Connect with us

Röportajlar

Karaismailoğlu: Yap-İşlet-Devret’te Hesap Hatası Yok!

Maruf BUZCUGİL – Hüseyin GÖKÇE’ nin ÖZEL HABERİ – Dunya.com

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bakanlığın Yap İşlet Devret (YİD) projelerinde verdiği garantilerde yüzde 90’a varan hesap hataları eleştirilerini “burada hesap hatası yok” diye yanıtladı. Bakan İsmailoğlu, “kredi ile ev almış gibi taksit ödemesi yapıldığını” bildirdi.

Antalya Havalimanı işletme hakkıyla ilgili 2 milyar 138 milyon dolarlık tutarın ay sonunda hesaplara geçeceği bilgisini veren Karaismailoğlu, önümüzdeki dönemde demiryolu yatırımlarına ağırlık verileceğini bildirdi. Maliyeti artan yolcu taşıyanlar için mutlaka iyileştirme yapılacağını belirten Karaismailoğlu, havayolunda ise 599 liralık fiyat üst limitinde artış taleplerini değerlendirdiklerini söyledi.

Dünya Gazetesi Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Bakan Adil Karaismailoğlu, Ankara Temsilcimiz Maruf Buzcugil ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.

■ Kamuoyunda çok tartışılan YİD ve KOİ modelini en çok kullanan bakanlığın başında birisi olarak sistemi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

1970’li yıllarda devlet aklı olsaydı, 1. Köprü (İstanbul) tamamen YİD yapardı, devlete yükü olmazdı. Devletin yatırım bütçesinin tamamı o zaman 1. Köprüye gitmişti. O zaman fizibıl proje olarak geçiş ücretlerinden ciddi gelir elde edilirdi ve Anadolu’daki bütün projelerin finansmanı da bu gelirlerden karşılanırdı. O dönem bütün yatırımlar İstanbul’a yapıldığı için o bölge gelişti, Anadolu eksik kaldı. Turgut Özal karayoluna önem vermiş ve demiryolunu ikinci planda bırakmıştı.

Büyük yatırımcı kuruluşların master planı olması lazım. Yapıma başlamadan önce mutlaka master plana ihtiyaç var. Yani 5 defa düşünüp bir adım atmak lazım. Bizim az paramız var, bu parayı iyi değerlendirmemiz lazım. Bunun da olmazsa olması planlama.

AK Parti hükümetlerinin başladığında karayolu altyapısı 6 bin 500 km ve çok yetersizdi. Bunu 28 bin 500 km’ye çıkardık. Karayolu belli aşamaya geldi ve oturdu diyebiliriz. Havayolunda da benzer şekilde, havaalanı sayısı 26’dan 56’ya çıktı. Rize, Artvin, Çukurova bu yıl bitirilecek, Tokat da bu ay sonunda açılacak. Bütün altyapımız tamamlanmış olacak.

■ Demiryollarındaki durum nedir?

Aslında demiryoluna da çok yatırım yaptık ama henüz çok görülmedi çünkü öncelikle eski 10 bin km hattı yeniledik, bundan sonra üzerine ilave ediyoruz. Demiryolu 1.300 km’si hızlı tren olmak üzere 13 bin km’yi geçti. İnşallah bundan sonra demiryoluna ağırlık vereceğiz. Karayolu altyapı eksikliğinden dolayı yatırımın yüzde 65’i karayolu ağırlıklı oldu. Demiryolu bu yıl itibarıyla yüzde 50’ye yaklaştı. Karayolun biraz daha aşağı çekeceğiz ama bitmez tabii ki. Demiryollarının yatırımlar içindeki ağırlığı yüzde 60’a kadar çıkacak.

Ankara-İzmir, Halkalı-Kapıkule hatları var. Ankara-Sivas’ta çok küçük eksiklikler kaldı, bu hattı yılsonuna kadar açacağız. Karaman’a uzanmıştık, buradan Niğde ve oradan da Mersin’e ineceğiz. Adana, Osmaniye Gaziantep önemli.

HIZLI TREN İLE YÜK TAŞIMACILIĞI

■ OSB’lerin demiryolu ihtiyacının giderilmesi noktasında ne yapıyorsunuz?

Demiryollarına verdiğimiz önem doğrultusunda, sanayi üretimini limanlara ulaştırmak için özel çalışmalar yapıyoruz. Gaziantep sanayisindeki gelişmeleri ve üretimin denizlere ulaşımı için lojistik altyapıyı çok önemsiyoruz. OSB’lerde lojistik ve yükleme merkezleri kuruyoruz ve bunları limanlara bağlıyoruz. Sonuçta karayolu ve demiryolundan ne kadar faydalansak da yükün yüzde 90’ı denizyolu ile taşınıyor ve bir şekilde limanlara inmek lazım.

Filyos da bizim için çok önemli. Biz bu iltisak hatlar için 500 milyon Euro Dünya Bankası kredisi aldık ve onu bu işlerde kullanıyoruz. Toplam 4 bin 500 km üzerinde devam eden hızlı tren hattı var. Bunu söylerken, bu hatlar lojistik için de kullanılacak. Yani yük taşımada da kullanacağız. Master plan çerçevesinde adım adım yapacağız.

ANKARA-İZMİR HIZLI TRENİNDE HEDEF 2024

Ankara-İzmir hızlı tren hattında 2024 yılı sonuna doğru yolcu taşımaya başlarız. Manisa, Salihli, Eşme Uyak arasında devam ediyor. Afyon-Polatlı ihale edilmişti, bütün eksiklikleri yeniden ihale ettik, yer teslimini yaptık. Hızla tamamlanacak, Gaziantep de 2024 yılında biter. Halkalı Kapıkule’nin de Çerkezköy-Kapıkule 2024, Çerkezköy-Halkalı 2025’te biter. Yavuz Sultan Selim köprüsünden raylı geçişe ilişkin çalışmalarımız ise devam ediyor.

LÜKS YOLCU TAŞIMACILIĞI İÇİN VAGON İMALATI

■ Yolcu ve yük taşımacılığında özel sektörün talebi nasıl oldu?

Sektöre yolcu ve yük taşımacılığında, havayollarında olduğu gibi burada da özel sektör işletmecilik lisans hakkını alarak işletmecilik yapabilir. Kargo tarafında 3 şirket var, altyapı bedeli vererek havalimanı mantığıyla çalışıyor. Yolcu tarafında bir sıkıntı var, biz kamusal hizmet verdiğimiz için fiyatı uygun yapıyoruz. Fiyatta rekabet edemedikleri için çok fazla ilgi göstermiyorlar. Özellikle Doğu Ekspresi gündem olmasından sonra, lüks taşımacılık yapalım diyen ve vagon imalatına giren firmalar da var. Hem vagon imal ediyorlar, hem lisans için istişareleri devam ediyor. Hızlı tren konusunda fazla talep yok ama turistik taşımacılıkla ilgilenen üç firma var.

DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞI DAHA UCUZ HALE GELDİ

■ Fakat demiryoluyla yük taşımacılık maliyetinden çok şikayet geliyor?

Akaryakıt artışından sonra herkes bizim tarafa döndü, artık demiryolu daha ucuza gelmeye başladı. Bazı yerlerde kömür ve kum taşıyorduk, artık katma değeri yüksek ürünler taşımaya başladık. Özellikle Avrupa hattında çok önem veriliyor. Sınır kapılarında kuyrukları da azaltmak adına kapasiteyi artırmak için çalışmalarımız var. Bulgaristan ziyaretimiz oldu, onlar da önem veriyor. Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Avrupa hattını daha akışkan hale getirebilmek için görüşmelerimiz var.

“Yolcu taşıyanlar için iyileştirmeler olacak”

■ Ulaştırma maliyetlerine yönelik gelen artışlardan dolayı, yolcu taşımacılığında da sektörlerin zam talepleri giderek artıyor?

Bizim denetim yetkimiz var, sonuçta maliyet artışları kazançlarına yansıyor, o yüzden orada mutlaka bir iyileşme olacak. Sonuçta ticari işletmeler, görüşmeler sürüyor. Havayolları da 599 liraya çıkarmıştık üst sınırı, bunun da yeterli olmadığını söylüyorlar. Tabii bunlar sabit fiyatla satılmıyor, yani ortalama fiyat daha aşağıda oluşuyor ama üst limiti biraz daha artırma yönünde talepleri değerlendiriyoruz. Bunlar bütün dünyadaki gelişmeler doğal olarak yansıyor.

■ YİD modeline yönelik eleştiriler ve özellikle yüzde 90’a kadar varan geçiş/kullanım sayısındaki hatalarla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Ülkemizde büyük bir altyapı açığı var, bütçe bunu kapatmaya yeterli değil. Alternatif finansman modeliyle bütçeye katkıda bulunuyoruz. Bunu da denizyolu, karayolu ve havayolunda yapıyoruz. Zaten denizyolu ve havayolu projelerinden para kazanıyoruz. En başarılı örnek, Antalya Havalimanını gösterebiliriz. Toplam 25 yıllığına 8,5 milyar Euro işletme bedeli 2025 sonrasını ihale etmiştik. Bunun da şimdi yüzde 25’ini bu ay sonunda 2 milyar 138 milyon Euro alacağız. Ayrıca biz 2025 yılına kadar Antalya Havalimanına 785 milyon Euro da yatırım yapacağız. Havalimanı kapasitesini doldurdu, yeni iç hatlar dış hatlar, apron alanı yapılacak. Eğer böyle yapılmazsa, devlet kendi kasasından bunu yapması gerekiyor.

“Uzayda 35 yıl sonrasını garantiye aldık”

■ Uydu ve uydu teknolojisi alanında ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Uzayda bulunmak, yörünge haklarını devam ettirebilmemiz için haberleşme uydularını mutlaka kullanmamız gerekiyor. Yoksa belli süre sonra yörünge hakkımız da elimizden alınabilir. O şekilde biz kendimizi 35 yıl sonrası için garantiye aldık. Orası da Türkiye’nin mülkiyetinde olan, bize ayrılmış bir alan var. Bu gönderdiğimiz 5A ve 5B 25 senelik uydular, 5A TV uydu yayıncılığı alanında hizmet veriyor, 5B haberleşme hizmeti veriyor. Bunlar ticari uydular ve buradan para da kazanıyoruz. Bunun daha ilerisi 6A yerli milli uydumuz, Ankara’da imalatları devam ediyor. 2023 sonunda gönderdiğimizde kendi uydusuyla uzayda temsil edilen 10 ülkeden birisi olacağız. Türk mühendisler 5A ve 5B de yerli malı komponentler kullanıldı.

“Çin’e trenle yolcu taşıyacağız”

■ Savaş süreci Çin demiryolu hattını daha cazip hale getirdi ve iş hacmini pozitif etkiledi. Geçen yıl 36 milyon ton taşıdık demiryollarında. COVID sürecinde ise yurt dışı taşımaları yüzde 30 arttı. Türkiye artık Çin veya Uzakdoğu ürünlerinin transit geçiş noktası değil, Türk ihracat trenleri de Çin’e gidiyor. Tekirdağ’dan Çin’e beyaz eşya gitti. Moskova’ya giden trenlerimiz de var. İleriki aşamalarda burada yolcu da taşıyacağız.Üretim kadar lojistik maliyetleri de çok önemli. Kuzey hattından 25 günü buluyordu Çin’den ürün getirme süresi. Şimdi 12 günde güzergah tamamlanıyor. Bu da alternatif bir güzergah olarak kullanılıyor ki verimli ve ucuz. Bizim kapasite artırmaya yönelik yeni yatırımlarımız da var. Ayrıca Nahcıvan üzerinden gidecek bir koridor da planlıyoruz. Özellikle Karabağ savaşı ardından imzalanan anlaşmada demiryolu için özel bir bölüm yer alıyor. Azerbaycan kendi tarafını tamamlayacak, alternatif bir doğrudan Azerbaycan bağlantılı yeni bir bant oluşacak.

“YİD’DE HESAP HATASI YOK”

■ Aslında burada yapılan hesap hatası değil, yapılan yatırımın ilgili yıla karşılık gelen tutarlardır. Yani bunu hata olarak karşılaştırmamak lazım. Buraya 10 birim yatırım yapmışsınız, bu yatırımın ne kadar sürede geri dönebileceğini hesaplıyoruz. Başka bir ifade ile işletme sürecinde geri dönüşünün finansal modeli. Araç sayısı veriyorsunuz ama bunun ücret olarak karşılığına bakmak lazım. İstanbul-İzmir otoyolunda belirli dönemlerde sayının üzerine çıkıyoruz, Ankara-Niğde yolunda ise öngörülenin altında kalıyoruz. Sonuçta bu yatırım devletten para çıkmadan yapıldı. Devletin bütçesinden yapsaydık peşin verecektik. Bu kredi ile ev araba almış gibi. Taksitle geri ödeme gibi düşünün. Proje belli, maliyet belli. Kamu bütçesinden ihale edip yapacaksınız, ya YİD ile KOİ ile yapacaksınız ya da dışardan kredi bulup, devleti borçlandıracaksınız, belli sürede geri ödeyeceksiniz. Son demiryolu ihalelerini dış kredili yaptık.

“ÇANAKKALE 1915, EN KIYMETLİ PROJE”

■ Çanakkale 1915 projesinin açılışını heyecanla bekliyoruz. Dünyanın en kıymetli projelerinden bir tanesi. Projenin büyüklüğü 2 milyar 545 milyon Euro. Bu kadar büyük bütçeli projeyi 4 yılda bitirdik, devletten bir kuruş para çıkmadı. Süre dolunca biz işletmeye başlayacağız, işletme süresi boyunca eksik kalıyorsa ödeyeceğiz. Efsane Bolu Dağı Tüneli vardı, 17 yıl devam etti çok daha küçük olmasına rağmen. Bunun sadece 10 yıl gecikmesinin maliyeti 400 milyon dolardır. Üstelik bu gecikme çok sayıda can ve mal kaybında da yol açmıştır. Bakanlık olarak, bize ayrılan bütçenin tamamını kullanıyoruz. 2020’de COVID başladı, dünyada yatırımlar durdu, biz ise yatırımlarımızı önceki yıla göre yüzde 50 artırdık. 2021 yılında da bütçemizi kullandık, bu yıl da bütçemizin üzerine çıkacağız.

“GEÇİŞ SAYISINI SALGIN DÜŞÜRDÜ”

■ Tekrar ediyorum, projeler YİD modeliyle bitiriliyor, yatırımın da belli sürede geri dönüşü için finansal model var. Bunun da belli kısmı kullanıcıdan alınıyor, buradan alınmayan kısmı da devlet ödüyor. Sayıların düşüşünde, salgın sürecinde taşımaların kısıtlanması ve vatandaşın da seyahat etmemesi etkili oldu. Bu sefer kullanmayandan almıyorsunuz, hizmetin karşılığını alıyorsunuz. Yolun alternatifi var, belli yatırım yapılmış, bu tip yollar dünyanın her tarafında ücretlidir. Kullanıcıdan aldığınız zaman adaletli davranıyorsunuz. Bunun modeli böyle.

“AVRASYA TÜNELİ PARASINI ÇIKARIYOR”

■ Avrasya tüneli bu konuda çok başarılı ve karşılama oranında yüzde 90’lara ulaştık. Bir de işletme maliyetleri var yolların. Bunu kimse sorgulamıyor. Sırf Avrasya tünelinin yıllık 500 milyon lira işletme maliyeti var. Geçen yıl garanti açığını kapatmak için 400 milyon verdik. Yani hem cebimizden para çıkmıyor, hem de yatırım yapılıyor. Birkaç yıl içinde başabaş noktaya gelecek. Ankara-Niğde de yüzde 60’a çıkacaktır.

Kaynak: Maruf BUZCUGİL – Hüseyin GÖKÇE’in ÖZEL HABERİ – Dunya.com

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Yeni JAECOO 7 PHEV 7 Ülkeyi Birbirine Bağlayacak!

Çinli sofistike off-road SUV markası JAECOO, 16 Ekim’de start alan JAECOO Uluslararası Kullanıcı Zirvesi ile birlikte başlayacak benzersiz bir maratona imza atıyor. Bu kapsamda markanın ultra yüksek menzilli yeni şarj edilebilir hibrit modeli JAECOO 7 PHEV, dünyanın dört bir yanındaki yedi ülkeden gelen basın mensupları ve fikir önderlerinin katılımıyla Guangzhou ve Wuhu şehirleri arasında uzun bir yolculuğa başlıyor. Bu yolculukta bir depo yakıtla toplamda 1300 km’lik oldukça uzun bir menzile ulaşmayı hedefleyen JAECOO 7 PHEV,  maraton yolculuğunda birçok özelliğini de sınayacak. Maraton tarzındaki ultra menzilli test yolculuğu, İtalya, Malezya, Meksika, Suudi Arabistan, İspanya, Türkiye ve İngiltere dahil olmak üzere yine yedi ülkeden basın ve fikir önderlerini bir araya getirecek. Bu ultra uzun menzil maratonu, sadece JAECOO 7 PHEV’in üstün performansını kapsamlı bir şekilde incelemekle ve teyit etmekle kalmıyor, aynı zamanda JAECOO’nun marka gücünü ve etkisini de gözler önüne seriyor.

Ekim ayında düzenlenen JAECOO Uluslararası Kullanıcı Zirvesi ile birlikte, markanın ultra yüksek menzilli yeni şarj edilebilir hibrit modeli JAECOO 7 PHEV, dünyanın dört bir yanındaki yedi ülkeyi birbirine bağlayacak yeni bir maraton yolculuğuna çıkıyor. Bu yolculukta bir depo yakıtla toplamda 1300 km’lik oldukça uzun bir menzile ulaşmayı hedefleyen JAECOO 7 PHEV, bu uzun maraton yolculuğunda birçok özelliğini sınayacak.

JAECOO’nun güncel mühendislik çalışmalarının en önemli örneklerinden biri olan JAECOO 7 PHEV’in yedi ülkeyi birbirine bağlayacak olan bu yol testi, modelin performansını mercek altına almak ve kalitesini dünyaya göstermek için mükemmel bir fırsat sunuyor. Ayrıca, JAECOO 7 PHEV, bu etkinlikte üstün performansı, yenilikçi teknolojisi ve güvenilir kalitesiyle sektörün gelişimine yeni bir canlılık ve ivme kazandıracak.

Yedi ülkeden basın mensupları ultra uzun menzil maratonu için bir araya geldi

Yedi ülkeyi kapsayan maraton tarzındaki ultra menzilli test yolculuğu, İtalya, Malezya, Meksika, Suudi Arabistan, İspanya, Türkiye ve İngiltere dahil olmak üzere yine yedi ülkeden basın ve fikir önderlerini bir araya getiriyor. Bununla birlikte dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılar da canlı yayın üzerinden JAECOO 7 PHEV’in rotasını takip edebilecek ve farklı ortamlardaki üstün performansına tanık olabilecekler.

Gerçek kullanım senaryosunda 1300 km’yi aşan test maratonu!

Ultra uzun menzil maratonunun başlangıç noktası Guangzhou olarak belirlendi. Modern ve yenilikçi atmosferiyle yaşam dolu ve canlı bir şehir olan Guangzhou, yolculuğa çıkmak üzere olan JAECOO 7 PHEV’e güç katıyor. Bitiş noktası ise köklü bir geçmişe sahip olan Wuhu olarak belirlendi. Kültürel miras ve yıllar içinde biriken anılara sahip olan Wuhu şehri, JAECOO 7 PHEV’in yeni bir efsane yazmasını bekliyor. Şarj edilebilir hibrit güç-aktarma organına sahip olan modelin toplam yolculuğun 1300 kilometrenin üzerinde olması bekleniyor. Bu ultra uzun menzil maratonu, kullanıcıların gerçek araç kullanım senaryolarıyla da yakından ilişkili olacak. Rota tasarımı; sabah yoğun saatlerde trafik sıkışıklığı, ulusal yollar ve otoyollar gibi farklı sürüş koşullarını kapsıyor. Yedi farklı ülkeden katılan basın mensupları, profesyonel ekipmanlar ve profesyonel bakış açısıyla JAECOO 7 PHEV’in üstün performansını izleyecek, gözlemleyecek, kayıt altına alacak ve tüketicilere kapsamlı ve objektif performans verileri sağlayacak.

JAECOO 7 PHEV, bu dayanıklılık testini tamamladığında sadece JAECOO’nun otomotiv alanındaki üstün konumunu bir kez daha güçlü bir şekilde kanıtlamakla kalmayacak, aynı zamanda kullanıcıların menzil endişesini de kıracak. SHS (Süper Hibrit Sistem) teknolojisi sayesinde JAECOO 7 PHEV için bir depo yakıt kısıtlı bir enerji kaynağı olmanın ötesine geçiyor, uzun mesafeli seyahat özgürlüğünün kapısını açan altın bir anahtar niteliği taşıyor. Son derece uzun menzilli olması sürücüyü sık sık şarj istasyonu veya akaryakıt istasyonu arama zahmetinden kurtarırken, aynı zamanda sürüş maliyetlerini büyük ölçüde azaltıyor ve seyahatin rahatlığını ve konforunu artırıyor. Bu da, ister şehir içi yollar, ister engin doğa, ister aile gezileri veya isterse iş gezileri olsun, JAECOO 7 PHEV’in sürücülere benzersiz güven, huzur ve özgürlük sağlayabilmesi anlamına geliyor.

Süper Hibrit Sistem ile üstün verimlilik sunuyor

Bu test, iki veriyi gerçek dünya ölçümü ile teyit edecek. Buna göre JAECOO 7 PHEV, bünyesinde barındırdığı SHS teknolojisi sayesinde 90 km ile sınıfının en iyi tamamen elektrikli menziline ve 5,99 lt/100km ile sınıfının en düşük yakıt tüketimine ulaşıyor. Bu da kullanıcıların araçlarından iki kat keyif almalarını sağlıyor. JAECOO 7 PHEV, günlük kısa yolculuklarda da kullanıcıların, sessiz elektrikli sürüşün ve çevre dostu olmanın keyfini tam olarak yaşatan bir seyahat arkadaşına dönüşüyor. Ayrıca JAECOO 7’nin PHEV modeli, elektrik enerjisi tükendiğinde, 100 kilometrede 5,99 litre yakıt tüketimi değeriyle ekonomik ve pratik bir işe gidip-gelme yardımcısı görevi görecek. Böylece JAECOO 7 PHEV, enerjisi bittiğinde de verimli ve enerji tasarruflu yapısıyla işe gidiş-gelme maliyetini önemli oranda azaltacak. Böyle bir çözüm sadece kullanıcıların çevre dostu seyahat arayışını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda hibrit araçların ekonomisini de beraberinde getiriyor. JAECOO 7 PHEV, bu testi başarıyla tamamlayarak tek bir araçta iki keyfi bir arada yaşama avantajı sunacak ve modern şehir ulaşımında sayısız olanakların kapısını aralayacak.

Verimliliğin ve enerji tasarrufunun eşit derecede ön planda tutulduğu günümüz dünyasında JAECOO 7 PHEV, çığır açan SHS Süper Hibrit Sistem teknolojisiyle yollara çıkıyor. Modelin üstün performansı, artan ikili işlevsellik ve çok yönlü sürüş deneyimi beklentilerine cevap veriyor. JAECOO 7 PHEV, ister düşük hızlardaki ister yüksek hızlardaki sürüşler olsun, kullanıcılara yolda gerçek bir özgürlük hissi sağlayarak keyifli bir sürüş deneyimi sunuyor. Bu ultra uzun menzil maratonu, sadece JAECOO 7 PHEV’in üstün performansını kapsamlı bir şekilde incelemekle ve teyit etmekle kalmıyor, aynı zamanda JAECOO’nun marka gücünü ve etkisini gözler önüne seriyor. Yine bu test JAECOO 7 PHEV’in üstün otomotiv performansındaki atılımını da gözler önüne seriyor.

Continue Reading

Röportajlar

TEKNOFEST GİRİŞİM HİKAYELERİ 1 | AiHear Teknoloji

2018 yılında TEKNOFEST Travel Hackathon Yarışmasına SoulFly Takımı ile katılan AiHear Teknoloji Kurucu Ortağı & Genel Müdürü Sebahattin Ünlü, ekibiyle beraber yapay zeka destekli tıp teknolojileri üzerinde çalışıyor.

  • 2018 Eylül – Travel Hackathon Yarışması – SoulFly Takımı
  • 2020 Şubat – T3 Girişim Merkezi Girişimci Adayları Programı
  • 2020 Eylül – 200.000 TL Hibe TÜBİTAK BİGG Desteği
  • 2021 Nisan – 158.000 TL Hibe Kosgeb Ar-Ge ve İnovasyon Desteği
  • 2021 Eylül – Take Off Uluslararası Girişim Zirvesi
  • 2021 Kasım – 828.000 TL Kitlesel Fonlama Yatırımı
  • 2021 Kasım – 480.000 TL Hibe Kosgeb İşletme Geliştirme Desteği

TEKNOFEST GİRİŞİM PROGRAMI

 

TEKNOFEST Uzay, Havacılık ve Teknoloji Festivali kapsamında T3 Girişim Merkezi yürütücülüğünde 2018, 2019, 2020, 2021 yıllarında TEKNOFEST bünyesinde düzenlenen yarışmalara katılarak finale kalan takım veya takım üyelerine özel TEKNOFEST Girişim Programı düzenlenmektedir.

Sizlerde kendi fikirlerinizi girişime dönüştürmek veya kurduğunuz şirketi geliştirmek istiyorsanız TEKNOFEST Girişim Programı‘na başvuru yapabilirsiniz.

Continue Reading

Lojistik

Lojistikte Öldüren rekabet: Yüzde 90’ı Ayakta Kalamaz

‘Uluslararası taşımacılıkta o kadar anlamsız bir fiyat rekabeti var ki yüzde 90’ının başarılı çıkması mümkün değil’ diyen Sertrans Logistics’in Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, bu alanda da rekabetin bir ABC’sinin olmasını talep etti.

Salgınla birlikte e-ticaretin gelişmesi lojistik sektöründe de yeni yatırımlara neden oldu. Yakın zamanda depo ve filo yatırımlarını artıran Sertrans Logistics’in Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, Avrupa yatırımlarına da Almanya’dan başladıklarını söyledi. Sektördeki gelişmelere ilişkin sorularımızı yanıtlayan Keleş, uluslararası taşımacılık tarafında yaşanan öldüren rekabete değindi ve bu tarafta bir düzenleme yapılmasını istedi. Bu alanda çok ciddi rasyonel olmayan bir fiyat rekabetinin ortaya çıktığını, bu durumun Türkiye’nin lojistik sektöründe sürdürülebilir şirketler oluşturmasının önünde bir engel olduğunu not eden Keleş, “Uluslararası taşımacılıkta o kadar anlamsız bir fiyat rekabeti var ki yüzde 90’ının başarılı çıkması mümkün değil. Uluslararası tarafta iş matematiksiz günü kurtarmalık ilerliyor. Bir günlük strateji ile ana gelir, ana faaliyet alanı uluslararası taşımacılık olanların var olması mümkün değil. Sektöre insan kaynağı da yetiştirilemez.

Bir regülasyona ihtiyaç var. Şu anda ithalat ihracat dengesizliği var. İthalatta navlunlar o kadar düşük ki araçlar geri dönemiyor, ihracatın önüne yük biniyor. Herkes bunu karşılayamıyor. Bir kısır döngü var. Regülasyon lazım, rekabetin de ABC’sinin olması lazım. Bunlar benim şahsi görüşlerim. Belgelendirme vs. ile yapılmaya çalışılıyor. ” dedi.

DENGESİZ TİCARET İHRACATI VURABİLİR

Özellikle kurda yaşanan mevcut durumun ithalat üzerindeki etkileri nedeniyle taşıma maliyetlerine yansımasının bir süre daha devam edeceğini ifade eden Nilgün Keleş, şu uyarıları yaptı: “Artan üretim talebine karşılık vermek üzere hem normal hem de hızlı taşımalara olan ihtiyaç çok daha fazla artacak. Zayıf ithalat nedeni ile dönemeyen TIR’lar normal ihracat ihtiyaçlarının karşılanmasında da engel oluşturacak. İthalat /ihracat dengesizliği nedeni ile Türk TIR’ları hızlıca dönemeyeceği için pazarda ihracat için gerekli araç sayısı yeterli olmayacak bu boşluk navlun fiyatlarının çok yukarı gitmesinden faydalanmak isteyen, kota problemleri olmayan ve bu avantajları ile navlunları olması gerekende de daha yukarı götürecek olan yabancı plakalı araçlarla doldurulacak. İhraçta navlunların çok daha fazla artacağı bir ortamla karşı karşıya kalabiliriz. Tüm bu sorunlar bir sonraki sezon/yıl siparişlerinin Türkiye’ye değil daha farklı ülkelere kaydırılmasını tetikleyebilecek ve sonraki yıllardaki ihracatımızı ve rekabetçiliğimizi olumsuz etkilemesi gibi bir durumla karşılaşabiliriz.”

ÇALIŞANINI KENDİ YETİŞTİRİYOR

Herkesin günü kurtarmaya baktığı bir dönemde üniversitelerle işbirliği programları yaptıklarını ve yeni yatırımları devreye aldıklarını kaydeden Keleş, “İster milli vazife deyin, ister rol model olmak deyin, bunları yapmak lazım.” ifadelerini kullandı. Lojistik sektörüne insan kaynağı yetiştirmek üzere yaptıkları çalışmalara değinen Keleş, kampanya dönemlerinde istihdam sayılarını katladıklarını da ifade etti. “2019’daki kampanya döneminde bin 500 olan çalışan sayısı şu dönemde 3 bin 500’e doğru gidiyor. Pandemiyi 2 binin üzerinde yönettik. Sabit olarak değil ama bir indirim dönemi geliyor; bin 500-2 bin artış oluyor. Bin sabit varsa 3 bine çıkıyor.” diye konuştu. Gerek kampanya dönemlerinde gerekse genel istihdam artışında nitelikli personel bulma sorunu yaşamamak için üniversiteler ve belediyelerle yaptıkları işbirliği sayesinde kadınlar ve gençlere eğitim verdiklerini anlatan Keleş, “Şu anda yüzde 40-50’lerde olan kadın istihdamımızı 2023’te yüzde 80’e çıkarmayı hedefliyoruz. Sektörde şoförlerden başlamak üzere ciddi bir açık var. Kampanya dönemleri için 2008’den beri bu alanda ciddi kas yapıp dünya devlerine hizmet veriyoruz. Kampanya dönemlerinin iki ay öncesinde yoğun bir planlama oluyor. En ufak bir aksama yok. Biz sadece ücret değil birçok yan destek de veriyoruz. Hem kalıcı personele hem geçici olanlara. Hem eğitim hem saha anlamında bir projemiz sürüyor. Lojistikte hep bir yetişmiş insan eksiği var. Liseler ve üniversitelerle yaptığımız çalışmaların en önemli amacı temelden yetiştirmek ve sektöre de katkı sağlamaktı. Sertrans Akademi de sektörün ilk akredite sertifika programını başlattı. İkinci dönemdeyiz.” bilgisini verdi.

KAYNAK: Recep ERÇİN – AYDINLIK

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.