Elektrikli Araçlar
Opel, Gelişmiş Sürüş Destek Sistemleriyle Avrupa Standartlarına Hazır!

Alman otomotiv üreticisi Opel, ürün gamında sunduğu gelişmiş sürüş destek sistemleri ile Avrupa Birliği standartlarını hali hazırda karşılıyor. Temmuz ayından itibaren Avrupa’da ruhsat alacak yeni araçlarda ek destek sistemleri bulunması zorunlu hale geldi. Zorunlu sürüş destek sistemleri arasında Gelişmiş Acil Fren Sistemi, Akıllı Hız Asistanı, Şerit Takip Asistanı, Arka Park Sensörü ve Sürücü Dikkat Uyarısı gibi sistemler yer alıyor. Bu zorunluluk yollardaki kaza sayısını azaltmayı ve dolayısıyla hayat kurtarmayı amaçlıyor. Bu kapsamda Opel, binek otomobiller sınıfında Corsa’dan Mokka’ya ve Astra’dan Grandland’e, hafif ticari araçlar sınıfında ise yeni Opel Combo’dan Vivaro ve Movano’ya kadar sürücülerin ve yolcuların yanı sıra yoldaki diğer kullanıcılar için de trafiğin daha güvenli olmasına yönelik çeşitli elektronik destek fonksiyonları sunuyor. Sözü edilen sistemlerin birçoğu yıllardır Opel modellerinde yer alıyordu. Ayrıca Opel tarafından sunulan en yeni aydınlatma inovasyonu olan sektörün öncüsü Intelli-Lux Pixel Matrix HD Light yeni Opel Grandland modeli ile yollara çıkmaya hazırlanıyor.
Avrupa Birliği Temmuz 2024’ten itibaren yeni ruhsat verilecek binek otomobillerde ve hafif ticari araçlarda ilave sürüş destek sistemlerinin bulunmasını zorunlu kılıyor. Bu zorunluluk yollardaki kaza sayısını azaltmak ve dolayısıyla hayat kurtarmayı amaçlıyor. Alman otomotiv üreticisi Opel ise bu konuda oldukça iyi bir pozisyona sahip olmasıyla öne çıkıyor. Opel, binek otomobiller sınıfında Corsa’dan Mokka’ya ve Astra’dan Grandland’e, hafif ticari araçlar sınıfında ise yeni Opel Combo’dan Vivaro ve Movano’ya kadar sürücülerin ve yolcuların yanı sıra yoldaki diğer kullanıcılar için de trafiğin daha güvenli olmasına yönelik çeşitli elektronik destek fonksiyonları sunuyor. B-HB segmentinin en çok satan otomobili Corsa da dahil olmak üzere her Opel modelinde birçok sistem yasal zorunluluktan çok daha önce standart olarak sunuluyordu. Yeni otomobilleri geliştirirken Opel’in sloganı “önce güvenlik” oldu. Bu slogana örnek olan modellerden biri de, bir kez daha sektörün öncüsü Intelli-Lux Pixel HD Light aydınlatma sistemi ile tasarlanan yeni Opel Grandland modeli. Güvenlik, 125 yıldır Rüsselheim’da otomobil üretimi gerçekleştiren Opel markasında bir gelenek olmayı sürdürüyor.
Opel’de güvenlik sistemleri şimdiden standart
Uzun süredir yasanın gerektirdiği güvenlik sistemlerine ek olarak temmuz ayından itibaren ruhsat alacak yeni araçlarda ek destek sistemleri bulunması gerekiyor. Bunlar arasında Gelişmiş Acil Fren Sistemi, Akıllı Hız Asistanı, Şerit Takip Sistemi, Arka Park Sensörü ve Sürücü Dikkat Uyarısı yer alıyor. Acil Durum Freni Işığı ve “Kara Kutu” veri kaydedici de gelecekte zorunlu hale gelecek özellikler arasında bulunuyor.
Opel sözü edilen sistemlerin birçoğunu yıllardır modellerinde sunuyor. “Şimşek” logosunu taşıyan araçlar için güvenlik özellikleri araç sınıfıyla sınırlı değil. Opel’in ürün gamında yer alan ve birkaç yıldır Almanya’da sınıfının en çok satan otomobili olan Opel Corsa da dahil olmak üzere her Opel modelinde çeşitli destek sistemleri standart olarak bulunuyor. Modern elektronik yardımcıların kapsamlı yelpazesi şimdiden şunları içeriyor:
- Yaya algılama özelliğiyle aktif acil fren sistemi ve ön çarpışma ikazı: Bu sistem öndeki araçla aradaki mesafeyi takip ediyor. Corsa önde ilerleyen araca veya bir yayaya çok hızlı yaklaşırsa sürücü bir uyarı sinyali ve sürücü bilgi ekranında yer alan bir görüntüyle uyarılıyor. Bir çarpışma riski varsa sistem acil durum frenini etkinleştiriyor ve 30 km/sa altındaki hızlarda aracı tamamen durduruyor.
- Hız sabitleyici ve sınırlayıcı: Sistem hızın seri olarak ayarlanmasını sağlıyor.
- Şerit koruma özellikli aktif şerit takip sistemi: Sürücü istem dışı olarak şeridinden ayrılırsa (65 ve 180 km/sa arasındaki hızlar için) sürücü bilgi ekranında bir işaret ışığı yanıyor. Şeritte tutma yardımı aynı zamanda geçici olarak direksiyona hafifçe karşı kuvvet uygulayarak tehlikeye dikkat çekiyor. Bu özellik sürekli hafifçe karşıt direksiyon kuvveti uygulayarak (iki elin de direksiyonda tutulması zorunludur) aracı aktif olarak şerit içindeki daha önce seçilmiş pozisyonunda tutuyor.
- Sürücü dikkat uyarı sistemi: Sistem direksiyon davranışını ve yolculuğun uzunluğunu temel alarak sürücünün yorgunluk belirtilerini tespit eder ve kademeli olarak artan şekilde üç görsel ve işitsel uyarıda bulunur.
Opel’in sunduğu ek sistemler arasında, sesli/görsel uyarı ile ön/arka park sensörü, 180o geri görüş kamerası (aynı zamanda Astra ve Grandland modellerindeki 360o çevre görüş kamerası) ve düşük hızlardaki dönüşler sırasında aracın etrafındaki engelleri gösteren yan kameralar dahil olmak üzere manevra sırasında çok daha kapsamlı bir genel görüş sunuyor. Ek olarak donanım seviyesine bağlı olarak olarak sunulan yan kör nokta uyarısı, ilgili dış aynada yaklaşan kör noktadaki araçlar hakkında sürücüye uyarıda bulunmak için kullandığı sembol sayesinde güvenliği daha da artırıyor. Aynı zamanda dur-kalk fonksiyonuna sahip adaptif hız sabitleyici de önde ilerleyen araca göre belirlenen hız ve mesafenin trafik durumuna göre korunmasını sağlıyor. Otomobil gerektiğinde otomatik fren yapıyor ve önde seyreden araçla aradaki mesafe artar artmaz yeniden hızlanıyor. Astra Elektrik ve Mokka Elektrik modellerinde sistem aynı zamanda bir tehlike durumunda otomobil hareketsiz hale gelene kadar otomatik fren yaptıran ve trafik sıkışıklıkları sırasında öndeki aracı bağımsız olarak takip edebilen bir fonksiyona sahip.
Kompakt sınıfın en çok satan modeli Opel Astra ise Intelli-Drive sistemi dahilinde yukarıda sözü edilen destek sistemlerinin birçoğunu bir araya getiriyor ve arka çapraz trafik uyarı sistemini de kapsayacak şekilde güvenlik yelpazesini genişletiyor. Bu sistem geri manevra sırasında hareket eden nesneleri (yaya, bisiklet, motosiklet, otomobil, kamyon vb.) tespit etmek üzere radar sensörlerini kullanıyor, ayrıca görsel ve işitsel sinyallerle sürücüyü uyarıyor.
Aracın önündeki yolun uygun şekilde aydınlatılması görüşün zayıf olduğu durumlarda güvenli ve rahat bir yolculuk için büyük önem taşıyor. Opel, yeni Combo modelinde de kullanılmaya başlanan adaptif Intelli-Lux LED Matrix aydınlatma teknolojisiyle bu alanda yıllardır öncülük yapıyor. Opel tarafından sunulan en yeni aydınlatma inovasyonu ise sektörün öncüsü Intelli-Lux Pixel Matrix HD Light yeni Opel Grandland modeli ile prömiyerini gerçekleştiriyor. Sistem ilk kez 50.000’in üzerinde LED hücreden oluşuyor ve ışığın yüksek çözünürlüklü olarak dağıtılmasını mümkün kılıyor. Trafik durumuna bağlı olarak kamera yoldaki kullanıcıları ve karşıdan gelen trafiği algılıyor ve Intelli-Lux Pixel Matrix HD Light daha önceki matris ışık teknolojisine göre bu nesneleri daha hassas bir şekilde dışarıda bırakıyor. Sistem diğer sürücülerin gözlerinin kamaşmasına neden olmadan çok daha parlak ve eşit bir ışık dağıtımı sunuyor.
Yeni Opel Grandland’de; Astra, Corsa ve diğer modellerde sürdürülen güvenlik geleneği devam ediyor
Opel markası her zaman “herkes için en yüksek güvenlik standartlarını sunmak” vizyonunu temsil ediyor. Bu gelenek 125 yıl önce kesintisiz, hassas bir kullanım için zincir kontrolüne sahip Opel Patentmotorwagen “System Lutzmann” ile başladı. İzleyen yıllarda dört tekerlekten frenli Opel 10 PS ve yekpare tamamen çelik gövdeli Opel Olympia 1935 gibi modellerdeki gelişmeler bunu takip etti.
Opel Rekord C modeli de arka aks üzerinde yer alan helezonik yayları, önde disk frenleri, fren takviyesi ve ciddi yaralanmalara karşı koruma sağlayan “Opel güvenli direksiyon” gibi özellikleriyle 1967 yılı için önemli yeniliklere sahipti. 1973 gibi erken bir yılda üretici standart olarak tüm modellerine emniyet kemeri taktı. Opel Astra F modelinde yer alan emniyet kemeri gergileri, kemerin bir çarpışma anında milisaniyede yaklaşık 16 santimetre çekilmesini sağladı ve böylece yolcunun güvenli bir şekilde koltuğunda kalmasını mümkün kıldı.
1993 yılında Corsa B, kapılarda yandan çarpmalara karşı koruma sağlayan çift çelik kiriş takviyesi ve yaralanma riskini daha da azaltan tam boy sürücü hava yastığı ile güvenlik açısından çifte inovasyon geçekleştirdi. 1995 yılında Opel tüm yeni modellerinde sürücü ve ön yolcu için tam boy hava yastığı sunan ilk Alman üretici oldu.
Blog
Elektrikli otomobil sadece bir tasarruf modeli değil, sürdürülebilir geleceğin inşasında büyük bir adım!

Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025 kapsamında elektrikli otomobillerin geleceğinin konuşulduğu “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” başlıklı panelin konuşmacıları arasında yerini aldı. Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl dönüşüm geçirdiğini, sürdürülebilirliğin kurumsal filolar için neden vazgeçilmez bir stratejiye dönüştüğünü ve bu süreçte dijitalleşmenin sağladığı avantajları vurguladı.
Elektrikli araç kiralama alanında Türkiye’nin ilk ve öncü markası olan Metafleet, SDN Tech Expo 2025’te düzenlenen, moderatörlüğünü ünlü otomobil gazeteci ve sosyal medya influencer’ı Doğan Kabak’ın yaptığı “Teknolojiyle Yola Çık: Yeni Nesil Mobilite Ekosistemi” paneline damgasını vurdu. Panelin önemli isimlerinden biri olan Metafleet Kurucusu ve CEO’su Tevfik Günal, elektrikli araçların şehir içi ulaşıma etkilerinden, kurumsal filolar için sürdürülebilirliğin neden bir zorunluluk haline geldiğine kadar birçok başlıkta görüşlerini paylaştı. Günal ayrıca, dijitalleşmenin kurumsal filo yönetiminde nasıl katma değer yarattığını örneklerle anlatarak, mobilitenin geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.
“Elektrikli araçlar artık bir tercih değil, zorunluluk”
Panelde, şehir içi ulaşımın elektrikli araçlarla nasıl yeniden şekillendiğini değerlendiren Tevfik Günal, şarj altyapısındaki gelişmeler ve elektrikli otomobil sürüş dinamiklerindeki farklılıklar öğrenildikçe kullanıcıların menzil kaygısının azalacağını vurguladı. Günal, “Elektrikli otomobillerin sunduğu teknolojik imkanlar, kullanıcı deneyimi açısından içten yanmalı motorlara göre çok daha ileri noktada. Şehir içi ulaşımda hava kirliliği ve gürültü kirliliğini azaltmak adına artık bu dönüşüm bir lüks değil, zorunluluk” dedi.
“Bizim işimiz araç kiralama ötesinde geleceği inşa etmek”
Günal, Metafleet’in yalnızca bir filo kiralama firması olmadığını da vurguladı. “Elektrikli araçları sadece tasarruf odaklı değerlendirmek büyük bir eksiklik olur. Biz Metafleet olarak işimizin özünü sürdürülebilirlik olarak tanımlıyoruz. Kurumsal firmaların Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda verdikleri taahhütleri yerine getirebilmeleri için onlara doğru aracı, doğru kullanım senaryosuyla sunuyoruz,” şeklinde konuştu.
“Veri odaklı filo yönetimi ile %75’e varan tasarruf sağlanabiliyor”
Panelde dijitalleşmenin filo yönetimindeki önemine de dikkat çeken Tevfik Günal, elektrikli otomobillerin teknolojik altyapılarının şirketlere değerli içgörüler de kazandırdığını belirtti. “Kiraladığınız aracın izlediği rotaları, yolculuk başına düşen enerji tüketimini, yapılan her seyahatin karbon emisyonundaki azalma oranını ve hatta şarj etaplarının trafik yoğunluğuna göre nasıl optimize edilebileceğini analiz edebiliyoruz. Bu veriler sayesinde firmalar gerçek ihtiyaçlarına göre optimizasyon yapabiliyor ve %75’e kadar maliyet avantajı sağlayabiliyor” dedi.
Tevfik Günal’ın açıklamaları, sadece bugünün değil, geleceğin mobilite vizyonuna da ışık tutuyor. Metafleet, teknolojiyi ve sürdürülebilirliği odağına alarak, Türkiye’de elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasında öncü rolünü pekiştirmeye devam ediyor.
Metafleet Hakkında:
Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli araç kiralama şirketi Metafleet, sürdürülebilirlik odaklı bir anlayışla sektöründe yeni standartları belirlemeyi hedefleyerek 2020 yılında faaliyetlerine başladı. 2022 yılında güçlü finansal yapıya sahip olan Ekol Filo’nun %50 ortaklığıyla sektöre adım atan Metafleet, 12 ila 60 ay arasında değişen uzun dönemli kiralama seçenekleri sunuyor. Şirket, binek ve hafif ticari elektrikli araç filosuyla müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verirken sigorta, bakım ve onarım gibi operasyonel süreçleri üstlenerek kullanıcılarının hayatını kolaylaştırıyor. Elektrikli araçlarla filosunu yenilemek isteyen, sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine önem veren ve çevre dostu filo çözümleri arayan tüm kuruluşlara kapsamlı hizmetler sunuyor.
Blog
İkinci El Aracı Avrupa’ya Göre 2,5 Kat Daha Pahalıya Satın Alıyoruz!“20 Yaşındaki Otomobillerde Fark 5 Kata Çıkıyor”

ÖTV düzenlemesi tekrar gündemdeyken, LenaCars önemli bir araştırmayı ortaya koydu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70’in üzerindeyken, 0-5 yaş arası otomobillerde bu fark 2,5 kata çıkıyor. 20 yaş ve üzeri otomobillerde ise Türkiye’deki tüketiciler, Avrupa’ya oranla 5 kat daha pahalıya satın alıyor. Aradaki farkın vergilendirme sistemi nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Otomotiv sektöründe var olan vergilendirme sistemimiz güncelliğini yitirmiş durumda. Gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine göre uyarlanması, yerli üretici ve yatırımcılar için olumlu sinyal verecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin araç penetrasyon oranını OECD ortalamasına yaklaştırır.” diyor.
Yüksek vergi yükü, Türkiye’de otomotiv pazarının büyüme ivmesini yavaşlatırken, ÖTV ile ilgili olası düzenlemeler tekrar gündeme geldi. “Sıfır araç satışları rekor kırdı” haberlerini her geride bıraktığımız ay okusak da LenaCars’ın yaptığı kapsamlı araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusa kıyasla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geride olduğu tespit ediliyor. 2024 yılında her 1000 kişiye 354 motorlu araç düşerken, AB ülkelerinde her 1000 kişiye ortalama 570 motorlu araç düşüyor.
Almanya’ya göre sıfır otomobiller ortalama yüzde 70 daha pahalı
Yapılan kapsamlı araştırmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulunan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Almanya’ya oranla, Türkiye’deki sıfır otomobillerin ortalama yüzde 70 daha pahalı olduğunu belirtti ve “Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu denli yüksek olması; vergi politikalarının gözden geçirilmesi, dengeli, sürdürülebilir bir vergi politikasının ortaya konması ve tüketicinin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. ÖTV düzenlemesi gerçekleştirilirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasını umut ediyoruz.” dedi.
Avrupa ülkelerindeki otomobil vergilendirme sistemleri bu şekilde
Almanya: Tam elektrikli araçlar (BEV), ilk tescillerinden itibaren 5 yıl motorlu taşıt vergisinden (Kfz-Steuer) muaf. Hibrit araçlar ise CO₂ emisyon değerine doğrudan bağlı yıllık vergiye tabi.
Fransa: “Bonus–Malus” sistemi uygulanıyor; düşük emisyonlu BEV/PHEV’lere alım desteği, yüksek emisyonlu içten yanmalı araçlara ek vergi getiriliyor.
Birleşik Krallık: 2022’de hibrit alım teşvikleri sona erdi; 2025 sonrası sıfır emisyonlu araçlara yönelik araç vergisi indirimleri kaldırılıyor.
Danimarka: Kayıt vergisi modelinde BEV’ler için yaklaşık %40, PHEV’ler için %50 oranları uygulanıyor.
Türkiye dışında başka bir Avrupa ülkesinde ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) gibi ilave bir vergi bulunmuyor. Vergilendirme emisyona; yani araçların çevreye verdiği kirliliğe göre yapılıyor.
İkinci elde fiyat farkları 2,5 kattan 5 kata kadar çıkıyor
Güncelliğiniarındaki her 4 araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu aktaran LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, alım gücü ve matrah tandanslı güncelliğini yitirmiş vergilendirme sistemi nedeniyle eski araçlara olan talebin yüksek olduğunu ve fiyatlarının da bu etkenlerle çok yüksek seviyede kaldığını söyledi. Nazik, “Almanya’da 2000 Euro olan 20 yaşındaki bir Opel Astra’yı, Türkiye’de 10.000 Euro’ya satın alabiliyoruz. Daha yeni modellerde, 0-5 yaş arasındaki ise ikinci el araç fiyatlarının Türkiye’de 2,5 kat daha pahalı olduğu görülüyor. Temeldeki etken vergilendirme sistemimiz, yüksek vergi yükü, her satışta ikinci el araca da transfer edilmiş oluyor.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’de Yüzde 10 ÖTV Dilimine Giren Elektrikli Modeller
Resmî kriterlere göre, motor gücü ≤ 160 kW ve matrah ≤ 1.450.000 TL olan EV modelleri %10 ÖTV’ye tabi modellerden bazıları:
BYD Atto 3 Design
Fiat 500e La Prima HB
Hyundai Kona Electric (100 kW Progressive)
Peugeot e 2008 GT
Renault Zoe Intense (~100 kW)
Togg T10X V2 RWD (Uzun Menzil)
Skoda Elroq (giriş versiyon)
Kia EV3 Elegance
VW ID.3 (giriş/orta pak.)
Tesla Model Y Juniper (150 kW)
BYD Seal Sedan
Citroen e-C4 X Shine Bold
Türkiye’de Hibrit Modeller ve %30 / %60 ÖTV Dilimleri
Resmî düzenlemeye göre:
- %30 ÖTV:
o BYD Seal U DM- i: %80’ten %30’a gerileme
- %60 ÖTV:
o BMW X1 xDrive30e
o DS 9 Opera E Tense 250
o Skoda Superb PHEV
Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği gündemdeyken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılması ihtiyaç. Aksi durumda piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz.” dedi.
Blog
Volvo’nun En Kompakt ve Tamamen Elektrikli SUV’u EX30 Türkiye Yollarında

Volvo’nun şimdiye kadar ürettiği en kompakt ve en çevreci SUV modeli EX30, gelişmiş teknolojileri, yüksek güvenlik seviyesi ve sürdürülebilir tasarımıyla Temmuz ayından itibaren Türkiye’de yollarda olacak.
EX30, Volvo Cars’ın tamamen elektrikliye geçiş yolculuğundaki en önemli kilometre taşlarından biri olmasının yanı sıra, şimdiye kadar ürettiği en düşük karbon ayak izine sahip model olarak öne çıkıyor.
İskandinav tasarım anlayışını sürdürülebilir malzemelerle harmanlayan iç mekânı, kullanıcı dostu dijital arayüzü ve segmentindeki öncü güvenlik teknolojileriyle EX30, şehir içi mobiliteye çağdaş ve çevreci bir yorum getiriyor.
Kendi sınıfının en üst donanım seviyesiyle sunulan EX30, Volvo Car Türkiye’nin her yıl büyüme hedeflerine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir model olarak konumlanıyor. B segmentinde önemli bir oyuncu olmaya hazırlanan EX30’un pazara girişiyle birlikte, Volvo Car Türkiye premium SUV segmentindeki liderlik hedefine bu sene bir adım daha yaklaşıyor.
Türkiye pazarına özel olarak geliştirilen 150 kW’lık arkadan itişli motorun üretimi Belçika Gent fabrikasında gerçekleştiriliyor. Fabrikanın ilk haftalardaki üretiminin neredeyse tamamının Türkiye pazarı için önceliklendirmesi sayesinde, modelin Nisan ayından itibaren toplanan müşteri talepleri ile hızlıca buluşması sağlanacak. Segmentinde dikkat çekici bir fiyat seviyesinde konumlandırılan EX30’un Türkiye’ye özel donanım seviyesi için fiyatı 1.913.000 TL* olarak belirlendi.
(*MTV, plaka masrafları ve trafik sigortası dahil değildir)
“Segmentinin ötesine geçen EX30 ile liderliğe bir adım daha yaklaşıyoruz”
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30’un Türkiye pazarındaki stratejik önemine şu sözlerle dikkat çekti:
“EX30’un Türkiye pazarına girişi, Volvo Car Türkiye’nin istikrarlı büyüme hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası. Segmentinin çok üzerinde bir donanım seviyesi sunan EX30, aynı zamanda markamızın sürdürülebilirlik vizyonunu da en güçlü şekilde temsil ediyor.
Bu modelle birlikte yalnızca elektrikli mobiliteye geçişte değil, premium SUV segmentinde liderliğe giden yolda da önemli bir adım atıyoruz. Türkiye’ye özel olarak geliştirilen motor seçeneği ve üretim önceliği, bu hedef doğrultusunda ülkemizi stratejik pazarlardan biri haline getiriyor.”
Kullanıcı dostu iç tasarım ve İskandinav ferahlığı
EX30’un iç mekânında denim, keten, yün gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarlanan dört farklı ‘iç oda’ alternatifi sunuluyor: Breeze, Mist, Pine ve Indigo. Her biri farklı İskandinav coğrafyalarından ve dokulardan ilham alıyor. Bu detaylar, EX30’un çevreye duyarlı yaklaşımını gözle görülür kılarken, farklı temalardaki iç mekân alternatifleriyle kişiselleştirme imkânı sunuluyor. Orta konsolun kaydırılabilir yapısı, akıllı saklama alanları ve sadeleştirilmiş arayüz hem sürücü hem de yolcular için ferah ve konforlu bir atmosfer sağlıyor.
Ayrıca sabit panoramik cam tavan, IR kaplamalı cam teknolojisiyle daha serin ve aydınlık bir kabin sunuyor. Yeni kare tasarımlı direksiyon simidi, otomatik kararan çerçevesiz iç dikiz aynası, kablosuz şarj pedi ve dijital anahtar gibi özellikler yer alıyor.
Volvo EX30’un yüksek donanım seviyelerinde yer alan ambiyans aydınlatmaları da İsveç doğasından ilhamla hazırlanmış beş farklı temayı içeriyor: Nordic Twilight, Midsummer, Northern Light, Archipelago ve Forest Bath.
Kompakt gövdesi ile Volvo’nun SUV’larında sunulan teknolojilerin pek çoğunu barındıran EX30,12,3 inçlik merkezi ekran, Google entegrasyonlu bilgi-eğlence sistemi, kablosuz Apple CarPlay ve gelişmiş ses sistemiyle üst segment konforunu daha erişilebilir bir formatta sunuyor. Modelde kullanılan Soundbar hoparlör sistemi, araç içi ses deneyimini yeniden tanımlarken iç mekânda daha fazla alan yaratıyor.
EX30: Şehir içi güvenlikten, üstün performans
Volvo EX30, şehir içi sürüşte emniyeti artıran bir dizi yenilikçi özellikle donatıldı. “Kapı Açılma Uyarısı” (Safe Exit) sistemi, yol kenarında bisikletli veya yayalar geçerken oluşabilecek olası kazaları önlemeye yardımcı olurken; yeni nesil Park Pilot Assist, dar alanlara otomatik park imkânı sunuyor. EX30, Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en hızlı ivmelenmeye sahip otomobili olarak da dikkat çekiyor: Twin Motor versiyonu 428hp güçle 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 3,6 saniyede ulaşarak bugüne kadar üretilmiş en hızlı Volvo otomobili unvanına sahip oldu. Geniş menzil isteyen kullanıcılar için 476 km’ye kadar menzil sunan 204hp’lik Single Extended Range seçeneği de mevcut.
EX30’un Türkiye’de sunulan donanımlı versiyonu olan Ultra seviyesi, standart olarak panoramik cam tavan, 22kW OBC, ısıtmalı ön koltuklar, ısıtmalı direksiyon, anahtarsız giriş, otomatik açılan bagaj, 19” alüminyum elmas kesim jant, 9 hoparlörlü, 1.040W gücünde ve 5.1 Quantum Logic Surround ses deneyimi sunan Harman Kardon soundbar ses sistemi, 360 derece kamera, BLIS kör nokta uyarı sistemi, elektrikli ayarlanabilir koltuklar ve adaptif hız sabitleyici gibi üst segment özellikleri içeriyor. Bu özellikler, EX30’u sınıfında en yüksek donanımlı modellerden biri haline getiriyor
Sürdürülebilirlik yaklaşımı
EX30, Volvo Cars’ın bugüne kadarki en düşük karbon ayak izine sahip modeli. Otomobilin üretiminden kullanım ömrüne kadar her aşamada çevresel etkileri minimize edecek çözümler geliştirildi. EX30, %100 yenilenebilir enerjiyle çalışan tesiste üretiliyor ve toplam karbon ayak izi 27 tonun altına indirildi. Otomobilin gövdesinde %25 geri dönüştürülmüş alüminyum, %17 çelik ve %17 polimer kullanıldı.
Yeni Volvo EX30 Türkiye’de lansman rengi olan Sand Dune’un yanı sıra Cloud Mavi, Vapour Gri, Crystal Beyaz ve Onyx Siyah seçenekleriyle sunuluyor.
-
Blog4 hafta önce
Off-Road SUV JAECOO 7’de Haziran Ayına Özel Finansman Avantajları
-
Blog4 hafta önce
T10X’te haziran ayı avantajlarla başladı
-
Blog4 hafta önce
Haziran indirimleriyle Nissan’ınızı tatile hazırlayın!
-
Blog3 hafta önce
Avenger, Renegade ve Compass’ta Kredi ve Takas Olanakları
-
Blog4 hafta önce
DS Automobiles’te hazirana özel finansman teklifleri
-
Blog3 hafta önce
Skoda tabuları yıktı: 15 bin TL taksitle SUV!
-
Blog3 hafta önce
Avenger, Renegade ve Compass’ta Kredi ve Takas Olanakları
-
Blog2 hafta önce
Egea, Haziran’a özel 999 Bin 900 TL’den başlayan fiyatlarla