Connect with us

Röportajlar

TEKNOFEST GİRİŞİM HİKAYELERİ 1 | AiHear Teknoloji

2018 yılında TEKNOFEST Travel Hackathon Yarışmasına SoulFly Takımı ile katılan AiHear Teknoloji Kurucu Ortağı & Genel Müdürü Sebahattin Ünlü, ekibiyle beraber yapay zeka destekli tıp teknolojileri üzerinde çalışıyor.

  • 2018 Eylül – Travel Hackathon Yarışması – SoulFly Takımı
  • 2020 Şubat – T3 Girişim Merkezi Girişimci Adayları Programı
  • 2020 Eylül – 200.000 TL Hibe TÜBİTAK BİGG Desteği
  • 2021 Nisan – 158.000 TL Hibe Kosgeb Ar-Ge ve İnovasyon Desteği
  • 2021 Eylül – Take Off Uluslararası Girişim Zirvesi
  • 2021 Kasım – 828.000 TL Kitlesel Fonlama Yatırımı
  • 2021 Kasım – 480.000 TL Hibe Kosgeb İşletme Geliştirme Desteği

TEKNOFEST GİRİŞİM PROGRAMI

 

TEKNOFEST Uzay, Havacılık ve Teknoloji Festivali kapsamında T3 Girişim Merkezi yürütücülüğünde 2018, 2019, 2020, 2021 yıllarında TEKNOFEST bünyesinde düzenlenen yarışmalara katılarak finale kalan takım veya takım üyelerine özel TEKNOFEST Girişim Programı düzenlenmektedir.

Sizlerde kendi fikirlerinizi girişime dönüştürmek veya kurduğunuz şirketi geliştirmek istiyorsanız TEKNOFEST Girişim Programı‘na başvuru yapabilirsiniz.

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Röportajlar

Karaismailoğlu: Yap-İşlet-Devret’te Hesap Hatası Yok!

Maruf BUZCUGİL – Hüseyin GÖKÇE’ nin ÖZEL HABERİ – Dunya.com

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bakanlığın Yap İşlet Devret (YİD) projelerinde verdiği garantilerde yüzde 90’a varan hesap hataları eleştirilerini “burada hesap hatası yok” diye yanıtladı. Bakan İsmailoğlu, “kredi ile ev almış gibi taksit ödemesi yapıldığını” bildirdi.

Antalya Havalimanı işletme hakkıyla ilgili 2 milyar 138 milyon dolarlık tutarın ay sonunda hesaplara geçeceği bilgisini veren Karaismailoğlu, önümüzdeki dönemde demiryolu yatırımlarına ağırlık verileceğini bildirdi. Maliyeti artan yolcu taşıyanlar için mutlaka iyileştirme yapılacağını belirten Karaismailoğlu, havayolunda ise 599 liralık fiyat üst limitinde artış taleplerini değerlendirdiklerini söyledi.

Dünya Gazetesi Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Bakan Adil Karaismailoğlu, Ankara Temsilcimiz Maruf Buzcugil ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.

■ Kamuoyunda çok tartışılan YİD ve KOİ modelini en çok kullanan bakanlığın başında birisi olarak sistemi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

1970’li yıllarda devlet aklı olsaydı, 1. Köprü (İstanbul) tamamen YİD yapardı, devlete yükü olmazdı. Devletin yatırım bütçesinin tamamı o zaman 1. Köprüye gitmişti. O zaman fizibıl proje olarak geçiş ücretlerinden ciddi gelir elde edilirdi ve Anadolu’daki bütün projelerin finansmanı da bu gelirlerden karşılanırdı. O dönem bütün yatırımlar İstanbul’a yapıldığı için o bölge gelişti, Anadolu eksik kaldı. Turgut Özal karayoluna önem vermiş ve demiryolunu ikinci planda bırakmıştı.

Büyük yatırımcı kuruluşların master planı olması lazım. Yapıma başlamadan önce mutlaka master plana ihtiyaç var. Yani 5 defa düşünüp bir adım atmak lazım. Bizim az paramız var, bu parayı iyi değerlendirmemiz lazım. Bunun da olmazsa olması planlama.

AK Parti hükümetlerinin başladığında karayolu altyapısı 6 bin 500 km ve çok yetersizdi. Bunu 28 bin 500 km’ye çıkardık. Karayolu belli aşamaya geldi ve oturdu diyebiliriz. Havayolunda da benzer şekilde, havaalanı sayısı 26’dan 56’ya çıktı. Rize, Artvin, Çukurova bu yıl bitirilecek, Tokat da bu ay sonunda açılacak. Bütün altyapımız tamamlanmış olacak.

■ Demiryollarındaki durum nedir?

Aslında demiryoluna da çok yatırım yaptık ama henüz çok görülmedi çünkü öncelikle eski 10 bin km hattı yeniledik, bundan sonra üzerine ilave ediyoruz. Demiryolu 1.300 km’si hızlı tren olmak üzere 13 bin km’yi geçti. İnşallah bundan sonra demiryoluna ağırlık vereceğiz. Karayolu altyapı eksikliğinden dolayı yatırımın yüzde 65’i karayolu ağırlıklı oldu. Demiryolu bu yıl itibarıyla yüzde 50’ye yaklaştı. Karayolun biraz daha aşağı çekeceğiz ama bitmez tabii ki. Demiryollarının yatırımlar içindeki ağırlığı yüzde 60’a kadar çıkacak.

Ankara-İzmir, Halkalı-Kapıkule hatları var. Ankara-Sivas’ta çok küçük eksiklikler kaldı, bu hattı yılsonuna kadar açacağız. Karaman’a uzanmıştık, buradan Niğde ve oradan da Mersin’e ineceğiz. Adana, Osmaniye Gaziantep önemli.

HIZLI TREN İLE YÜK TAŞIMACILIĞI

■ OSB’lerin demiryolu ihtiyacının giderilmesi noktasında ne yapıyorsunuz?

Demiryollarına verdiğimiz önem doğrultusunda, sanayi üretimini limanlara ulaştırmak için özel çalışmalar yapıyoruz. Gaziantep sanayisindeki gelişmeleri ve üretimin denizlere ulaşımı için lojistik altyapıyı çok önemsiyoruz. OSB’lerde lojistik ve yükleme merkezleri kuruyoruz ve bunları limanlara bağlıyoruz. Sonuçta karayolu ve demiryolundan ne kadar faydalansak da yükün yüzde 90’ı denizyolu ile taşınıyor ve bir şekilde limanlara inmek lazım.

Filyos da bizim için çok önemli. Biz bu iltisak hatlar için 500 milyon Euro Dünya Bankası kredisi aldık ve onu bu işlerde kullanıyoruz. Toplam 4 bin 500 km üzerinde devam eden hızlı tren hattı var. Bunu söylerken, bu hatlar lojistik için de kullanılacak. Yani yük taşımada da kullanacağız. Master plan çerçevesinde adım adım yapacağız.

ANKARA-İZMİR HIZLI TRENİNDE HEDEF 2024

Ankara-İzmir hızlı tren hattında 2024 yılı sonuna doğru yolcu taşımaya başlarız. Manisa, Salihli, Eşme Uyak arasında devam ediyor. Afyon-Polatlı ihale edilmişti, bütün eksiklikleri yeniden ihale ettik, yer teslimini yaptık. Hızla tamamlanacak, Gaziantep de 2024 yılında biter. Halkalı Kapıkule’nin de Çerkezköy-Kapıkule 2024, Çerkezköy-Halkalı 2025’te biter. Yavuz Sultan Selim köprüsünden raylı geçişe ilişkin çalışmalarımız ise devam ediyor.

LÜKS YOLCU TAŞIMACILIĞI İÇİN VAGON İMALATI

■ Yolcu ve yük taşımacılığında özel sektörün talebi nasıl oldu?

Sektöre yolcu ve yük taşımacılığında, havayollarında olduğu gibi burada da özel sektör işletmecilik lisans hakkını alarak işletmecilik yapabilir. Kargo tarafında 3 şirket var, altyapı bedeli vererek havalimanı mantığıyla çalışıyor. Yolcu tarafında bir sıkıntı var, biz kamusal hizmet verdiğimiz için fiyatı uygun yapıyoruz. Fiyatta rekabet edemedikleri için çok fazla ilgi göstermiyorlar. Özellikle Doğu Ekspresi gündem olmasından sonra, lüks taşımacılık yapalım diyen ve vagon imalatına giren firmalar da var. Hem vagon imal ediyorlar, hem lisans için istişareleri devam ediyor. Hızlı tren konusunda fazla talep yok ama turistik taşımacılıkla ilgilenen üç firma var.

DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞI DAHA UCUZ HALE GELDİ

■ Fakat demiryoluyla yük taşımacılık maliyetinden çok şikayet geliyor?

Akaryakıt artışından sonra herkes bizim tarafa döndü, artık demiryolu daha ucuza gelmeye başladı. Bazı yerlerde kömür ve kum taşıyorduk, artık katma değeri yüksek ürünler taşımaya başladık. Özellikle Avrupa hattında çok önem veriliyor. Sınır kapılarında kuyrukları da azaltmak adına kapasiteyi artırmak için çalışmalarımız var. Bulgaristan ziyaretimiz oldu, onlar da önem veriyor. Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Avrupa hattını daha akışkan hale getirebilmek için görüşmelerimiz var.

“Yolcu taşıyanlar için iyileştirmeler olacak”

■ Ulaştırma maliyetlerine yönelik gelen artışlardan dolayı, yolcu taşımacılığında da sektörlerin zam talepleri giderek artıyor?

Bizim denetim yetkimiz var, sonuçta maliyet artışları kazançlarına yansıyor, o yüzden orada mutlaka bir iyileşme olacak. Sonuçta ticari işletmeler, görüşmeler sürüyor. Havayolları da 599 liraya çıkarmıştık üst sınırı, bunun da yeterli olmadığını söylüyorlar. Tabii bunlar sabit fiyatla satılmıyor, yani ortalama fiyat daha aşağıda oluşuyor ama üst limiti biraz daha artırma yönünde talepleri değerlendiriyoruz. Bunlar bütün dünyadaki gelişmeler doğal olarak yansıyor.

■ YİD modeline yönelik eleştiriler ve özellikle yüzde 90’a kadar varan geçiş/kullanım sayısındaki hatalarla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Ülkemizde büyük bir altyapı açığı var, bütçe bunu kapatmaya yeterli değil. Alternatif finansman modeliyle bütçeye katkıda bulunuyoruz. Bunu da denizyolu, karayolu ve havayolunda yapıyoruz. Zaten denizyolu ve havayolu projelerinden para kazanıyoruz. En başarılı örnek, Antalya Havalimanını gösterebiliriz. Toplam 25 yıllığına 8,5 milyar Euro işletme bedeli 2025 sonrasını ihale etmiştik. Bunun da şimdi yüzde 25’ini bu ay sonunda 2 milyar 138 milyon Euro alacağız. Ayrıca biz 2025 yılına kadar Antalya Havalimanına 785 milyon Euro da yatırım yapacağız. Havalimanı kapasitesini doldurdu, yeni iç hatlar dış hatlar, apron alanı yapılacak. Eğer böyle yapılmazsa, devlet kendi kasasından bunu yapması gerekiyor.

“Uzayda 35 yıl sonrasını garantiye aldık”

■ Uydu ve uydu teknolojisi alanında ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Uzayda bulunmak, yörünge haklarını devam ettirebilmemiz için haberleşme uydularını mutlaka kullanmamız gerekiyor. Yoksa belli süre sonra yörünge hakkımız da elimizden alınabilir. O şekilde biz kendimizi 35 yıl sonrası için garantiye aldık. Orası da Türkiye’nin mülkiyetinde olan, bize ayrılmış bir alan var. Bu gönderdiğimiz 5A ve 5B 25 senelik uydular, 5A TV uydu yayıncılığı alanında hizmet veriyor, 5B haberleşme hizmeti veriyor. Bunlar ticari uydular ve buradan para da kazanıyoruz. Bunun daha ilerisi 6A yerli milli uydumuz, Ankara’da imalatları devam ediyor. 2023 sonunda gönderdiğimizde kendi uydusuyla uzayda temsil edilen 10 ülkeden birisi olacağız. Türk mühendisler 5A ve 5B de yerli malı komponentler kullanıldı.

“Çin’e trenle yolcu taşıyacağız”

■ Savaş süreci Çin demiryolu hattını daha cazip hale getirdi ve iş hacmini pozitif etkiledi. Geçen yıl 36 milyon ton taşıdık demiryollarında. COVID sürecinde ise yurt dışı taşımaları yüzde 30 arttı. Türkiye artık Çin veya Uzakdoğu ürünlerinin transit geçiş noktası değil, Türk ihracat trenleri de Çin’e gidiyor. Tekirdağ’dan Çin’e beyaz eşya gitti. Moskova’ya giden trenlerimiz de var. İleriki aşamalarda burada yolcu da taşıyacağız.Üretim kadar lojistik maliyetleri de çok önemli. Kuzey hattından 25 günü buluyordu Çin’den ürün getirme süresi. Şimdi 12 günde güzergah tamamlanıyor. Bu da alternatif bir güzergah olarak kullanılıyor ki verimli ve ucuz. Bizim kapasite artırmaya yönelik yeni yatırımlarımız da var. Ayrıca Nahcıvan üzerinden gidecek bir koridor da planlıyoruz. Özellikle Karabağ savaşı ardından imzalanan anlaşmada demiryolu için özel bir bölüm yer alıyor. Azerbaycan kendi tarafını tamamlayacak, alternatif bir doğrudan Azerbaycan bağlantılı yeni bir bant oluşacak.

“YİD’DE HESAP HATASI YOK”

■ Aslında burada yapılan hesap hatası değil, yapılan yatırımın ilgili yıla karşılık gelen tutarlardır. Yani bunu hata olarak karşılaştırmamak lazım. Buraya 10 birim yatırım yapmışsınız, bu yatırımın ne kadar sürede geri dönebileceğini hesaplıyoruz. Başka bir ifade ile işletme sürecinde geri dönüşünün finansal modeli. Araç sayısı veriyorsunuz ama bunun ücret olarak karşılığına bakmak lazım. İstanbul-İzmir otoyolunda belirli dönemlerde sayının üzerine çıkıyoruz, Ankara-Niğde yolunda ise öngörülenin altında kalıyoruz. Sonuçta bu yatırım devletten para çıkmadan yapıldı. Devletin bütçesinden yapsaydık peşin verecektik. Bu kredi ile ev araba almış gibi. Taksitle geri ödeme gibi düşünün. Proje belli, maliyet belli. Kamu bütçesinden ihale edip yapacaksınız, ya YİD ile KOİ ile yapacaksınız ya da dışardan kredi bulup, devleti borçlandıracaksınız, belli sürede geri ödeyeceksiniz. Son demiryolu ihalelerini dış kredili yaptık.

“ÇANAKKALE 1915, EN KIYMETLİ PROJE”

■ Çanakkale 1915 projesinin açılışını heyecanla bekliyoruz. Dünyanın en kıymetli projelerinden bir tanesi. Projenin büyüklüğü 2 milyar 545 milyon Euro. Bu kadar büyük bütçeli projeyi 4 yılda bitirdik, devletten bir kuruş para çıkmadı. Süre dolunca biz işletmeye başlayacağız, işletme süresi boyunca eksik kalıyorsa ödeyeceğiz. Efsane Bolu Dağı Tüneli vardı, 17 yıl devam etti çok daha küçük olmasına rağmen. Bunun sadece 10 yıl gecikmesinin maliyeti 400 milyon dolardır. Üstelik bu gecikme çok sayıda can ve mal kaybında da yol açmıştır. Bakanlık olarak, bize ayrılan bütçenin tamamını kullanıyoruz. 2020’de COVID başladı, dünyada yatırımlar durdu, biz ise yatırımlarımızı önceki yıla göre yüzde 50 artırdık. 2021 yılında da bütçemizi kullandık, bu yıl da bütçemizin üzerine çıkacağız.

“GEÇİŞ SAYISINI SALGIN DÜŞÜRDÜ”

■ Tekrar ediyorum, projeler YİD modeliyle bitiriliyor, yatırımın da belli sürede geri dönüşü için finansal model var. Bunun da belli kısmı kullanıcıdan alınıyor, buradan alınmayan kısmı da devlet ödüyor. Sayıların düşüşünde, salgın sürecinde taşımaların kısıtlanması ve vatandaşın da seyahat etmemesi etkili oldu. Bu sefer kullanmayandan almıyorsunuz, hizmetin karşılığını alıyorsunuz. Yolun alternatifi var, belli yatırım yapılmış, bu tip yollar dünyanın her tarafında ücretlidir. Kullanıcıdan aldığınız zaman adaletli davranıyorsunuz. Bunun modeli böyle.

“AVRASYA TÜNELİ PARASINI ÇIKARIYOR”

■ Avrasya tüneli bu konuda çok başarılı ve karşılama oranında yüzde 90’lara ulaştık. Bir de işletme maliyetleri var yolların. Bunu kimse sorgulamıyor. Sırf Avrasya tünelinin yıllık 500 milyon lira işletme maliyeti var. Geçen yıl garanti açığını kapatmak için 400 milyon verdik. Yani hem cebimizden para çıkmıyor, hem de yatırım yapılıyor. Birkaç yıl içinde başabaş noktaya gelecek. Ankara-Niğde de yüzde 60’a çıkacaktır.

Kaynak: Maruf BUZCUGİL – Hüseyin GÖKÇE’in ÖZEL HABERİ – Dunya.com

Continue Reading

Lojistik

Lojistikte Öldüren rekabet: Yüzde 90’ı Ayakta Kalamaz

‘Uluslararası taşımacılıkta o kadar anlamsız bir fiyat rekabeti var ki yüzde 90’ının başarılı çıkması mümkün değil’ diyen Sertrans Logistics’in Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, bu alanda da rekabetin bir ABC’sinin olmasını talep etti.

Salgınla birlikte e-ticaretin gelişmesi lojistik sektöründe de yeni yatırımlara neden oldu. Yakın zamanda depo ve filo yatırımlarını artıran Sertrans Logistics’in Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, Avrupa yatırımlarına da Almanya’dan başladıklarını söyledi. Sektördeki gelişmelere ilişkin sorularımızı yanıtlayan Keleş, uluslararası taşımacılık tarafında yaşanan öldüren rekabete değindi ve bu tarafta bir düzenleme yapılmasını istedi. Bu alanda çok ciddi rasyonel olmayan bir fiyat rekabetinin ortaya çıktığını, bu durumun Türkiye’nin lojistik sektöründe sürdürülebilir şirketler oluşturmasının önünde bir engel olduğunu not eden Keleş, “Uluslararası taşımacılıkta o kadar anlamsız bir fiyat rekabeti var ki yüzde 90’ının başarılı çıkması mümkün değil. Uluslararası tarafta iş matematiksiz günü kurtarmalık ilerliyor. Bir günlük strateji ile ana gelir, ana faaliyet alanı uluslararası taşımacılık olanların var olması mümkün değil. Sektöre insan kaynağı da yetiştirilemez.

Bir regülasyona ihtiyaç var. Şu anda ithalat ihracat dengesizliği var. İthalatta navlunlar o kadar düşük ki araçlar geri dönemiyor, ihracatın önüne yük biniyor. Herkes bunu karşılayamıyor. Bir kısır döngü var. Regülasyon lazım, rekabetin de ABC’sinin olması lazım. Bunlar benim şahsi görüşlerim. Belgelendirme vs. ile yapılmaya çalışılıyor. ” dedi.

DENGESİZ TİCARET İHRACATI VURABİLİR

Özellikle kurda yaşanan mevcut durumun ithalat üzerindeki etkileri nedeniyle taşıma maliyetlerine yansımasının bir süre daha devam edeceğini ifade eden Nilgün Keleş, şu uyarıları yaptı: “Artan üretim talebine karşılık vermek üzere hem normal hem de hızlı taşımalara olan ihtiyaç çok daha fazla artacak. Zayıf ithalat nedeni ile dönemeyen TIR’lar normal ihracat ihtiyaçlarının karşılanmasında da engel oluşturacak. İthalat /ihracat dengesizliği nedeni ile Türk TIR’ları hızlıca dönemeyeceği için pazarda ihracat için gerekli araç sayısı yeterli olmayacak bu boşluk navlun fiyatlarının çok yukarı gitmesinden faydalanmak isteyen, kota problemleri olmayan ve bu avantajları ile navlunları olması gerekende de daha yukarı götürecek olan yabancı plakalı araçlarla doldurulacak. İhraçta navlunların çok daha fazla artacağı bir ortamla karşı karşıya kalabiliriz. Tüm bu sorunlar bir sonraki sezon/yıl siparişlerinin Türkiye’ye değil daha farklı ülkelere kaydırılmasını tetikleyebilecek ve sonraki yıllardaki ihracatımızı ve rekabetçiliğimizi olumsuz etkilemesi gibi bir durumla karşılaşabiliriz.”

ÇALIŞANINI KENDİ YETİŞTİRİYOR

Herkesin günü kurtarmaya baktığı bir dönemde üniversitelerle işbirliği programları yaptıklarını ve yeni yatırımları devreye aldıklarını kaydeden Keleş, “İster milli vazife deyin, ister rol model olmak deyin, bunları yapmak lazım.” ifadelerini kullandı. Lojistik sektörüne insan kaynağı yetiştirmek üzere yaptıkları çalışmalara değinen Keleş, kampanya dönemlerinde istihdam sayılarını katladıklarını da ifade etti. “2019’daki kampanya döneminde bin 500 olan çalışan sayısı şu dönemde 3 bin 500’e doğru gidiyor. Pandemiyi 2 binin üzerinde yönettik. Sabit olarak değil ama bir indirim dönemi geliyor; bin 500-2 bin artış oluyor. Bin sabit varsa 3 bine çıkıyor.” diye konuştu. Gerek kampanya dönemlerinde gerekse genel istihdam artışında nitelikli personel bulma sorunu yaşamamak için üniversiteler ve belediyelerle yaptıkları işbirliği sayesinde kadınlar ve gençlere eğitim verdiklerini anlatan Keleş, “Şu anda yüzde 40-50’lerde olan kadın istihdamımızı 2023’te yüzde 80’e çıkarmayı hedefliyoruz. Sektörde şoförlerden başlamak üzere ciddi bir açık var. Kampanya dönemleri için 2008’den beri bu alanda ciddi kas yapıp dünya devlerine hizmet veriyoruz. Kampanya dönemlerinin iki ay öncesinde yoğun bir planlama oluyor. En ufak bir aksama yok. Biz sadece ücret değil birçok yan destek de veriyoruz. Hem kalıcı personele hem geçici olanlara. Hem eğitim hem saha anlamında bir projemiz sürüyor. Lojistikte hep bir yetişmiş insan eksiği var. Liseler ve üniversitelerle yaptığımız çalışmaların en önemli amacı temelden yetiştirmek ve sektöre de katkı sağlamaktı. Sertrans Akademi de sektörün ilk akredite sertifika programını başlattı. İkinci dönemdeyiz.” bilgisini verdi.

KAYNAK: Recep ERÇİN – AYDINLIK

Continue Reading

Lojistik

Sertrans ‘tan e-ticaret İçin Büyük Yatırım

Sertrans geçtiğimiz yıl İstanbul Hadımköy’deki tesisleri içine 40 bin metrekarelik yeni depo kurmuştu. Bu yıl da temmuzda yine İstanbul’un Avrupa yakasında 40 bin metrekarelik yeni bir depoyu devreye almaya hazırlanıyor.

Sertrans bu yatırımı 75 bin metrekarelik bir deponun daha izleyeceğini belirten Sertrans Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, “Biz e-ticarette Türkiye’nin en büyük platformuna sahibiz. E-ticaret hızla büyüyor. Biz de buradaki konumumuzu korumak için sürekli yatırım yapıyoruz” dedi.

Depo alanında geçen yıl 5 milyon euro’luk yatırım yaptıklarını, bu yılki yatırım tutarının da 5-6 milyon euro arasında olacağını belirten Nilgün Keleş şöyle devam etti:

“Şu anda 106 bin metrekare olan toplam depo alanımızın bu yıl sonuna kadar 200 bin metrekarenin üzerine çıkması söz konusu. Üçüncü yatırımla da 280 bin metrekarelik bir depo alanına ulaşacağız. Bu, Türkiye’de en yüksek lojistik depo kapasitesine sahip firma haline getiriyor Sertrans’ı.”

Sertrans’ta %80 kadın çalışan hedefi

Türkiye’de lojistik sektöründe kurucuları arasında bir kadının bulunduğu tek firma olduklarını belirten Nilgün Keleş, yeni yatırımlarla istihdamlarının da arttığını ve istihdamda kadınlara öncelik tanıdıklarını anlattı. Keleş, “Sertrans’ta şu anda yaklaşık 2 bin 500 kişi çalışıyor bunun yüzde 40’a yakını kadın. Hedef 2023’e varmadan bu oranı yüzde 80’e çıkarmak. Bu da bizi mutlu eden bir hedef” dedi.

nilgun-keles-002.jpg‘Hız konuşuyoruz’

Lojistikte “B4B4C modeliyle” çalıştıklarını belirten Keleş şöyle konuştu:

“Örnek vermek gerekirse biz Mango’nun hem ithalat, hem ihracat, e-ticaret, mağaza dağıtımı, iadesi, İspanya’daki e-ticaret paketlerini buraya getiriyoruz. Bunların hepsini tek firma olarak yapıyoruz. Bunun müşteriye yarattığı inanılmaz bir hız var, şu anda hızdan başka bir şey konuşmuyoruz. Şu an hiç olmadığı kadar hızlıyız. B4B4C çok daha hızlı, çok daha efektif bir lojistik modeli. Çünkü bir kontrol kulesi gibisiniz, tüm işlemleri bir yerden yaptığınızda daha sağlıklı yol alıyorsunuz. Böylece müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarıyoruz. Çünkü müşteri en ufacık bir gecikmede bir daha uğramıyor o internet sitesine.”

Sertrans yurtdışında e-ihracatçının yanında

E-ticaretin lojistiğinde uzmanlaşmış bir firma olarak e-ihracatı da çok önemsediklerini vurgulayan Sertrans Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, “Her büyüklükte firmayı yurtdışına açılıp satış yapabilir hale getiriyoruz” dedi. Bu amaçla yurtdışında da depo yatırımları yaptıklarını kaydeden Keleş şu bilgileri verdi:

“Almanya’da 5 bin metrekarelik depomuzu hayata geçirdik. Bu yıl bu depoyu en az 10 bin metrekareye çıkaracağız. Yurtdışında ikinci bir açılımımız da 2022 başında Avrupa’da yeni bir konumlama şeklinde olacak. İspanya, İngiltere ya da Polonya arasında bir tercih yapacağız. Bunlar zaten ileride ofis açacağımız ülkeler.”

Rakamlarla Sertrans

2020’de Türkiye’nin 5 milyar dolarlık ihracatını taşıdı.

İhracat ürünlerini 33 ülkede 719 şehire ulaştırdı.

29 ülkedeki 625 şehirden Türkiye’ye ithalat ürünlerini getirdi.

Sertrans araçları geçen yıl 27 milyon 477 bin 300 kilometre yol kat etti. Yani dünyanın çevresini 685 defa turladı.

Geçen yıl taşıdığı yükün yüzde 100’ünü zamanında teslim etti.

2020’de toplam 105 milyon 311 bin kilogram yük taşıdı.

1354 müşteriye hizmet veriyor.

KAYNAK: Ebru SUNGUR – MİLLİYET

Continue Reading

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ulaşım Gündemi markası tescilli bir markadır.