3 ve MINI JCW , IAA Mobility 2025’te Tanıtılacak

BMW, MINI ve BMW Motorrad markalarının üreticisi BMW Group, 9 – 14 Eylül tarihleri arasında Münih’te düzenlenecek IAA Mobility fuarında elektrifikasyon, dijitalleşme ve döngüsel ekonomi temalarını öne çıkartacak. Otomobil tutkunlarının merakla beklediği fuarda BMW, Neue Klasse’nin ilk seri üretim modeli olan Yeni BMW iX3’ü tanıtacak; MINI ise Deus Ex Machina iş birliğiyle geliştirdiği iki özel John Cooper Works konsept modelini sahneye çıkaracak. Sürdürülebilirlik, fuarın ana odağını oluştururken elektrikli güç üniteleri, ikincil materyal kullanımı ve verimlilik odaklı tasarımlar BMW Group’un çevre dostu mobilite vizyonunu vurgulayacak.
Yeni BMW iX3: Neue Klasse ile Geleceğin Tamamen Elektrikli SAV’ı
BMW’de yeni bir dönemin başlangıcı olan Neue Klasse’nin ilk temsilcisi Yeni BMW iX3, sürüş deneyimi, tasarım ve teknolojide tüm ürün yelpazesine ilham olacak tamamen elektrikli bir SAV (Sport Activity Vehicle) olarak yollara çıkıyor.
BMW Group Yönetim Kurulu Başkanı Oliver Zipse yaptığı değerlendirmede Neue Klasse’nin BMW Group’un geleceğe yönelik en büyük ve en iddialı projesi olduğunu belirterek; “Bu projeyle birlikte sadece yeni bir otomobil neslini değil, aynı zamanda tamamen yeni bir teknoloji platformunu hayata geçiriyoruz. Elektrifikasyon, dijitalleşme ve döngüsel ekonomi alanlarında attığımız adımlar, sektörümüzde çıtayı yeniden belirleyecek. Yeni BMW iX3, bu vizyonun ilk somut örneği olarak yalnızca modern tasarımı ve etkileyici sürüş dinamikleriyle değil, aynı zamanda sürdürülebilir üretim anlayışıyla da fark yaratıyor. Müşterilerimize daha verimli, daha bağlantılı ve daha çevre dostu bir mobilite deneyimi sunarken, aynı zamanda BMW markasının köklü değerlerini geleceğe taşıyoruz. Neue Klasse ile BMW, bir çağın kapanıp yeni bir çağın başladığı noktada duruyor. Yeni BMW iX3’ün, bu yolculuğun başlangıç işareti ve bizi daha da ileriye taşıyacak güçlü bir dönüm noktası olduğuna inanıyoruz.” dedi.
- Neue Klasse ile Yeni BMW iX3: Geleceğe Açılan Kapı
Altıncı nesil BMW eDrive teknolojisiyle donatılan otomobil, 108,7 kWh’lik silindirik hücreli batarya sayesinde 805 kilometreye (WLTP) kadar menzil sunuyor. 400 kW ultra hızlı şarj kapasitesiyle 10 dakikada 372 kilometreye kadar menzil sağlanırken, çift yönlü şarj (V2L, V2H, V2G) özelliği aracı mobil bir güç bankasına dönüştürüyor. Yeni BMW iX3 50 xDrive versiyonu, 345 kW/469 hp güç ve 645 Nm tork ile 0-100 km/s hızlanmayı 4,9 saniyede tamamlıyor. Elektrikli motorlar (arkada EESM, önde ASM), enerji kayıplarını yüzde 40 azaltarak verimliliği artırıyor.
Aracın “dört süperbeyin” elektronik mimarisi, dört yüksek performanslı bilgisayar üzerinden 20 kat daha yüksek işlem gücü sunuyor. Bu yapı, zonal elektrik mimarisiyle kablo karmaşasını azaltarak yazılım tanımlı araç konseptini temel alıyor. Heart of Joy sistemi, sürüş dinamiklerini elektrikli mükemmelliğe taşırken, Soft Stop teknolojisi günlük frenlerin yüzde 98’ini rejeneratif enerjiyle gerçekleştirerek en yumuşak duruşu sağlıyor. Otonom sürüş için yeni Otoyol & Şehir Asistanı, Park Asistanı ve dünyada ilk kez sunulan simbiyotik frenler, konfor ve güvenliği artırıyor.
- Heart of Joy: Saf Sürüş Keyfi Yeni Bir Boyuta Taşınıyor
Neue Klasse’nin yenilikçi elektronik mimarisinde yer alan dört “süperbeyin”den biri olan Heart of Joy, aktarma organları ve sürüş dinamiklerini kusursuzca yöneten yüksek performanslı bir kontrol ünitesi olarak öne çıkıyor. Bu ileri teknoloji ünite; aktarma sistemi, frenler, enerji geri kazanımı ve direksiyon fonksiyonlarını koordine ederek, geleneksel kontrol birimlerinden on kat daha hızlı işlem kapasitesi sunuyor.
Heart of Joy’un üstün çekiş kabiliyeti ve BMW tarihindeki en yumuşak duruşu sağlayan eşsiz Soft Stop işlevi, aktarma organları, fren sistemi ve enerji geri kazanımının entegre yönetimiyle Yeni BMW iX3’ün verimliliğini zirveye taşıyor. Günlük sürüşte gerçekleştirilen frenleme manevralarının %98’i, sürtünmeli frenlere ihtiyaç duyulmadan yalnızca enerji geri kazanımıyla tamamlanıyor.
Bununla birlikte, Yeni BMW iX3; sürücü destek sistemleriyle entegre çalışan Symbiotic Drive özelliğiyle bambaşka bir sürüş deneyimi sunuyor. Sürücünün hızlanma, frenleme veya direksiyon hareketleri, yapay zekâ destekli yazılım sayesinde sezgisel ve akıcı bir şekilde entegre ediliyor.
Sonuç olarak, Saf Sürüş Keyfi’ni yeniden tanımlayan benzersiz ve unutulmaz bir deneyim ortaya çıkıyor.
- Tasarımda Sade, Zamansız ve Güçlü Bir Duruş
BMW’nin yeni tasarım dilini yollara taşıyan ilk model olan Yeni BMW iX3, güçlü yüzey geometrileri, dikey böbrek ızgaraları ve krom yerine ışıkla tanımlanan far imzası ile modern duruşunu vurguluyor. Aerodinamik optimizasyonla Cd (sürtünme katsayısı) 0,24’e inen Yeni BMW iX3’ün iç mekânında kokpit çizgileri kapı panellerine akarak bütünsel bir alan yaratırken; geniş cam yüzeyler ve panoramik tavan ekstra ferahlık sağlıyor.
- Dijitalleşmede Yeni Standart: BMW Panoramic iDrive
BMW Panoramic iDrive, dijital işlevler ile fiziksel kontroller arasındaki kusursuz uyumuyla, BMW’nin ikonik “eller direksiyonda, gözler yolda” felsefesini daha da ileriye taşıyor. Kabinde fiziksel düğmeler korunurken, çok sayıda fonksiyon dokunmatik ekran, sesli komutlar ve çok işlevli direksiyon üzerinden optimize edilerek maksimum verimlilik sunuyor.
Geliştirilmiş BMW Akıllı Kişisel Asistan (BMW Intelligent Personal Assistant), iki yeni ses seçeneği, BMW Panoramic Vision ile uyumlu yenilenmiş bir arayüz, proaktif sürücü önerileri ve kişiselleştirilebilir rutinlerle dikkat çekiyor. Gelecekte, daha doğal ve sezgisel sesli etkileşimler için “Large Language Model” (LLM) teknolojisi aşamalı olarak sisteme entegre edilecek.
BMW Panoramic iDrive, dört temel bileşenin eşsiz birleşimiyle öne çıkan bir görüntüleme ve kontrol deneyimi sunuyor. A sütunundan A sütununa uzanan BMW Panoramic Vision, temel sürüş bilgilerini sürücünün görüş alanına yansıtarak kişiselleştirilebilir içeriklerle tamamlanıyor. Üstte yer alan BMW 3D Head-Up Display, entegre navigasyon ve otonom sürüş verilerini mekânsal derinlik ile sunarken, serbest kesim tasarımlı Merkezi Ekran matris arka aydınlatma teknolojisiyle direksiyonun yanına ergonomik bir şekilde konumlandırılıyor. Sürücü tarafında dikey yerleşimli widget’lar, QuickSelect teknolojisiyle sık kullanılan işlevlere anında erişim sağlıyor. Yeni çok işlevli direksiyon ise kabartmalı yüzeyi, dokunsal geri bildirim sunan düğme panelleri ve zarif aydınlatma detaylarıyla sürücü ile otomobil arasında sezgisel bir bağ kuruyor.
BMW Panoramic iDrive’ın çekirdeğinde, yenilikçi BMW İşletim Sistemi X bulunuyor. Bu sistem, BMW ID ile geniş kişiselleştirme seçenekleri, akıllı sürücü destek sistemleri, çok yönlü dijital işlevler, My BMW App üzerinden kapsamlı bağlantı özellikleri ve BMW Remote Software Update ile sürekli güncellenen güçlü bir dijital altyapı sunuyor.
- Döngüsel Ekonomi ve Sürdürülebilirlik
Yeni BMW iX3, selefine kıyasla yaşam döngüsü boyunca yüzde 34 daha düşük CO₂ emisyonuyla çevresel etkiyi azaltıyor. Debrecen’deki fabrikada tamamen fosil yakıtsız enerjiyle üretilen otomobil, ikincil materyallerin yaklaşık üçte birini kullanıyor. Yüksek geri dönüşüm oranı, kolay sökülebilir tasarım ve malzeme seçimi (örneğin yüzde 100 geri dönüştürülmüş polyester iplikler, Econeer koltuklar) döngüsel ekonomi vizyonunu güçlendiriyor. Batarya hücrelerinde yüzde 50 ikincil nikel, kobalt ve lityum kullanılıyor; geri dönüşüm ortaklıkları SK ile kapalı döngü sağlanıyor. Aerodinamik ve verimlilik iyileştirmeleri sayesinde Yeni BMW iX3, Avrupa elektrik karışımıyla 21.500 km’de benzinli muadillerinden daha düşük emisyonlu hale geliyor. Bu özellikler, fuarın “Döngüsel” temasını doğrudan yansıtarak BMW Group’un tedarik zincirinden ürün sonuna kadar sürdürülebilirlik odaklı stratejisini somutlaştırıyor.
MINI JCW x Deus Ex Machina: İki Felsefe, İki Otomobil, Tek Tutku
MINI’nin Deus Ex Machina ile iş birliği, IAA Mobility 2025’in en dikkat çekici sürprizlerinden biri olacak. İki konsept John Cooper Works modeli, MINI’nin motorsporları mirasını ve kişiselleştirme kültürünü yeniden yorumlayarak dikkatleri üzerine çekecek.
Elektrikli “The Skeg” ve içten yanmalı “The Machina”, fuarın sürdürülebilirlik temasına katkı sağlarken; özellikle The Skeg’in elektrikli yapısı (190 kW/258 hp) ve ağırlığı yüzde 15 azaltan fiberglass panelleri, enerji verimliliğini artırarak çevresel etkiyi minimize ediyor. İçten yanmalı versiyon ise 170 kW/231 hp gücündeki motoruyla performans odaklı bir deneyim sunuyor. Her iki otomobil, büyük beyaz “X” çatı grafiğiyle iş birliğini simgeliyor ve motor sporları ile yaşam tarzı kültürünü birleştiriyor.
- Holger Hampf’tan MINI JCW x Deus Tasarım Felsefesi
MINI Tasarım Başkanı Holger Hampf, ilham kaynağını şöyle anlatıyor: “Bu olağanüstü iş birliğinde, MINI’nin motorsporları tarihini ve başarılarını hatırlatan iki otomobil sergiliyoruz. Her detay, zanaatkâr titizliğiyle ve ustalıkla işlendi. Bu sayede özgün tasarım dili ve grafik kullanımıyla birbirine bağlı benzersiz karakterler ortaya çıktı. Otomobiller ham ve el yapımı bir yaklaşımla ‘kusursuzluğun güzelliğini’ kutluyor; parlaklık yerine özgünlük ön planda. Görünür dikişler, çarpıcı anahtarlar ve geleneksel kollar kokpitin mekanik karakterini vurguluyor. Dış tasarımda sayılar, geometrik unsurlar ve parlak renkler, MINI’nin yarış tarihine saygı duruşu niteliğinde.”
- Elektrikli “The Skeg”: Sörf Kültürüyle Buluşma
Elektrikli “The Skeg”, sörf kültüründen esinlenerek minimal tasarlandı. Vivid sarı ve gümüş gövde, yarı şeffaf fiberglass paneller (yüzde 15 ağırlık azaltımı, sürdürülebilir verimlilik için) ve Flex Tip Surf Spoiler (dalga konturlarını taklit ederek hava akışını optimize eder) ile dikkat çekiyor. Gerilim kayışları, sörf tahtası taşıma ritüelini yansıtırken, aydınlatmalı sekizgen ön ızgara çerçevesi ve tavan spoyleri silueti keskinleştiriyor.
İç mekânda analog kontroller, neopren koltuk kaplamaları (su itici ve konforlu) ve sörf tahtası yapısına benzer ön panel, sadelik ve fonksiyonelliği birleştiriyor. Fiberglass tepsiler ise ıslak mayo depolama gibi pratik detaylarla sahil yaşam tarzını araca entegre ediyor.
- İçten Yanmalı “The Machina”: Saf Yarış Ruhu
İçten yanmalı “The Machina”, MINI’nin saf yarış ruhunu taşıyor. Kırmızı-beyaz-siyah renk paleti, geniş çamurluklar, Nürburgring Nordschleife esintili yarış difüzörü ve Can-Am tarzı spoyler, MINI JCW’nin yarış DNA’sını yansıtıyor.
İç mekânda 5 noktalı emniyet kemerleri, ham alüminyum zemin plakaları (hafif ve dayanıklı) ve mumlu kumaş ön panel, ağırlık tasarrufu sağlayarak performansı artırıyor. Her iki modelde de görünür dikişler ve geleneksel kollar mekanik karakteri vurgularken; dış grafikler (sayılar ve geometrik şekiller) ve takla kafesi MINI’nin yarışçı geçmişine saygı duruşu niteliğinde.
- Sürdürülebilirlik ve Malzeme Kullanımı
The Skeg’in fiberglass panelleri ve The Machina’nın alüminyum bileşenleri, ağırlık tasarrufu ve verimlilik sağlayarak sürdürülebilirliği destekliyor. Bu malzeme seçimleri, fuarın döngüsel ekonomi temasını yansıtarak kaynak tasarrufuna katkıda bulunuyor. Ayrıca, The Skeg’in elektrikli yapısı emisyonları sıfıra indirerek çevresel etkiyi minimize ediyor.
- MINI X DEUS Yaşam Tarzı Koleksiyonu
MINI x DEUS yaşam tarzı koleksiyonu, Münih’te bulunan MINI Pavillon’da ve seçili satış noktalarında tanıtılacak. Koleksiyon, yüksek kaliteli materyaller ve hikâye anlatımıyla motor sporları kültürünü modern giyimle buluşturuyor.
-
Hava Yolu4 hafta önce
SunExpress’e Youth Awards 2025’te Çifte Ödül
-
Otomotiv Sektörü4 hafta önce
BYD Türkiye, “Teknoloji Şovu”na TEKNOFEST İstanbul’da Devam Ediyor
-
Otomotiv Sektörü4 hafta önce
Hyundai’nin Beklenen Modeli i30 Türkiye’de Yeniden Satışta
-
Kara Yolu4 hafta önce
Türkiye’nin Stratejik Otoyolunda Güvenlik TCK by Kıraç A.Ş.’ye Emanet
-
Otomotiv Sektörü2 hafta önce
Yenilenen Kia Sportage Türkiye’de
-
Ulaşım4 hafta önce
Türkiye’nin Ulaşım Haritası Yeniden Çiziliyor: Raylı Sistemler ve Otomobilde Yeni Dönem
-
Deniz Yolu4 hafta önce
KRUVAZİYER TURİZMİNDE KIŞ AYI REKORU! 3 YILDA 6 KAT ARTIŞ
-
Hava Yolu6 gün önce
İGA İstanbul Havalimanı Yine “Dünyanın En İyisi”